47. Bölüm

3.3K 242 7
                                    

Ve dudaklarımız birbirine kavuştu. Sonra birbirimizden ayrıldık. Anlını anlıma dayadı ve gözlerini kapadı. "Bizden olamaz" dedi ve ayağa kalktı. Bana elini uzattı. Bende onun elinden tutarak ayağa kalktım. Az önce yuvarlandığımız küçük tepeyi tırmandık. Kıyafetlerimizi giydik ve eve gittik. Yol boyunca hiç ağzımızı açmamıştık. Ama bu iş burda öp bitmemişti. Yatağın üzerine oturdum. Alexandra ise kendi çapında öylece birşeylerle uğraşıyordu.
"Alexandra"

"Ha...şey.. efendim Emily"

"Ne zamandır yatıyorum"

"Epey uzun bir zaman oldu. Yanlız en yakın zamanda bize tekrar saldıracaklar"

"Bunu nereden biliyorsun. Ben uyurken sana saldırdılar mı? "

" Şey aslında bu yaratıkların bize saldırma sebepleri bizi güçsüz düşürmek ve bir diğerinin işini kolaylaştırmak. Bize ilk saldırdıklarında sana zarar verince benim yanımdaki yaratık kaybolmuştu. Yani biri zarar görünce bir diğerinin sağlam kalması lazım. Ve senin hani iğleştiğin ayağa kalktığın gün banada Kurt yiğen bitkisi saldırdı. İkimizede aynı anda saldırdılar. Ama sen onlarla başa çıkmayınca sanırım bayıldın ve epey yaralandın. O sırada bana saldıranlar yok oldu. Tabii bende anladım. Ama kulübeye geldiğimde her şey için çok geçti. Yüzün, vücudun her yerimi lime lime etmişlerdi." dedi ve derin bir iç çekti. Tam söze devam edecekken ben girdim söze.
"Bu yaratıkları birimize zarar vermek için göndermişler ama senin bana bakacağın fikri hiç akıllarına gelmemiş sanırım." dedim.
"Sanırım" dedi ve gülümsedi. O yanağının kenarında çıkan gamzeye gömün beni. Emily kendine gel. Saçmalama. Sen işine bak.
"Alexandra ne yapacağız. Yani ben baygınken sen ne yapıyordun?"
"Seni izliyordum.... Şey yani bilmem" dedi. Öylece oturmaya devam ettik. Bunu yapmalıyım. O Arthur'u öldürdü. Eğer bunu yapmazsam kendime ihanet etmiş olucam. Ama nasıl yapıcam. O bana günlerce baktı. Yaralandım, baktı. Tam iğleştim derken tekrar yaralandım. Yine baktı. Ona "iğleşip iğleşmez onu öldüreceğimi" söylüyordum yine konuyu kapatıp bana baktı. Hem, hem beni öptü. Gerçi ben onu öptüm ama bana karşılık verdi. Ama ne olursa olsun bunu yapıcam. Ne olursa olsun.
"Alexandra"

"Efendim Emily"

"Dışarıya çıkalım mı?"

"Neden"

"Şeyden.... Iııı... Şeyden işte canım sıkıldı."

"Pekala. Zaten bize saldırıcaklarsa her türlü saldırırlar."

"Aynen. Hadii" dedim ve ayağa kalktım. Dışarıya çıktım peşimden ise Alexandra geldi. Öylece yavaş yavaş yürüyorduk. Aklıma bir şey geldi. Ve koşmaya başladım.

"Hadi beni yakala" dedim ve ona baktım.

"Gerçekten bunu yapacakmısın? "
" Tabii beni yakalarsan sana bir sürprizim var. Ama özel gücünü kullanmak yok. "

