49. Bölüm - Wealthyer İsyanları

2.8K 213 120
                                    


Karanlığın, son düşmanın yok oluşu zor bir sınavın sonucuydu. Kaybedilen kişiler ve onların bıraktığı boşluklar yerini doldurulacak durumda değildi.

Yuva aylar sonra yeniden yastaydı.

İki günde iki cenaze töreni olmuştu.

İlk gün Malik'in cenazesi olmuş, bedeni Basilisklerin yuvasının yanında, kralliyet mezarlığına gömülmüştü.

O gün ise Kral Jordan'ın cenaze töreni olmuştu.

Jordan'ın siyah tabutunun kenarları yine siyah güller ile kaplıydı. Jordan her zamanki gibi siyahlar içerisindeydi.

Cenaze kiliseye getirildiğinde kalabalık kilisenin dışını bile aşmıştı.

Cenaze için her ülkeden gelen bir çok kişi vardı. Tüm ülkelerin kralları cenazeye katıldığı gibi Kral Jordan'ın sevenleride gelmişlerdi.

Yuva'nın limanı gemilerle doluydu.

Bu gemilerin bir çoğunu Moscariffen Donanması kaplıyordu.

Çünkü o gün tüm kardeşler yan yanaydı.

Kilisede en ön sırada sırayla Alex, Joseph, Margaret, Nastya, Daphne ve kucağındaki David, Hazel ve en son Beatriz oturuyorlardı.

Joseph annesinin koluna girmiş elini okşayıp onu rahatlatmaya çalışırken Alex çok kötü durumdaydı.

Gözyaşları durmak bilmiyordu.

Jordan'ın kollarında can verişi tekrar tekrar gözünün önüne geliyordu.

Cenaze büyük bir törenle gömüldükten sonra kralliyet ailesi araçlarına binmek için ayağa kalktı.

Joseph kenardaki değnekleri Alex'e verdiğinde Alex değneklere tutunarak ayağa kalktı.

O gün beline düşen taş belinin hemen altından bacağını kırmıştı. Göğsünde ise dikişler vardı.

Bu zorlukla ilerlerken Joseph üzgün bir şekilde annesine bakıp "Keşke bu halde cenazeye katılmasaydın." diye fısıldadı.

"Her şeyimi kaybetmişken bir bacağımın sızısından söylenecek değilim." dedi Alex yutkunarak.

Alex bundan başka bir şey demedi. Hızlıca arabasına ilerledi ve yıllardır iki kişi bindikleri o kralliyet arabasına tek kişi olarak bindi.

Joseph ise arkasından üzgünce baktı. Sonrasında oda Hazel ile birlikte diğer arabaya bindi.

Tüm kralliyet ailesi arabalar ile kiliseden uzaklaştıklarında dışarıdaki halk sırayla içeri girip mezarı ziyaret etmeye başlamışlardı.

Diğer yandan kralliyet arabasında ilerleyen Hazel üzgün bir şekilde Joseph'e bakıyordu.

Joseph ise tamamen sessizdi. Sessizce arabadan dışarı bakıyordu.

" Joseph..." diye fısıldadı.

Joseph irkilip Hazel'a baktı. Dalmıştı ve Hazel'ın sesiyle kendine gelmişti.

"Bir şey mi oldu? Sancın mı var?" dedi Joseph kaşlarını çatıp Hazel'ı süzerken.

Hazel başını iki yana sallayıp "Hayır, iyiyim." dedi.

"Asıl sen iyi misin?"

Joseph yutkundu. Sonra öksürüp başını çevirdi ve "İyiyim." dedi.

Yalan söylüyordu ve Hazel bunu biliyordu. Ancak bir daha konuşmadılar. Saraya vardıklarında ikiside arabadan indi.

İçeriye giriyorlardı ki Margaret Joseph'e "Abi!" diye seslendiğinde Joseph durup Margaret'a baktı. Margaret Joseph'in yanına vardığında kısaca Hazel'a baktı. Sonra yeniden Joseph'e dönüp "Baş başa konuşabilir miyiz?" dediğinde Joseph başını salladı.

DELTAWhere stories live. Discover now