11. Bölüm- Taç ve Kan

8.6K 612 131
                                    


Lord Silver'a olanları anlattığımda Lord Silver bir süre düşünceli bir şekilde karşımızdaki okyanusa baktı.

"Eğer Victor istediği sayıda ittifakı toplarsa Delta'yı ele geçirebilir mi?"

"Bu bilinmez. Ancak Kral Jordan bir yönetici. Hemde soylu bir yönetici. Canavarların çoğu ona itaat ediyor. Onun arkasından giden de çok olur. Ama o kadar ülkeye karşı koyabilir mi bilemiyorum."

"Victor'un Louis'i konseye alma sebebide belli oldu. Blackarmy'e hükmetmeye çalışıyor. Böylelikle satışları engelleyebilir. Ve daha bir çok şey. Blackarmy'e hükmetmek demek ülkenin kolunu kanadını kırmak demek."

"O zaman bizde elimizi çabuk tutmalıyız. Kralın sizi konseye alması iyi oldu. En azından olaylardan haberimiz olacak. Ve şimdilik kralı durdurmayın. Planlarından haberiniz yokmuş gibi suyuna gidin. Hatta Delta'ya saldırabileceğiniz taktikler verin. O sıra bizde yanımıza insan toplarız. Biran önce isyanı çıkartmalıyız. Kral Victor ordusunu toplamadan hemen önce."

"Başarısız olabiliriz ve... Bu isyandan sonra Victor. Ona ne olacak?"

"Büyük ihtimal zindana kapatılır ya da öldürülür. Sizin kararınız."

Yüzümü buruşturdum.

"Bu yönetme işine uygun muyum bilmiyorum. Ben kimseye zarar veremem. Bu işler... Fazla şiddet eğilimli."

"Siz bir kraliçesiniz. Herşeye duygusal bakamazsınız. Bakmamalısınız. Eminimki bunu zamanla öğrenirsiniz."

Sessiz kaldım.

Lord Silver yanıma yaklaştı.

"Kral Jordan hala burada mı?"

"Bilmiyorum. Bir süre buralardaymış. Galiba geminin okyanustan gizlice geçeceği uygun bir zamanı bekliyor."

"O sürede saraya uğrar mı?"

"Hayır."

Lord Silver'a baktım.

"Ben onun yanına uğrayacağım."

Lord Silver kaşlarını çattı.

"Bu sizin için tehlikeli değil mi?"

Başımı iki yana salladım.

O sırada Isaac yanımızda geldiğin gözlerimi ondan ayırdım. Yaptıklarını unutmamıştım. Bu hareketleri herkesin başını belaya sokabilirdi. Canına susamış bir askerden önce uğraşmam gereken daha büyük mevzular vardı.

"Kraliçem..." dediğinde göz ucuyla ona baktım. Elinde bir hırka vardı.

"Prenses Malia sizi terasta bekliyor. Üşürsünüz diye hırka yolladı."

Isaac hırkayı kaldırıp giymem için tuttuğunda elinden alıp "Kendim giyinirim." dedim ve hırkayı giyindim. Daha sonra Lord Silver'a baktım.

"Daha sonra konuşuruz."

Yürümeye başladığımda Isaac'de peşimden geliyordu.

DELTAWhere stories live. Discover now