HER SON BİR BAŞLANGIÇ

3.6K 149 9
                                    

Altı ay sonra

Hayat hızlı adımlarla koşup giderken bizler onu yakalayıp köşesinden bucağından tutunmaya çalışan zavallılar gibiydik. Esiri olduğumuz aşklar, hayatımıza attığı imzalarla yaşamımızı değerli kılmıştı. Yaklaşık iki saat sonra başlayacak düğün için hazırlanırken, hepimiz hem çok mutlu aynı zamanda büyük güvenlik önlemlerinin altında olmamıza rağmen, bir o kadar da endişeliydik. Son altı aydır aslında hepimiz çok korkuyorduk. Korkularımızın arasında yaşadığımız hayatın ve sahip olduğumuz servetin bir yalandan ibaret olduğu, yüzümüze patlayan ardı arkası kesilmeyen tokatlarla ortaya çıkmıştı. Nazra yaşadığı silahlı saldırıdan sonra, Antalya'ya gidip Beyza'yı alıp getirmiş ve olayın altındaki acı gerçeği teker teker anlatmıştı. Bizler gıpta ile bakılan zenginlik içindeki hayatlarımızda yalanlarla dolu bir balonun içinde hapsolmuş zavallılardık. Hani büyüklerin bir sözü vardı.

"Çok laf yalansız, çok mal haramsız" olmazdı. Olmamıştı hakikaten...

Bizimkilerin ölümüyle midemizdeki safralar bir bir gün yüzüne çıkmıştı. Nazra çaresizlikle çırpınırken hepimiz ona destek olmuş ve artık hayatımızda pislik barındıran hiçbir şeyi tutmamaya karar vermiştik. Herhalde Beyza olmasaydı Nazra bu kadar dik durmayı başaramazdı. Ankara'ya geldiği günden itibaren bir an olsun Nazra'yı yalnız başına bırakmamıştı. Ayrıca hem benimle, hem de Nisa ile çok iyi anlaşıyordu. Onun bu deli dolu taraflarını biraz kendime, hatta fazlaca on sene önceki kendime benzetiyordum. Aslında daha yirmili yaşların sonundaydık ama yaşadıklarımızdan dolayı belki de ruhlarımız yetmiş yaşına merdiven dayamıştı. Ne fırtınalı bir hayatımız vardı. Her düğünümüz bir olaydı. Vurulma, koma, doğum, açıkçası dün geceden beri sürekli olarak dua ediyordum. Bu sefer böyle bir şey olmasın diye...

***

En korunaklı yer bizim otel olduğu için düğünü orada yapmaya karar vermiştik. Aslında Beyza'ya kalsa düğün bile yapmaya gerek yoktu ama hayatında sadece bir defa yaşayacağı bir şeyi öyle önemsiz bir hale getirmesini istemiyordum. Sonuçta her genç kızın böyle hayaller kurduğunu biliyordum. Benim için önemli olan aslında sadece onun benim yanımda olması ve onunla yaşlanacak olmamdı. Kafamı onun göğsüne yasladığımda saçlarımı okşaması ve beni o minicik bedeniyle sarmalamaya çalışması tarifi mümkün olmayan şeyler hissettiriyordu bana. Onun tarafından okuldan gelecek birkaç arkadaşından başka kimse olmadığı için ben de davetli listesini kısa tutmuştum. Artık düğünün başlamasına dakikalar kalmıştı. Smokinimi giymiş ve hazır halde Beyza'ya bakmak için odasına doğru ilerliyordum. Düğüne kadar onu görmemi istemediğini söylüyor, bunun uğursuzluk getireceğine inanıyordu. Haddinden fazla batıl inancı vardı. Merdiven altından geçmez, gece tırnak kesmez, siyah kedi gördüğünde saçını çeker...

Bunun gibi daha birçok şey vardı ama onun bu kadar doğal oluşuydu belki de beni ona bağlayan. Tanıdığım hiç kimseye benzemeyişi...

Odanın kapısını çalmadan içeri girdim, çünkü çalarsam beni içeri almayacağını biliyordum. Beni görünce gözleri fal taşı gibi açıldı, yatak örtüsünü kavradığı gibi kendini gizlemeye çalıştı.

"Ne işin var senin burada? Uğursuzluk getireceksin. Ben müzik başlayana kadar beni görmeyeceksin demedim mi?"

"Ah! çılgın keçim benim. Senin bu inatçı hallerine bayılıyorum biliyor musun?"

"Çık dışarı, bak çok kötü olacak!"

"Ne olacakmış bakalım?"

"Her an evlenmekten vazgeçebilirim mesela. Ayrıca bugün başımıza bir şey gelirse bunun tüm sorumlusu sensin."

AŞK-I KIYAMET ( Pandemi boyunca yeniden yayında )Onde as histórias ganham vida. Descobre agora