35.Bölüm- Kural

4K 300 237
                                    


Saray içerisinde, salonda lordlar ve elit tabaka müzik eşliğinde sohbet ederken Kral Jordan ile Kraliçe Alex ise tahtlarında oturmuş gülüşerek sohbet ediyorlardı. Güvenliği sağlayan askerler ise salonun çevresindeydiler.

Lord Silver'da kenarda durmuş içeceğini yudumlarken Alex'i izliyordu

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Lord Silver'da kenarda durmuş içeceğini yudumlarken Alex'i izliyordu. Cadının söyledikleri hala aklında dönüp dolaşıyordu.

Alex hakkında dedikleri ne kadar doğru olabilirdi? Alex tehlikeli biri olabilir miydi? Bir yöneticiden daha tehlikeli? Bu düşünceler saatlerdir kafasını kurcalıyordu.

Lord Silver, gizli tutulmasına rağmen ölümsüzlük bekçisi soyunu biliyordu. O soyda intikam ve hırsla karar verenler olmuş olabilirdi ama çoğu tanıdığı ölümsüzlük bekçisi bu özelliklere sahip değildi. Kraliçe Alex'de bunlardan biri olabilirdi.

Lord Silver tekrar Kraliçe Alex'e baktığında Kral Jordan'ı başka biri ile konuşuyorken gördü. Kral Jordan yanına gelen adamla konuşurken Kraliçe Alexandra düz bir ifade ile bir yere bakıyordu.

Lord Silver bakışlarını takip ettiğinde karşıda lordlar ile konuşan Marcus'u gördü.

Kral Jordan lordlara ülkede bir sorun olmadığını gösterircesine gözdağı vermek için Marcus'u bugünlük oda hapsinden çıkarmıştı.

Kraliçe Alex ise bu durumdan memnun değil gibiydi. Aslında kraliçe Alex'in Marcus'un varlığından tamamiyle rahatsız olduğu çok belliydi. Marcus'un yaptıklarından sonra tekrardan bir isyan çıkartmak için zaman kolladığını düşünüyordu. Ve işte bu da cadının dediği gibi Alex'in aşkına karşı bir tehlike demekti.

Ve işte o an Lord Silver Alex'in gözündeki o hırsı gördü.

Bu yaşananların diğer yanında ise Lord Henry etrafta gezdirdi bakışlarını. O sırada Jessie'nin yalnız başına terasa çıktığını gördü. Etrafa şöyle bir baktıktan sonra terasa ilerledi. Ancak terasa çıktığında etrafta kimse yoktu. Yavaş yavaş merdivenlerden inip bahçeye çıkıyordu ki birden tutulup duvara yaslanması ile nefesi kesildi. Elini bıçağına atıyorduki boştaki kını ve boğazına yaslanan metal soğukluğu onu karşısına bakmaya zorladı.

Henry karşısına baktığında onu tutan kişiyi gördü. Jessie'yi.

Jessie gülerek "Paslanmışsınız Lord Henry!" dedikten sonra geri çekilip bıçağı Henry'nin belindeki kınına geri koydu.

Jessie kollarını göğsünde bağladı.
"Neden beni takip ediyorsun?"

"Yalnız kalabilmek için?"

Jessie bıkkınlıkla göz devirdi.

"Daha bunu ne kadar anlatmam gerekiyor bilmiyorum ama benden uzak dur Henry."

Henry Jessie'ye bir adım attı.

"Duramıyorum."

"Henry! Ben bıktım artık. Buraya geldiğinden beri beni rahatsız edip duruyorsun! Artık biri bu hareketlerinin farkına varacak ve bu benim canımı sıkacak! Ve canım sıkılırsa ikimiz içinde iyi olmaz! Şimdi köyüne mi dönüyorsun birileri ile mi cilveleşiyorsun bilemem ama git başımdan!"

DELTADonde viven las historias. Descúbrelo ahora