KELEPÇE

5.3K 207 8
                                    

İki ay sonra

Ağır bir lohusalık dönemini atlatmış ölümcül bir diyete başlamıştım. Doğumdan hemen sonra içimden fırlattığım iki çocuğa rağmen üzerine çıktığım tartı seksen kiloyu gösterdiğinde, verdiğim ilk tepki o elektronik hassas yağ ve kas oranını söyleyen şeyi duvara fırlatıp parçalamak olmuştu. İçimden çıkan iki çocuk ve onca sıvıya rağmen ben sadece beş kilo verebilmiştim. Bu kesinlikle bana yapılan bir eşek şakasıydı. O kocaman olmuş göğüslerimden çıkan süt bebeklerime yetmediği için hazır mamaya başlamıştık. Bende diyetli hatta aç kaldığım günlere merhaba demiştim. Bunun sonucunda iki ay gibi kısa bir sürede on beş kilo vermeyi başarmış, altmış beş kiloya düşmüştüm. Bebeklerimin kırkı çıktığında evde muhteşem bir kırk partisi yapmıştık. Bu arada Nisa'ya evliliğin ne kadar yaradığını söylesem inanmazsınız. Ayaklı kahkaha makinesi gibi dolanıyor, kendi evinden çok bizim evde vaktini geçiriyor ve bir an olsun Efe'yle beraber ikizlerin yanından ayrılmıyorlardı. İşime de gelmiyor değildi hani. Tamam, çok profesyonel, ilk yardım eğitimli iki adet bakıcı vardı evde ama tabi ki halası ve eniştesi onlarla olduğunda kendimi daha rahat hissediyordum. Biz mi? Biz neredeyiz diye soracak olursanız Arda ile dokuz ay birbirimize dokunamamış olmanın acısını çıkartıyor sürekli olarak romantik kaçamaklar yapıyorduk. Hamilelik dönemimde Çocuk Üniversitesi için muhasebe müdürüne de bir vekâlet verdiğim için açıkçası rahatıma diyecek yoktu. Artık biraz daha insan içine çıkacak hale gelmiş, doksan atmış doksan olmasam da Arda'ya seksi kurlar yaparken kendimden nefret etmediğim bir kıvama gelmiştim. Aslında arada dayanamayıp içtiğim şu viskiler olmasa biraz daha zayıflamış olurdum ama...

Çalan telefon koşu bandından aşağı inmemi sağlamıştı.

"Efendim Aşkım?"

"Annelerin en güzeli ne yapıyor bakalım?"

"Koşu bandı üzerideki olağan mesaisini tamamlamaya çalışıyor."

"Peki, bu güzel ve seksi kadın acaba bana akşam yemekte eşlik eder mi?"

"Bilmem aslında ben gardıropta sakladığım tamirciye söz vermiştim ama senin kadar seksi bir maymunu kıramayacağım sanırım. Kaçta?"

"O maymun seni ısırır," dediğine boynumdaki ısırıkla çığlığı basmıştım.

"Ne yapıyorsun sen deli!"

"Sanırım karımı taciz ediyorum."

