36.Bölüm - Kutlama

4.2K 307 151
                                    


18 yıl sonra...

Sıcak hava tüm ülkenin, sarayın ve bahçenin üzerinde dolanırken yemyeşil çiçekler ve ağaçlar çevreye renk katıyordu. Etrafta yankılanan kuş cıvıltıları seslere bir ahenk uydururken diğer yandan masmavi gökyüzü üzerinde süzülerek uçuşuyorlardı.

"Anne? Olmuş mu?"

Alex kızının sesiyle kendine geldi. Başını eğip güzeller güzeli kızı Nastya'ya baktı. 5 yaşında, siyah bukle bukle saçlı, mavi gözlü, ufak, tombul yanaklı şirin bir kızdı. Alex kızının elindeki tahtadan oyulmuş ata baktı.

"Çok güzel olmuş annem! Nasıl yaptın bunu?" dedi.

O sırada Nastya'nın ablası Margaret öne atılıp "Ben yardım ettim!" dedi. Margaret Alex ile Jordan'ın üçüncü çocukları ve ilk kızlarıydı. Sarışın ve renkli gözlü bir dünya güzeliydi. 10 yaşında olan Margaret ailenin ilk kızı olduğundan dolayı Nastya'yı fazla kıskanıyordu. Alex Margaret'ın bu tavrına gülümseyip "Kardeşine çok güzel yardımcı olmuşsun Margaret. Çok güzel bir at yapmışsınız birlikte." dedi.

Sonra ilerisinde antreman yapan oğullarına baktı. Jordan başlarında duruyor ve ciddi bir ifade ile yaptıkları her hamleyi izliyor, yanlış hareket yaptıklarında uyarıyordu.

İlk oğulları Dorris Marcus'un ölümünden bir yıl sonra doğmuştu. İkinci oğulları Joseph ise Dorris'den iki sene sonra doğmuştu.

Senelerin ne kadar hızlı geçtiğini anlaması pek zor olmuyordu. Aksine koca adam olmuş iki oğlunada bakınca anlıyordu durumu.

Dorris 17 yaşında, Joseph 15 yaşındaydı. Dorris uzun boylu, beyaz tenli ve kahverengi bukleli saçları olan bir delikanlıydı. Joseph ise biraz daha sarışın, uzun, beyaz tenli ve Dorris'e göre biraz daha yapılıydı.

Jordan ise seneler geçmesine rağmen formundan hiçbir şey kaybetmemişti. 43 yaşında bir adam olmasına rağmen hala genç duruyordu. Sadece artık pürüzsüz yüzünden vazgeçmiş ve kirli sakal kullanmaya başlamıştı. Yaşlılık ise ona sadece ufak ve karizmatik kırışıklıklar bırakmıştı. Bunun dışında yaşlanmak Jordan'ın biraz daha olgun ve biraz daha pimpirikli biri olmasına sebep olmuştu. Bunun sebebide çocuklarıydı.

Aradan bu kadar geçen zaman insanı bir hayli şaşırtıyordu. Sanki olan bitenler daha dün gibiydi. Delta'dan çıkışı, kaçışı, Kalayan'daki zamanları, geri dönüşü, girdiği savaşlar ve kaybettiği insanlar... Hepsi uzun zaman önce olmasına rağmen Alex için daha dün gibiydi. Sanki aradan yıllar değilde bir kaç gün geçmişti.

Alex yıllar boyunca yaşayamadığı aile hissini Jordan ile tamamlamıştı. İkisi birbirini tamamladı da denilebilirdi. Aileden uzak bir şekilde büyümüş ve sonrasında harika bir aile kurmuşlardı.

Böyle hissetmesinin bir diğer sebebide huzur içinde yaşıyor olmalarıydı. Senelerdir ülkelerinde mutlu mesut yaşıyorlardı ve halk Jordan'ı oldukça seviyordu. Bu da Jordan'ın isteklerine kavuşması demekti. Ancak sürekli bir diken üstündeydiler. Alex bunu hissediyordu.

Marcus ile Charlotte'un ölümünden sonra Beatriz'in kaçırılmasıp o dönemlerde herkesi bir telaş içine sokmuştu. Jordan yıllarca Beatriz'i aramış ancak bir sonuç bulamamıştı. Ses soluk yoktu.

Jordan artık kendine çok bağlı biri tarafından Marcus ve Charlotte'un ihaneti yüzünden Beatriz'in öldürülmüş olabileceğini söyledi. Bebeği öldürmek ve ceza almamak için bebekle birlikte kaçtığını düşünmeye başlamışlardı. Ve yıllardır hiç ses çıkmadığına göre bu doğru olabilirdi.

O sırada Joseph sinirle elindeki kılıcı yere atıp babasıyla abisinin yanından ayrılması ile Alex dikkat kesildi.

Joseph sinirle uzaklaşırken Jordan'ın ardından "Joseph!" diye bağırması ile durdu. Arkasını döndüğünde ise Jordan kaşlarını çatıp yavaş adımlarla yanına gitti.

DELTAWhere stories live. Discover now