" Zaten kullanamıyorum" dedi. Ve ben koşmaya başladım. Oda beni kovalamaya. Bir sağa, bir sola kaçıyordum öylece özgürce. Alexandra ile arayı epey açtım. Arkaya baktığımda onu göremiyordum bile. Biraz daha hızlandım. Sinirlerim bozuldu. Birden hızla durdum. Tam önümde bir hançer vardı. Aslına bakılırsa her yerde hançerler vardı bu boyutta. Eğer ki Emily Alexandra'yı öldürmeye karar verirse diye her yere koymuşlar. Yavaşça eğilip hançeri aldım. Çok sivriydi ucu. Parmağımı keskin yerin üzerinden geçirdim ki hançerin ucuna gelince elim kesildi. Kanadı. Daha sonra aldırmadım. Hançeri elime aldım. Koşmaya devam ettim. 9. boyutun sonuna kadar koşmak ve en sonunda boyuttan düşmek istiyordum. Ama az kala uçurumdan düşüyordum. Aniden durdum. Uçurumun kenarına gelmiştim. Ve az kala düşüyordum. Hani bir milimetre daha gitsem düşecektim. Biraz geriledim. Yere yattım. Hançeri de yanına sakladım. Gözlerimi yumdum ve düşünmeye başladım.
Gerçekten ne yapmalıyım. O ölmeyi hak ediyor mu? Tabi ki hak ediyor. Saçmala Emily Alexandra, Arthur'u öldürdü. Tabiki de ölmeyi hak ediyor. Bunu yapacaksın. Bunu yapmalısın. Tereddüt etmen bile saçma Emily.
Birden koşar adımlarla birinin ayak seslerini duymaya başladım. Bu Alexandra olmalıydı. Hançeri iyice altıma sakladım "Bunu yapacağım tabikide." diye mırıldandım. Alexandra iyice yaklaştı yanıma. Eğildi.
"Burada ne yapıyorsun" dedi ve yanıma oturdu.
"Kaçıyorum" dedim ve yere vurdum yatması için. Oda anlamış olacak ki yanıma uzandı. Bir birimize bakmıyorduk. Gökyüzünü izliyorduk her ikimizde.
"Kimden kaçıyorsun, benden mi?"
"Hayır gerçeklerden Alexandra" dedim ve iç çektim.
"O gerçekler ne peki Emily" dedi Alexandra. Tam burada cevap vermem gerekiyordu. Ama iç çekmekle yetindim. Oda cevap vermiyeceğimi anlayınca
"Pekala... O gerçekler hisler olabilir mi Emily" dedi. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam. Beni fikrimden caydırmak mi? Sakin ol Emily tabi ki. Sen olması gerekeni yapıyorsun.
Derin bir iç çekmemle konuşmaya başlamam bir oldu "Alexandra neden bana günlerce baktın seni öldürmek istediğimi bile bile." bir anda söylemiştim. Şaşırmış olmalıydı. Boğazını temizleyerek soruma yanıt verdi "Çünkü Emily senin hakkındaki düşüncelerimin, görüşlerimin değiştiğini fark ettim. Sen bana hep temkinli yaklaşırken ben senin haketmediğin şeyleri sana yaptım, söyledim."
"Peki bunu nasıl anladın. Ben sana uzun zamandır kötü davranıyorum. Sana kötü davranan birine mi iyi davranırsın sen?"
" Yoo hayır. Mantıklı olarak düşününce sana hak verdim. Sadece beynimi kullandım." dedi ve etrafı sessizlik kapladı. Hala yerde yatıyor ve gök yüzünü izliyorduk. Onun söyledikleri dikkatimi çekmişti. Sadece beynimi kullandım. Sadece beynimi kullandım. Acaba o iyi birimiydi. Gerçekten.
"Emily... "
" Ha... Şey efendim. "
" Sabahtan beri sana sesleniyorum. Daldın gittin"
"Ne söylüyordun"
"Bana sürprizin neydi? "
" Ne sürprizinden bahsediyorsun"
"Hani demiştin ya.... " dedi ve kafasını bana doğru çevirdi bende ona" Beni yakalarsan sana bir sürprizim var diye"
"Ha öyle mi ben vazgeçtim"
"Hayır söyle sürprizin neydi? "
" Söylenecek bir şey değil. Yapılacak bir şey. "
" O zaman buyur gel yap." dedi ve alaylı bir şekilde sırıttı. Beni resmen zorluyor, teşvik ediyordu. İllaki onu öldürmem için. Hafiften doğruldum ve onun hafiften üzerine yattım. Gözleri öyle tatlı bakıyordu ki onu öpeceğimi sanıyordu. Allah kahretsin. Nasıl bir durumun içerisindeydim. Ne yapacaktım. Köşeye sıkışmıştım. Resmen gel beni öldür diyiyordu adam. Onun üzerinden geriye doğru uzandım hançeri almak için. Ama Alexandra benim kaçacağımı düşündü ve kendisine çekti. Dudaklarıma yapıştı. Allah kahretsin. Ben adamı öldürmek istiyorum adam beni kendisine çekip öpüyor. O kadar ateşli, o kadar içten öpüyordu ki karşı vermemek elimde değildi. Kendimi bastırmalıydım. Birden ondan ayrıldım.
"Ben sürprizimi aldım." dedi titrek ve tiz sesle.
"asıl sürprizim bu değildi." dedim aynı şekilde titrek bir sesle.
"Peki ya neydi?" dedi. Geriye doğru çekildim. O sırada Alexandra yerdeki duran hançeri gördü. Bende onun gördüğünü gördüm. Üzerinden kalktım. O sırada oda yerden kalktı. Yere eğilip hançeri aldım. Onun gözünün taa içine bakıyordum. Ne yapacağımı bilemeden. O ise şaşkına bir bana, bir hançere bakıyordu.

27 Mayıs 2016 yayınlama tarihi

ALKAN (New York'ta Ki Tek Vampir 2)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz