#51 - El Ele Yürümek

En başından başla
                                    

Beril, parıldayan elalarıyla bana döndüğünde ben de bakışlarımı anneme çevirdim ve "Ama bu kadar hazırlanmışken gitmemek olmaz değil mi anneciğim?" diye sordum. "Bence sizinle gitsin."

Annem çattığı kaşlarının altından bana uyarı dolu bakışlar atarak "Gitmek istemiyormuş işte Mert," diye söylendi. "Beraber kalırsınız ne güzel."

Anneme kötü kötü baktığımda annem bunu umursamadı ve önüne dönerek Beril'i içeri buyur etti.

"Hadi geç tatlım, ben de çıkayım. Murat amcanı çok beklettim."

Beril kocaman gülümseyerek ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi ve birkaç adım önümde duraksayarak anneme el salladı. "Güle güle gidin."

Annem ona havadan öpücük atıp "Kapıyı kilitleyin tamam mı?" dedi ve Beril'in gülümseyerek baş salladığını gördüğünde gözlerini bana çevirerek asık suratıma uyarı dolu bakışlar atmaya devam etti. Bu onun dilinde 'Beril'i üzme' anlamına geliyordu. Gözlerimi devirdim. Ne güzel tek başıma evde kalacaktım işte, bu cimcime de nerden çıkmıştı şimdi?

Annem gittiğinde Beril kapıyı kapattı ve annemin dediği gibi kapıyı kilitleyerek bana dönüp kocaman gülümsedi. "Hadi içeri geçelim Mertciğim."

Ben daha cevap veremeden elimi tuttuğu gibi salona doğru ilerlediğinde parmaklarımı kavrayan küçük eline bakarak iç çektim. Ne yapalım? Başa geleni çekecektik.

Biraz önce kalktığımız koltuğa yan yana oturduğumuzda kuru yemiş kâsesini kucağıma alarak ona yandan bir bakış attım.

"İstediğin zaman alabilirsin."

Parmak uçlarıyla elbisesinin eteğiyle oynarken "Tamam," diye mırıldandı kısaca. Ona son bir kez daha bakıp televizyondaki diziyi izlemeye devam ettim.

Aradan biraz geçtiğinde Beril'den hiç ses çıkmadığını fark ederek kafamı çevirip ona baktım ve onu, başını koltuğa yaslamış bir şekilde beni izlerken buldum. Bu, kaşlarımın çatılmasına sebebiyet verirken "Niye televizyon izlemiyorsun?" diye sordum. Yavaşça omuz silkti. "Sevmedim."

Kaşlarım biraz daha çatılırken kucağımdaki kâseyi işaret ederek "Bundan da yemedin?" dedim sorarcasına. Küçük omuzlarını bir kez daha silkti ve "Canım istemedi," diye cevap verdi.

Tavrı onunla ilgilenmediğim için suçluluk duymama neden olduğunda vücudumu iyice ondan tarafa çevirdim ve ilgili bir tavırla "Canın sıkılıyor mu?" diye sordum. "Sana meyve falan getireyim mi?"

Başını iki yana sallarken hafifçe gülümsedi ve "Senin yanında oturuyorum ya, canım nasıl sıkılsın?" diye mırıldandı yavaşça. "Meyve de istemem."

Bana olan bağlılığı canımı acıtırken derin bir nefes aldım ve kucağımdaki kâseyle birlikte ayağa kalkıp "O zaman dondurma getireyim de birlikte yiyelim," diye mırıldanarak mutfağa doğru ilerledim. Onun kadar hareketli ve cıvıl cıvıl olan bir kızın yanımda boş boş otururken nasıl sıkılmadığını aklım almıyordu doğrusu. Üstelik bir şey de yemiyordu ve annem bunu öğrenirse onunla ilgilenmediğimi söyleyerek bana kızardı. Annemle uğraşmak istemiyordum.

Elimdeki kâseyi tezgâha bıraktıktan sonra dondurucuyu açtım ve içinden iki tane çikolatalı dondurma aldım ancak elim dondurucunun kapağına gitmedi çünkü yanlış tercih yapmıştım. Bunu fark ettiğimde iç çektim ve elimdeki dondurmalardan birini geri bırakarak annemin kendi için aldığı çilekli dondurmayı alıp kapağı kapattım. Beril, dondurmanın ve şekerin çileklisini seviyordu. Eh, en azından bu kadarını öğrenebilmiştim.

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin