🌠 Geçmiş ~ 4 🌠

Start from the beginning
                                    

Yaklaşık on dakika sonra Derin'in okuluna vardıklarında Mert arabayı okulun girişine yakın bir yerde durdurdu ve başını çevirip kapıyı açmaya yeltenen kuzenine baktı.

"Ders çıkışında beni ara, almaya gelip gelemeyeceğimi söylerim. Gelemezsem bakarsın başının çaresine."

"Tamam, Mertoş, sen dert etme beni," diyerek Mert'e havadan bir öpücük gönderen Derin, arabadan indi ve kuzeninin bakışları eşliğinde yeni okulundan içeri girdi.

Mert, Derin'in güvende olduğuna emin olduktan sonra arabayı çalıştırıp tekrar yola koyuldu. Serdar dayısı Derin'i ona emanet ettiği için Derin'e karşı olan koruma içgüdüsü tavan yapmış durumdaydı. Sonuçta bu yabancı şehirde birbirlerinden başka kimseleri yoktu. En azından şimdilik...

Kısa sürede kendi okuluna vardıktan sonra arabasını uygun bir yere park etti ve arabadan aşağı inerek kapıları kilitledi. Üzerindeki kot ceket yüzünden kızartmaya döndüğünü hissediyordu ancak dersliğe girene kadar çıkarmayacaktı. Çünkü böyle daha da bir yakışıklı görünüyordu.

Bakışlarını okula girip çıkmakta olan kalabalık öğrenci gruplarında gezdirirken elini kaldırıp kumral tonlarındaki saçlarını şöyle bir karıştırdı ve hemen ardından kahvelerinin odağına yeni okulunu aldı. Bundan sonraki dört senesini -şanslıysa tabii- burada okuyarak geçirecekti ve bu gerçek aslında onu da biraz olsun heyecanlandırmıyor değildi. Derya'nın gönderdiği ses kaydında da söylediği gibi arkadaş edinme konusunda zorluk çeken biri olmamıştı hiç. Fazlasıyla özgüvenli ve sahip olduklarının farkında olan biri olarak insanlarla nasıl iletişime geçmesi gerektiğini iyi bilirdi.

İçine derin bir nefes çektikten sonra ellerinin iki yanında salınmasına izin vererek okulun geniş kapısına doğru yürümeye başlamıştı. Buraya en son bir hafta önce gelmişti, öğrenci işlerindeki ıvır zıvırları halledebilmek için. O sırada da okulu dolaşmış ve az çok nerelerde zaman geçireceğini tespit etmişti.

Bakışlarını etraftaki öğrencilerde gezdirirken okula girdi ve mühendislik fakültesine doğru ilerledi. Daha doğrusu ilerlemeye çalıştı, çünkü henüz birkaç adım atmışken onu irkiltecek kadar yüksek bir bağırış duydu.

"Kaaaardeeeeş, çekil oradaaaaan!"

Mert, refleksle kafasını sesin geldiği yere, yani yukarı kaldırınca kendisine doğru inişe geçmiş birini gördü. Gözleri ve ağzı aynı oranda kocaman açılırken olanları idrak edemeden kaçmaya kalkıştı ancak bunun için biraz geç kalmıştı.

Üzerine düşen kişiyle birlikte dengesini kaybedip yere yapıştığında canının acısına mı yansın, üstünde yatan salak herifin yatağını bulmuşçasına üzerine rahatça yayılmasına mı sinirlensin, bilememişti.

Gökay da okulun ilk gününden böyle bir maceranın başrolü olacağını tahmin edememişti elbette. Tek bir gayesi vardı; o da okula girdiğinde kenardaki ağacın üst dallarından birinde can çekişiyormuş gibi miyavlayan yavru kediyi kurtarmak.

Normalde bu kadar iyiliksever biri değildi ancak ağacın altında yavru kedi için dudak büzen kızları gördüğünde şov yapması gerektiğini hissetmişti. Ha, biraz da kedinin o masum yüzüne aldanmıştı, yalan söyleyemezdi. Yoksa bin bir türlü zorlukla çıktığı ağacın üst dallarından birine varır varmaz kedinin onunla dalga geçercesine aşağı atlayacağını bilse sabahın bu saatinde böyle bir maceraya kalkışır mıydı?

Üstelik salak kedi aşağı atlarken yuvarlanıp düştüğü için bekleyen kızların tüm ilgisi de ona kaymıştı.

"Kedilere nankör derlerdi de inanmazdım," diye homurdanmıştı kendi kendine. Ardından da aşağı inmenin yollarını aramaya başlamıştı. Ağaca tırmanırken bu kadar yükseğe çıktığını nasıl fark edememişti? Kızlar hala aşağıda kediyle ilgilendikleri için gelip geçen adamlardan birinden yardım da isteyemezdi.

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıWhere stories live. Discover now