BEKLEYİŞ

4.7K 190 5
                                    

Yeni meskenim olan tuvalet kapısı önü, hayata olan bakış açımı değiştirmeye yetip de artmıştı aslında. Ben, bir prenses gibi büyüyen ben, şimdi kuru betonun üzerinde öylece oturuyordum. Kendimle baş başa kalabileceğim tek yerin tuvalet olduğu bir yerde, ki orada da eğer beş dakikadan fazla kalırsanız kapılar tekmelenmeye başlıyordu ve benim gidebileceğim hiçbir yerim yoktu. Burayı daha fazla yaşanılabilir kılmak için de sanırım şarkı söylemekten başka yapabileceğim bir şey yok. Sol tarafımdaki odadan gelen gürültü istemsiz bir şekilde beni o tarafa doğru sürüklerken, kendime kızmadan da edemiyordum. Etrafım gözünü kırpmadan insan canına kıyan kişilerle doluydu. Üstelik burada herkesin söylediğinin dışında ben gerçekten masumdum. Neden bilmiyorum ama gördüğüm manzara karşısında kayıtsız kalamamış, içimde bir yerlerde saklı yaşayan canavarı serbest bırakmıştım. Ranza ile duvar arasında sıkıştırdığı kızı taciz eden kadına kendimden nasıl çıktığını bilmediğim bir sesle, "Sen ne halt ettiğini sanıyorsun?" diyerek atar yaptığımda, Petek kolumdan çekiştirmiş, "Azra, sen karışma, bu kadın müebbetlik ve bu koğuşun ağası o!" demişti. Ağalık düzeni mi vardı hâlâ? Biz kaçıncı yüzyılda yaşıyorduk? Zavallı kızın yalvaran gözleri tekrar korku ile gözlerimle buluştuğunda, sanırım bende kalan sabrımın son damlası da kendini bir yerlerden boşluğa bırakıp canına kıymıştı.

"Sana söylüyorum bırak kızı!"

Kadının öfkeden gözleri neredeyse yuvalarından çıkmıştı. O kadar çirkindi ki. Yüreğinin çirkinliği yüzüne yansıyordu.

"Sen kim olduğunu sanıyorsun ağzına sıçtığımın karısı, daha geleli bir gün dolmadan koğuşa, posta koymaya mı kalkıyorsun? Seni burada lime lime doğrarım, kanını da alnıma sürerim anladın mı?"

Bu saydıklarını gözünü kırpmadan yapabilecek kapasiteye sahip olduğundan hiç şüphem yoktu. Ama ben de az deli değildim hani. Belki de vicdanımdı deli olmama sebep. Az sonra son nefesimi verip meleklerime ve Arda'ma hasret kalacağımı da bilsem, bu kadının o kızı taciz etmesine müsaade edemeyeceğimi çok iyi biliyordum. Cezaevinde hakkım olmayan bir cezayı da çekiyor olsam, bunu ne o benden yardım bekleyen küçük kıza ne de kendime yapamazdım.

"Hahaha! Hiç güleceğim yoktu. Ben dışarıda ticaret hayatında bundan çok daha sert tehditler alıyorum her gün. Sen var ya, vız gelir tırıs gidersin!"

Küçük kızı bırakmış ve adımlarını bana doğru çevirmişti. Konuşurken burnundan soluyor hatta değil konuşmak anırıyordu.

"Kadın keserim seni!"

"Kesmezsen hatırım kalır!"

Ben büyük bir keyifle kendimce racon kesmeye devam ederken bir taraftan da Petek kolumdan çekiştiriyordu.

"Azra, sen canına mı susadın?"

Sanırım susamıştım. Hem de öyle böyle değil.

"Bırak Petek ya! Ben bu hayatta kaç kez öldüm öldüm dirildim biliyor musun sen? Ufacık kızı kenara sıkıştırıp istismar eder anca böyleleri! Yiyorsa aynı hareketi bana yapmaya kalksa ya!"

Ben son diklenişimi gerçekleştirdiğimde elindeki bardağı duvara çarpmış kesik cam parçası ile üzerime yürümeye başlamıştı hilkat garibesi kadın. Fakat o kaltağın bilmediği bir şey vardı ki benim içimde raporlu bir deli Azra vardı. Gözüm döndüğünde öldüğümün ya da öldürdüğümün bir önemi kalmıyordu. Sadece bam telime dokunmamak gerekiyordu. Ayrıca çocukluk yıllarımda "Güçlülerin Dünyası" filmini izlediğimde acayip etkilenmiş ve iki yıl boyunca Capoeira dersi almıştım.

Hatta doğumdan sonraki zayıflama dönemimde verdiğim bu on beş kilonun en büyük sebeplerinden biri derslere yeniden başlamış olmamdı. Elindeki kırık cam parçasını bana doğru savurarak üzerime gelmeye çalışırken ben havada parende atarak saniyeler içerisinde arkasına geçmiş, beline yapıştırdığım tekmeyle ki; bu konuda Arda ve Efe'den Allah razı olsun, o herifleri Abant'ta patakladıklarını gördüğüm günden sonra bana da Kickbox dersi vermişlerdi; onu yere yüzükoyun yapıştırmayı başarmıştım. Cam parçası tuttuğu elini tersine çevirerek beline kilitlemiş, o da yaşadığı acıdan dolayı camı çaresizce elinden bırakmıştı. Bu sefer de ben elime aldığım cam parçasıyla ona doğru haykırırken koğuşun içindeki kadınlar şaşkın gözlerle beni izliyorlardı.

AŞK-I KIYAMET ( Pandemi boyunca yeniden yayında )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin