48. Bölüm - Bir Devrin Sonu

2.5K 208 113
                                    


Delta'dan giden iki mektubun ardından iki hafta geçmişti. Bu iki hafta içerisinde ise iki tarafta hazırlığını yapıyordu.

Margaret Amazon kralı ve lordlarını toplarken Joseph'de ordusunu topluyordu.

Ancak Joseph'in topladığı ordudan neredeyse kimsenin haberi yoktu. 

Margaret ise yönetimini duyurmak için kızıl ayı bekliyordu.

Böylelikle bu bekleme ve telaş arasında zaman hızlı geçmişti.

Ve bu geçen zamanda Alex boş durmamıştı.

Alex'in emri ile tek tek ayırarak bulup zindana attıkları kansız kılıklı insan isyancılar halkın gözü önünde asılıyorlardı.

Her gün başka bir insan öldürülüyor ve her seferinde asılan kişi diğerlerine ders olsun diye bir gün boyunca asılı bir şekilde bırakılıyordu.

Bunun dışında Alex'in askerleri şehir içinde halk kılığında geziyor, kralliyete karşı laf söyleyen veya kötülemeye çalışan kişileri anında tespit edip cezalarını veriyorlardı.

Diğer yanda Alex sarayda güçlü tavrını takınmıştı.

Üzerinde siyah bir elbise vardı. Elbisenin omuz kısmında tüyler vardı. Bilek kısmında ise gaga şeklinde elinin üstüne uzanan bir parça. Uzun siyah elbisesi, siyah tacı ve beyaz dağınık saçları ile o gün tam bir ölüm meleğini andırıyordu.

Koridorda ilerleyip istediği yerin kapısına geldiğinde askerlere "Siz burada durun." dedi ve içeri girdi.

Kapıyı ardından kapatırken derin bir nefes alıp gözlerini kapattı.

Ancak o sırada "Vay vaay vaaay!" diyen ses ile irkilip kafasını kaldırdı. Ve istediği kişi ilerisinde yerde otururken gördü.

"Bizim haşmetli kraliçemiz beni ziyaret etme lütfunda bulunmuş."

Alex doğrulup kadına ilerlerken "Büyücü soyundan hazetmediğimi biliyorsun." dedi.

"Bilmez olur muyum?" dedi saray cadısı.

Alex karşısına geçip karşısındaki mindere oturduğunda cadı "Bugün neden geldiğini bildiğim gibi." dedi.

Alex kaşlarını çatıp kadına baktığında cadı "Merak ediyorsun. Daha ne kadar acı çekeceksin? Ne kadar kayıp vereceksin? Ailene bir şey olacak mı? Peki bunları neden merak ediyorsun? Ah! Bunuda söyleyebilirim. Çünkü bir savaş çıkartıcaksın. Birisi sana her zarar verdiğinde yaptığın gibi." dedi.

"Aileme daha fazla bir şey olsun istemiyorum."

"Kara büyü mü istiyorsun? Bunun için büyük fedakarlık gerekir."

Alex yüzünü buruşturup "Kara büyü falan istemiyorum. Birisini öldürmek istersem kendim yaparım." dedi.

"Bu konuda canın yanıyor çünkü. Düşürdüğün bebeğin aklına geliyor. Sana yapılan kara büyüyü düşünüyorsun."

Alex yutkundu. Sonra nefesini sesli bir şekilde dışarı verip "Ben asla bir bebeğe kıymazdım." dedi.

"Yapmadımda."

"Biliyorum Alex. Ama belkide yaşanması gereken buydu."

Alex kaşlarını çatıp "Yaşanması gereken mi?" dediğinde cadı gözlerini kısıp "O bebek gerçekten Jordan'dan mıydı diye düşündün mü hiç? Düşürdüğünde, bebeği gördüğünde bebek beklediğinden daha büyük görünmüyor muydu? Daha sıvının içerisinde en fazla üç aylık görünüme sahip bir bebek olması gerekirken ölü bebek daha büyük görünmüyor muydu? Bu yıllardır aklını kurcalamadı mı? Yıllar boyu bunu düşünüp rüyalarında Kral Victor'u görmedin mi?" dediğinde Alex dik dik kadına baktı.

DELTAOn viuen les histories. Descobreix ara