🌠 Geçmiş ~ 4 🌠

Start from the beginning
                                    

Apartman dışına çıktıklarında tam tepelerinde durup onları iyice daraltan güneşe ters ters bakıp arka bahçedeki arabaya doğru ilerlediler. İzmir de oldukça sıcak bir şehirdi ancak burası bambaşka bir seviyedeydi. Nem öylesine çoktu ki insanı delirtiyordu. Sıcaktan bunalıyor, buram buram kasılıyor ama doğru düzgün terleyemiyordunuz bile. Buraya geleli aşağı yukarı iki hafta olmuştu ancak şimdiden bıkmıştı Mert buranın havasından.

Derin'le birlikte arka bahçeye geçtikten sonra babasının birkaç ay önce Mert'e aldığı arabanın önünde duraksadılar. Buraya taşınmalarının -şimdilik- tek güzel yanı bu olmuştu Mert için. Babası, Derin'le birlikte burada eziyet çekmemeleri için almıştı Mert'e bu arabayı. Tabii inşaat mühendisliği kazanmasının da etkisi yok değildi. Eh, bir de İzmir'de tutturabilmiş olsaydı şu bölümü...

İki kuzen arabaya atladıklarında Mert arabayı çalıştırdı ve yola çıktılar. Derin'le birlikte aynı şehirde üniversite okuyacaklardı ancak üniversiteleri farklıydı. Bu yüzden önce onu okuluna bırakacak, ardından da kendi okuluna geçecekti.

Mert, yola odaklanmış vaziyetteyken hemen yanında oturan kuzeni telefonuyla uğraşıyordu. Derin, Mert kadar rahatsız değildi buraya geldiği için. Hatta tam tersine doğup büyüdüğü şehirden başka bir yerde üniversite okuyacak olmak onu heyecanlandırıyordu. Mert'in buraya geldiklerinden beri ekstra huysuz olduğunu fark etmiyor değildi elbette ancak yapacak bir şey yoktu. Zaten onun sorunu bu şehir değildi, yalnızca İzmir'den ayrılmaktı. İzmir'den başka hangi şehre giderse gitsin kuzeninin yüzünün hep asık olacağından adı gibi emindi, Derin. Onun sevgisi bambaşka bir boyuttaydı ancak Derin şunu da biliyordu ki, bu şehirde biraz zaman geçirip Karadeniz'in güzelliklerinin tadını almaya başladığında önyargılı hali sönüp gidecekti.

Lisedeki birkaç arkadaşıyla açtıkları gruptaki dedikoduları okurken bir mesaj bildirimi düşüverdi ekrana. Sol üst köşede ablasının yüzünü görünce dikkati dağıldı ve grup konuşmasından çıkarak ablasıyla olan konuşmasına girdi. Ablası, yani Derya, ona ses kaydı göndermişti. Altına da Mert'le birlikte dinleyin, diye not düşmüştü.

Başını çevirip çatık kaşlarıyla yola odaklanmış olan kuzenine baktı ve "Ablam sesli mesaj atmış," diye haber verdikten sonra mesajı açtı.

"Mini mini birler, n'abersiniz yahu? Keyfiniz yerinde mi? Heyecanlısınız değil mi?"

Ablasının ilkokula başlayan bir çocukla konuşur gibi konuşuyor olması Derin'i güldürürken, Mert'in huysuzca homurdanmasına neden olmuştu. Mert, Derya'nın onlara ablalık taslamasından da hiç hoşlanmazdı.

"Korkacak bir şey yok, emin olun ve arkadaş edinmeye bakın. Gerçi bunu size söylemek bile hata, ikiniz de o konuda fazlasıyla iyisiniz," diyerek güldü Derya. Onun neşeli kahkahası Mert'in bile dudaklarının kıvrılmasını sağlamıştı. Ablalık taslamayıp, kendisi Mertlerden on yaş büyükmüş gibi davranmasa iyi kızdı aslında.

"İlk haftadan deli gibi ders çalışmayın, zaten siz çalışmazsınız ama ben yine de uyarayım dedim, ancak hiç de boşlamayın. Ufaktan ufaktan notlar almaya başlayın, sonradan toplaması çok zor oluyor. Tecrübe konuşuyor..." Derya'nın ufak bir iç çekişini işittiler. "Her neyse, yoldasınızdır muhtemelen. Konuşmamı kısa kesiyor ve size bol bol öpücük gönderiyorum. Allah zihin açıklığı versin, tosunlarım benim!"

Sesli mesaj sona erdiğinde Derin burnunu kırıştırarak "Tosunlarım mı?" diye sordu. Mert, Derin'e kısa bir bakış atıp "Onca saçma şey söyledi, aralarından yalnızca buna mı takıldın yani?" diye söylendi. Derin, kuzeninin sorusuna omuz silkmekle yetindi. Hala o kadar huysuzdu ki çatacak yer aradığı belliydi ve onunla uğraşmaya hiç niyeti yoktu. O şu an yeni arkadaşlar edineceği için oldukça heyecanlıydı. Allah vere de, kuzeni okulda patlayacak birilerini bulmasaydı...

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıWhere stories live. Discover now