Gözlerimiz birbiriyle buluştuğunda içimizdeki şehvet ve arzu tüm bedenimizi sarmıştı. Dudaklarıma arsız öpücüklerini kondurmaya başladığında dudaklarımız birbirine kenetlenmiş utanmaz bir şekilde dans ediyorlardı. Bacaklarımı onun beline dolayıp yerden havalandığımda o güçlü bedeni ve kollarıyla beni sarmalayıp, üst kattaki yatak odasına çıkabilmek için merdivenin başına geldi. Ta ki ayağı benim içtikten sonra fırlattığım su şişesine denk gelene kadar. Altında kalacağım şekilde merdivenlerin üzerine düşüyorduk ki o bir şekilde sırtımı basamaklara çarpmaktan kurtardı. İşin enteresan tarafı dudaklarımızın hâlâ birbirine yapışık olup dans etmeyi devam ettiriyor olmasıydı. O koca kafasını boynuma gömdüğünde minik bir çığlık bırakıverdim ağzımdan. Ardından da kulağına eğilip, "Yemeği yatak odasında yesek nasıl olur. Şahsen ben ekmek arası Arda'ya hayır demem," dedim. Suratında ki hınzır gülümsemeyle okyanus gözlerini gözlerime dikmiş, "Yatak odasına kadar bekleyemeyeceğim, çok acıktım. Ben ekmek arası Azra'yı burada merdivenlerin üzerinde yesem olmaz mı?" dediğinde gözlerimi evet anlamında devirip, saçlarından tutup kafasını az önce gömmüş olduğu yere yeniden bastırdım. Biz bu aralar bunu çokça yapar olmuştuk. Okulun içinde kaçamak noktalarda yiyişmeye çalışan üniversiteli gençler gibi, ortalık yerde bakıcılardan ve hizmetçilerden saklanarak sevişmeye çalışıyor tam en heyecanlı ve zevkli noktalara geldiğimizde muhakkak birilerine yakalandığımız için araya reklam alıp koşturarak kendimizi yatak odasına atıyorduk. Basamakların başında kıkırdamalarımızı ve inlemelerimizi duyan hizmetlimiz öksürüyordu. Bizse yine yakalanmış olmanın verdiği kızarmış suratlarla kıkırdayarak el ele yatak odasına doğru koşturuyorduk.

Yatak odasının kapısını kapattığımızda yaramazlık yapan ve kaçıp saklanan çocuklar gibiydik. Biz anne ve baba mı olmuştuk? Dışarıdan birisi bizi görse buna hayatta inanmazdı. Odamızda gözlerimiz birbiriyle buluştuğunda içimizdeki volkan patlamış dudaklarımız tekrar birbirine kenetlenmiş saniyeler içinde üzerimizdeki bütün çamaşırlardan kurtulup çıplak bedenlerimizle birbirimizi sarmıştık. Eskiden aşkın verdiği titremelerle sarsılan bedenlerimiz artık zevk ve şehvetle titremeye başlamıştı. Olağan dansımızı mutlak sonla sonuçlandırdığımızda dilimizden aşk sözcükleri akıyor ve kıkırdıyorduk.

"Hâlâ altındayken eziliyorum aşkım, sen o koşu bandının üzerindeyken gizli gizli yine twixleri mi götürüyorsun hım?" dediğinde ayağa kalkıp Arda'nın üzerine pogo atlayışımı yaptım ama onun tarafından yakalanarak popoma aldığım ısırıkla çığlığı bastım.

"Seni çok fena paralayacağım Arda görürsün gününü!"

"Ah! Bebeğim seni kızdırmak için yapıyorum. Biliyorsun ben de kendimi sana beğendirebilmek için kırk kilo kadar vermiştim. O zamanlar ki spor hocam ateşli bir hatundu ve hep beni böyle kızdırırdı. Sadece motivasyonu artırmak için."

"Arda şimdi seni ateşli o spor hocasının yanına postalarım görürsün hanyayı Konya'yı, anladın mı beni? Seni paralarım. Hadım eder öyle gönderirim. Ay! Kız, ayol diye takılırsınız beraber..."

"Aman da benim aşkım beni kıskanır mıymış? Şaka Aşkım şaka. Aklımda, ruhumda, benliğimde, her şeyimde sen varsın benim... Seni çok seviyorum ben!"

***

Duşlarımızı almış, yemeklerimizi yedikten sonra film izlemek için sinema salonuna geçmiştik. Arda filmleri ayarlarken ben de mısır patlatmak ve içecek bir şeyler almak için mutfağa geçmiştim. Sokak kapısı çaldığında merdivenin başındaki Aysel'e durmasını söyleyip, açmak için kapıya doğru ilerlemiştim. Kapıyı açtığımda karşımda dikilen polisleri görünce kafamda sayısız soru işaretinin ışıkları yanmıştı.

"Azra Deman?"
"Evet, benim."
"Nitelikli dolandırıcılık ve zimmete para geçirme suçundan tutuklusunuz! Sessizkalma hakkına sahipsiniz. Söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinize delilolarak kullanılacaktır... Kelepçeleyin!"

AŞK-I KIYAMET ( Pandemi boyunca yeniden yayında )Where stories live. Discover now