43.Bölüm - Dişe diş, kana kan!

2.6K 218 85
                                    

Prensler sarayında geçirdikleri son günün akşamında erkekler öğlen saatinde çıktıkları avdan dönmemişlerdi. Bu yüzden akşam yemeğinde sadece kadınlar vardı.

Yemek sessizce yenmeye devam ederken Nastya oflayarak arkasına yaslandı ve masayı şöyle bir süzdü. Kime laf atacağını bulmaya çalışıyordu. O an gözüne Hazel takıldı. Onunla hiç sohbet etmemişti. Bunun nedeni tabiki annesiydi.

Zamanında olanlar yüzünden Wealthyer'lara tamamiyle nefret doluydu. Aslına bakılırsa Nastya'da şimdiye kadar iyi diyebileceği bir Wealthyer ile karşılaşmamıştı.

"Hazel. Daha önce hiç karşı kıtaya geçtin mi?"

Nastya'nın sorusu ile Hazel bakışlarını kaldırıp Nastya'ya baktı. Alex ve Daphne'de aynı şekilde Nastya'ya baktılar.

Hazel başını iki yana sallayıp "Kralliyet gezilerine fazla katılmıyordum." dediğinde Nastya kısaca güldü.

"Bende katılmıyorum. Çok küçükmüşüm."

Bunun üzerine Hazel'da gülümsedi.

"En azından seninki küçük olduğun içinmiş."

"Seninki niyeydi ki?"

O an Hazel'ın suratı düştü. Hazel'ın ifadesinin değişmesi Alex'in de ilgisini çekmişti. Kaşlarını çatıp dikkatini Hazel'a verdi.

Hazel ise öksürüp suyundan bir yudum aldı ve gülümsemeye çalıştı.

"Ailem benden pek memnun değildi. Beni biraz fazla vahşi buluyorlardı. Bir Wealthyer her zaman asil olmalıdır, vahşi değil falan filan işte."

Bunun üzerine Alex gülüp "Her zamanki Wealthyer'lar işte! Onlar gerçek yaşamdan ne anlarlar!" dediğinde hepsi Alex'e baktı. Bunun üzerine Alex şaşkınca onlara baktı. Hiçbir zaman Hazel ile sohbete girme atılımında bulunmamıştı. Bulunacağınıda düşünmüyordu. Ta ki o ana kadar.

Daphne'de bu atılımı ilerletmek istedi. Bir şekilde bu iletişim Hazel ile Alex'in arasındaki buzları eritebilirdi.

"Bence sen oldukça asil birisin Hazel. Yani senin kadar iyi birini beğenmemeleri asıl onların hatası. Değil mi anne?"

Alex Daphne'ye baktı. Sonra bir şey demeden yemeğine döndü. Hazel'da bir cevap beklemiyordu zaten. Ancak bir şekilde anlam veremiyordu Alex'in bu tavrına. Oysa o hiçbir şey yapmamıştı.

Gözlerini Alex'den ayırmadan "Bu dünyada iyi kalpli olmak işe yaramıyor. Bazen başkalarının istediği kalıplara sığmalısın ki seni beğenip takdir etsinler. O kalıplara uymadığın an damgalısın demektir. Ne yere sığdırırlar seni ne de göğe." dediğinde Alex tabağındaki yemekten gözlerini ayırmadan kaşlarını çattı.

Bir süre sessizlik oldu masada. Herkes Alex'e bakıyordu. Ancak Alex ağzını bile açmadı. Bunun üzerine herkes yeniden tabağına odaklandı. İşte o an Alex'in sözleriyle başlarını kaldırdılar yeniden.

"Sil baştan yaşama şansım olsaydı eğer,
oturup saymazdım eski yanlışlarımı.
Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi.
Neşeli olurdum, geçmişte olmadığım kadar,
ve elbette çok daha coşkulu olurdu sevdalarım,
içinede yeterince ciddiyet katardım.
Bu denli temiz, titiz olmazdım hiç, öyle bir şansım olsaydı eğer.

Hiç çekinmezdim daha fazla riske girmekten de...
Daha çok yolculuklara çıkar, gündoğumlarını kaçırmazdım asla;
hele dağlara tırmanmanın, ırmaklarda yüzmenin keyfini...
Hiç bilmediğim yerlere giderdim, gidebildiğimce.
Doyasıya dondurma yer, boşverirdim kuru nimetlere.

DELTAWhere stories live. Discover now