YENİ HAYAT

9.7K 363 19
                                    

Bir ay sonra Abant Gölü / Bolu

"Hayatım mavi bavul nerede?"

"Bizim mavi bavulumuz mu var?"

"Aşkım sen benimle dalgamı geçiyorsun, yoksa bana mı öyle geliyor?"

"Ah benim güzeller güzeli peri kızım. Sadece şaka yapıyordum. Seninle nasıl dalga geçebilirim?" derken arkamdan sarılıp, boynuma minik öpücükler konduruyordu. Hızlı bir hamle ile ona dönüp onu kendime çekmiştim. Dudaklarına yapışıp ıslak bir öpücük bıraktıktan sonra bir elimle saçlarını karıştırıp şımarık küçük kızlar gibi bacaklarımı çarpıtıp muzip gülümsememi takınmıştım. Gözlerimin içine bakarak, "Söyle!" demişti. Bu kadar mı çok belli ediyordum ne yapacağımı? Ellerimi arkamda birleştirip sağa sola sallanmaya başlamıştım.

"Balayı için Abant gölü ha! Güzel seçim."

Evet, takribi olarak yirmi dört saat önce evlenmiştik. Öyle şaşaalı bir düğünle değil. Arda'nın ailesi, ve Hasan amcamın olduğu sade bir törenle. Arda'nın üzerinde siyah bir takım, bense straplez mini siyah bir elbise giymiştim. Kafama minik beyaz bir duvak takmıştık. Tören oturacağımız evin salonunda öylesine yapılmış bir şeydi. Ondan sonrası rüya gibiydi. Rüya gibiydi diyorum çünkü Arda'nın kardeşleri arkadaşları ve benim birkaç arkadaşımla bir gece kulübüne gittik. Ben o kadar içmiştim ki, saatlik evli olduğum taze kocamı masada bırakıp sahneye çıkıp Aşk dolu ne kadar şarkı varsa gözlerinin içine baka baka söylüyordum. Bir ara bana bakarak eğlenen delikanlılara diş bileyen aşkımı görünce zevk almadım değildi hani? Demet Akalın'ın hit şarkısı, Evli, Mutlu, Çocuklu''yu söylerken sahneden inmiş, beni izleyen Arda'nın bacaklarının arasına kendimi sokuvermiştim. Bir taraftan şarkı söylüyor, bir taraftan da ona cilve yapıyordum. Şarkının nakarat kısmına geldiğimde masadaki herkes ayakta tepiniyordu. Tam şarkıyı bitirdiğimde Arda beni kucaklamış elimdeki mikrofona, "Şimdi müsaadenizle biz yeni evli çift olarak çocuk yapmaya gidiyoruz," demişti. Etraftan gelen çığlık ve ıslık seslerinin arasında kesinlikle güneşte iyice kızarmış bir domatese benziyordum. Otele geldiğimizde hâlâ kucağındaydım. Lobiden geçerken gördüğüm şey küçük dilimi yutmama sebep oluyordu neredeyse. Biz kapıdan girer girmez patlatılan konfetiler, tepemizden düşen beyaz güller ve balonlar şaka gibiydi. Fakat en güzeli kocaman yapılmış olan,

"O ARTIK AZRA DEMAN"

yazılı pankarttı. Mutluluktan gözlerime sığmayan yaşları serbest bırakmış, onun dudaklarına yapışıp ateşli bir öpücük kondurup, "Herkes duysun, ben bu adama deli divane aşığım!" diye bağırmıştım. Onunla yaşadığım her dakika masallardan fırlamış sahnelere benziyordu. Artık her an nereden ne çıkacak diye hazır bekler hale gelmiştim. Sonunda odamıza geldiğimizde yine müthiş bir hazırlık yapılmış, yeni hülyalara dalmıştım. Arkamdan sarılıp kafamda ki duvağı dikkatli bir şekilde çıkartıp bir kenara fırlatmış, boynuma bir öpücük kondurup kokumu içine çektikten sonra kulağıma eğilip, "Karıcım," diye fısıldamıştı. Ben onun karısıydım artık. Duyduğum kelime o kadar hoşuma gitmişti ki ona dönüp, "Ben de seni kocacığım!" demiş ve burnuna minicik ama aşk dolu bir öpücük kondurmuştum. Allah'tan şu platform topuklu ayakkabılar vardı. Tamam, boyum 1.70 olabilirdi ama karşımdaki adam 1.90'dı. Aksi takdirde burnunu öpebilmek için zıplamam gerekirdi sanırım. Göz göze geldiğimizde kahkaha atmaya başlamıştık. Aslında son bir aydır biz her şeye kahkaha atıyorduk. O kadar çok gülmüştük ki yatağa kendimizi attığımızda gülen bakışlarımız gitmiş yerine şehvetle birbirine bakan gözler gelmişti.

"Seni Seviyorum!" dediğimde yatakta beni altına çekip, vücudumdaki her santimetreyi öpmeye başlamıştı. Ben de bir elimi onun boynuna dolamış, diğer elimle de saçlarını karıştırıyordum. Beni altından çıkarıp kucağına oturttuğunda sırtımdaki fermuarı büyük bir ustalıkla saniyeler içinde açmış ve iç çamaşırlarımla kalmamı sağlamıştı.

"Tanrım! Çok Güzelsin," derken gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Ah! O beni benden alan okyanus gözleri.

"O güzel artık yalnızca sana ait. Tapuyu da aldın artık ama neyse..." derken üzerindeki gömleği çıkartıp kafamı boynuna gömmüş o geceden hatıra ona bir imza bırakıyordum. Zevkten inlemeye başladığında yine tek bir hamle ile beni yatakla kendi vücudu arasına hapsetmişti. Vücudumun her noktası zevkten titriyor, alevler içinde yanıyordu. İnlemelerimiz birbirine karıştığında ikimiz de çırılçıplak kalmış, vücutlarımız birbirine kenetlenmiş bir şekilde ileri geri dans ederek vals yapıyordu. Zevkin doruklarına vardığımızda zangır zangır titriyorduk. İkimizin de kalp atışları gecenin sessizliğinde ritim tutuyordu. Yataktaki çarşafı üzerimize çekip çıplak bedenlerimizi birbirine doladığımızda kıkırdamaya başlamıştık

"Seni seviyorum Karıcım!"

"Seni seviyorum Kocacım!"

AŞK-I KIYAMET ( Pandemi boyunca yeniden yayında )Where stories live. Discover now