"Pekala.. O halde ben doğrudan çalışma odana çıkıyorum?"

Baran başını salladığı sırada ikisi de hareketlendi. İçeride onların gelmesini merak ve öfkeyle bekleyen Barış ise huzursuzdu. İkisinin arasında bir arkadaşlık olduğunun farkındaydı ancak bunun sebebini öğrenmeliydi. Duygusal bir yakınlık söz konusu bile değildi bunun da farkındaydı ama bu yakınlıklarının sebebi başka ne olabilirdi? Bir şeylerden şüpheleniyordu. Karaca'nın elinde bir kaç evrak ve dosyayla gelmesi aklını kurcaladı. Meselenin bir dava olduğunu ise düşünmüyordu. Şirketle ilgili değildi, Baran'a açılan kişisel bir dava da yoktu. İşin aslı başkaydı. Burada olduğu müddetçe de bunu öğrenecekti. 

Tabi, şu mutfaktan çıkabilselerdi buna başlayabilirdi. Sahi ne konuşuyorlardı? 

İçindeki huzursuzluk katlanırken bir an yerinden kalkıp yanlarına gitmeyi dahi düşündü ancak vazgeçti. Peşlerinde olduğu izlenimi yaratmak istemiyordu. Niçin bir araya geldiklerini geride kalarak öğrenecekti. 

Onları da tam o an gördü. Karaca önde, Baran arkada mutfaktan çıkarken başını çevirip telefonunu eline aldı. Tuş kilidiyle bir iki kere oynadığı sırada Baran'ın "Karaca'yla çalışma odasında olacağız. Bir şey istersen seslenirsin." dediğini işitti. Parmakları telefonun üstünde durup kalırken sakinliğini koruyarak Baran'a baktı. Karaca hanım çoktan merdivenleri çıkıyordu bile. Bir şey demese de Baran'a attığı bakış içindekileri anlatmaya yeterdi doğrusu. Öyle ki genç adam bundan oldukça keyif alarak Barış'a göz kırptı ve Karaca'nın peşine düştü. 

*-*-*

"Dediğim gibi eşinin sicili temiz. Adam saygın bir psikiyatrist. Hastaları ondan çok memnun. Bir çok hastası var. Eşiyle arası iyi. Kendi ailesiyle arası iyi. Kısacası çevresi tarafından sevilen biri."

"İşe yaramaz diyorsun."

"Tam olarak öyle değil. Hiç kimse bu kadar iyi olamaz. "

"Adam etliye sütlüye karışmayan biri. En fazla karısından gizli kumar oynuyordur. Onu bile beceremez böyleleri. Fazla dürüst."

"Bak sana unutmaman gereken bir şey söyleyeyim. Bir şey gerçeğe ne kadar uygunsa o kadar kusurludur. Kimse bu kadar iyi ya da mükemmel olamaz. Bu adam düzgün biri olsa bile eşinde bir problem var ve o da bunun farkında. Bekir Özütam davasında eşinin avukatı, kendi avukatı. Kaldı ki kadının zaten kendi avukatı varken ısrarla kendi avukatını istemiş. Tamam bunda bir problem yok gibi. Ama.."

Dosyanın içinden bir kağıt daha çıkardı. Bir resim, birkaç okul ismi ve sicil kaydı vardı. "Adamın avukatının kim olduğuna bak."

Baran adamın kim olduğunu biliyordu. Bunları kendisi de daha önce bulmuştu. Farklı bir şey göremediği için Karaca'ya baktı. 

"Adamın kim olduğunu biliyorum."

"Bildiğini zannediyorsun. Daha doğrusu buna ulaşamaman normal. Bak, yurt dışında okuduğu yazıyor öyle değil mi? Yüksek lisansı her şeyi orada yapmış. Fakat sonra bir anda ülkesine geri dönüyor. "

"Biliyorum. Bunda bir problem yok zaten."

"Kaçırdığın nokta şu ki Baran, adam Bekir Özütam davasına emsal bir dava yüzünden geri dönüyor. Pek harika bir kariyeri yokmuş ama oradaki son davası buymuş. Davayı kaybediyor ve usulsüzlükler yaptığı için ceza alıyor. Ondan sonra da Türkiye'ye dönüyor zaten. İki sene sonra da bu kadının davasını alıyor ve bu kez kazanıyor." 

Baran bunları atlamış olamazdı. Çok saçmaydı. 

"Herkesi defalarca araştırdım. Böyle bir şey yok. Sen nereden öğrendin?"

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Where stories live. Discover now