#52 ~ Dans Yarışması

En başından başla
                                    

Yatağımın yanındaki komodinin üzerindeki cüzdan, telefon ve anahtar gibi ihtiyacım olacak şeyleri aldığım gibi odanın çıkışına doğru ilerledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yatağımın yanındaki komodinin üzerindeki cüzdan, telefon ve anahtar gibi ihtiyacım olacak şeyleri aldığım gibi odanın çıkışına doğru ilerledim.

Beril'le her zaman geçtiğim sokaklarda el ele yürümek için can atıyordum.

Odamdan çıktığım an Beril'in de yüzündeki kocaman gülümseme eşliğinde banyodan çıktığını gördüm. Onu gülümserken görmek bile dudaklarımın iki yana kıvrılmasına yeterli geliyordu.

Beni fark ettiğinde hızlı adımlarla yanıma gelerek tam karşımda durdu ve parmak uçlarında yükselip o güzel dudaklarını yanağıma bastırdı. Bu beklenmedik öpücük beni şaşırttığı kadar memnun da etmişti.

Geri çekilerek bozmadığı gülümsemesiyle bana bakmaya devam ettiğinde öpücüğün nedenini soracaktım ki benden evvel davrandı.

"Teşekkür ederim, saçlarım çok güzel olmuş."

Ah, doğru ya, banyoya örgüsüne bakmak için gitmişti. Sırıttım. "Ne demek. On parmağında yüz marifet olan biri için bunların hiçbir önemi yok."

Yine kendimi övdüğümü işittiğinde başını iki yana sallasa da gülmeye devam ediyordu. Gamzesinin gonca misali açtığı yanaklarından birinden makas alarak "Hadi çıkalım," diye mırıldandım. "Caddeler bizi bekliyor."

Beril, alayla kafasını sallayarak "Kesin bekliyordur," dediğinde ona kötü kötü bakmaya çalıştım ama sadece çalışmakla kaldım. Şu an keyfim o kadar ama o kadar yerindeydi ki yalandan da olsa trip atamıyordum. Bu yüzden sırıtmaya devam ettim ve elinden tutarak onu dış kapıya doğru çekiştirdim.

Ben Beril'in bahsettiği siyah kaşe montu sırtıma geçirirken Beril de askıdaki beyaz, beline kadar gelen şişme montunu giydi. Dışarı çıkmadığımdan fark etmemiştim ama kış iyice kendini belli etmeye başlamıştı sanırım. Zira çoktan kasım ayına girmiştik.

Ben, siyah sporlarımı ayağıma geçirirken Beril de küçük topuklu botlarını giydi. Ayakkabılarına kısa bir bakış atarak istemsizce gülümsedim. Ayakkabıları da onun gibi küçüktü. Yani en azından bana göre.

Kendimizi dışarı attıktan sonra kapıyı arkamızdan kapadım ve kilitledikten sonra tek elimi cebime atarken diğeriyle de Beril'in elini tuttum. Parmaklarımızı birbirine kenetlediğimiz an göz göze gelirken salak salak sırıtıyorduk.

Salaklaşmanın hiç bu kadar güzel hissettirdiğini bilmezdim. Beril sayesinde bunu da öğrenmiş olmuştum.

Beril de diğer eliyle omzuna taktığı çantasını tutarken gülümsemeye devam ederek "Hadi öyleyse," diye mırıldandım. Başını sallayarak beni onayladı ve el ele merdivenlerden indikten sonra evden ayrıldık. Dış kapıdan çıktığımızda beklenmedik bir soğuk hava dalgası açıkta kalan tenime temas ettiğinde istemsizce ürperdim.

"Hava da baya soğumuş ha."

"Hım-hım," diyerek başını salladı. "Birkaç haftaya kar gelecek diyorlar."

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin