AŞK-I KIYAMET

16K 518 34
                                    

Gözlerimi araladığımda Arda yanımda öylece uyuyordu. Tıpkı bir bebek gibi, bu gerçekten o muydu? Hani benim dalga geçtiğim okulun ortasında rezil ettiğim Arda, sümüklü Arda, şişko kocaman göbekli Arda. Hayat benimle dalga geçmekten ne zaman vazgeçecekti? Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de ona âşık olmuştum. Onunla yaşadığımız o gecede ona âşık olmuştum. O benim hayatımı kurtarmış, beni kendine âşık etmişti. Benden bir an olsun vazgeçmemişti. Bu masallarda bile olmayacak bir olaydı. Gözlerini üzerimde hissettiğimde vücudumu ürperti sarmış, "Günaydın," derkenki sesi beni benden almıştı. Dudaklarını dudaklarıma bastırarak karnımdaki kelebekleri harekete geçirmişti.

"Seni bulamamanın, sana ulaşamamanın ne demek olduğunu bilemezsin! Ölürüm de bundan sonra seni hiçbir yere bırakmam. Anladın mı beni peri kızı, seni asla bırakmam!" diyen sesi kulaklarımı aydınlatmıştı. Tekrar dudaklarımız birleşmiş ve ellerimiz birbirine kenetlenmişti.

"Tanrım bu nasıl bir rüya uyanmak istemiyorum!" dediğimde kulağıma eğilip, "İkimiz de aynı rüyayı görüyoruz meleğim ve bundan sonraki hayatımız hep rüya gibi geçecek!" diye eklemişti.

Sadece, "Sarıl bana!" diyebilmiştim. Onunla konuşmak istediğim o kadar çok şey vardı ki. O ânın büyüsünün kaybolmasından korkuyordum. Belki de kurduğum aşırı hayallerden dolayı beynim bana bir oyun oynuyordu. Sonuçta günlerdir o geceyi ve o mavi gözleri hayal ediyordum. Pek tabi delirmiş ve yanımdaki Arda'yı onun yerine koymuş olabilirdim. Hatta yanımdaki Arda bile olmayabilir, sadece benim hayal ürünümden ibaret de olabilirdi. Sağ kolumu dişlerimin arasına götürüp ısırdığımda ağzımın içinde kalan boşluktan minik bir çığlık çıkmıştı. Yanımdaki yakışıklı ise bana kıkır kıkır gülmekle meşguldü.

İnanamayarak ellerimi yüzüne doğru uzatırken çaresizce, "Sen gerçek misin?" diye sormuştum. Susuyordu... Gözlerini gözlerime dikmiş sanki yüreğimin içine bakıyordu. Gözleri, 'Ben gerçeğim!' diye haykırıyordu. Ama o sadece susuyordu...

***

Ellerimiz birbirine kenetlenmiş, Dubai sokaklarında öylece yürüyorduk.

"Hadi güzel bir kahvaltı yapalım," dediğinde itiraz etmeden uslu kızlar gibi onu takip etmiştim. O gün hayatımın en güzel günüydü. Arda, "Ah Hasan amca!" diye iç geçirdiğinde, aslında her şeyin Hasan amcamın başının altından çıktığına kanaat getirmiştim. İkimiz birbirimize bakarken kahkahalara boğulmuştuk. Gayri ihtiyari birden yaşadıklarım aklıma gelmişti. O kara gün, aklımdan silmeyi bir türlü başaramadığım o gün. Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyor, onu hak etmediğimi düşünüyordum. O beni gerçekten çok seviyordu. Ya ben onu, onun beni sevdiği kadar sevebilir miydim acaba? Arkamı dönüp koşmaya başladığımda gerçekten nereye gideceğimi bilmiyordum. Belimden beni kendine çeken iki el ayaklarımı yerden kesmişti. Kollarına teslim olduğumda, "Sana layık değilim," diyebilmiştim. "Ben de sana," demişti usulca.

"Her şeyi, geçmişi unutalım bugün, yeniden doğalım seninle. Seni iki yıldır her yerde aradım. Bana o geceyi ve kokunu bırakıp gittiğin o günden beri senin yokluğunda her gün ölüyorum. Bunu bir daha bana yapmaya hakkın yok anladın mı? Seni sekiz yaşımdan beri seviyorum ve senden hiç vazgeçmedim, vazgeçmemi de bekleme."

Duyduklarım karşısında kendimi tokatlamak istiyordum.

Dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırıp, ateşli bir şekilde öpmeye başlamıştı. Ben de kendimi ona teslim etmiş ve onun ateşinde yanmaya başlamıştım. Nefes almak için ayrıldığımızda kulağına eğilip, "Sakın benden vazgeçme!" deme cesaretini kendimde bulmuştum. Yıllardır görmezden geldiğim, yok saydığım, hatta tiksindiğim adama âşık olmuştum. Ona mı âşık olmuştum yoksa onun aşkına mı âşık olmuştum bilmiyordum. Sadece ve sadece hissettiklerim daha önce hiç hissetmediğim şeylerdi. Aklım ve benliğim, "Hayır, bir ilişkiye hazır değilsin!" dese de, diğer yanım cayır cayır onun ateşinde yanmak istiyordu. Öleceksem eğer bu Arda'nın elinden ve onu yüzünden olsun istiyordum.

AŞK-I KIYAMET ( Pandemi boyunca yeniden yayında )Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang