AŞK-I KIYAMET ( Pandemi boyunca yeniden yayında )

ENDİŞE

Tam yirmi beş gün olmuştu. Arda, üzerinde aşkının kokusu sinmiş kıyafetleri ile sokak sokak dolaşarak Azra'sını arıyordu. Çaresi tükenmişti genç adamın. Aşk ile intikam duygusunun esiri olan Arda, en sonunda benliğini ele geçiren Aşka teslim olmuştu. Dağları bile delecekti onun için...

Aslında delmişti de.

Arda ve Azra'nın babaları iki yakın arkadaş ve iş ortağıydı. Beraber kurdukları turizm şirketini yönetebilmeleri için Ahma'da Turizm okutuyorlardı çocuklarını. Yıllar geçtikçe o çıtı pıtı süslü minik kız bir kuğuya dönüşmüş ve okulun en popüler kızı haline gelmişti. Fakat yıllar Arda'dan yana olmamış, onu tam aksine her yeri sivilceli, obez ve gözlerden ırak olmaya mahkûm etmişti. Arda fiziksel olarak her ne kadar kötü bir evrim geçirmiş olsa da, içinde sekiz yaşındayken filizlenen aşkı gün geçtikçe büyümüş ve kocaman olmuştu. Artık Azra'sız yapamayacağına kesin gözüyle baktığı zaman da tüm cesaretini toplayıp okul bahçesinde ilan etmişti aşkını...

Sonucu hüsran ile biten bu ilan-ı aşk, bir an için içindeki aşk, nefret ve intikam duygusu ile kararmış ve de Arda'nın ülkeyi terk ederek atıldığı macera dolu bir değişim sürecine sebep olmuştu.

Azra tarafından tüm okulun önünde küçük düşürülmeye dayanamamış, kaydını İsviçre'de bir okula aldırmış, diyestisyen ve yaşam koçu desteği ile çirkin görüntüsünü kaldırıp çöpe atmıştı.

Değişecek, yakışıklı bir erkek olacak ve Azra'yı kendisine âşık edecekti. Sonra da hani okulun ortasında rezil ettiğin Arda var ya o benim işte klişesini uygulayacaktı. Ancak kader ağlarını örmüş ve Arda'nın yaptığı intikam planını elinde patlatmıştı. Tam bütün kızların peşinden koştuğu bir playboya dönüşmüştü ki Azra'nın anne ve babasının ölüm haberi gelmişti. Cenazede sararmış, solmuş Azra'sını görünce değil ondan intikam almak, kılına zarar gelmesine tahammülü olmadığını fark etmişti...

Bir gölge gibi Azra'nın etrafında dolanıyor, ona kendisini tanıtacağı anı kolluyordu ki Azra'yı göz göre göre kaybetmişti.

Tesadüfler sonucu Antalya'da olduğunu öğrenmiş ve onu bulabilmek için inşaatı bahane ederek Antalya'ya yerleşmişti. Falezlerin üzerinde yine içki içip denizi seyrederek onu düşündüğü bir günde, kader kucağına bırakmıştı Azra'sını...

Ve yine yaşanan o gecenin sonunda kim olduğunu açıklayamadan kaybetmişti peri kızını. Şimdi Antalya'daki evinde, karaları bağlamış şehri terk edip gitmek zorunda oluşunun acısını yaşıyordu. Emir büyük yerden gelmişti. Yeni açılacak otelin kontrolleri için gitmesi gerekiyordu.

Acaba kader yeniden ağlarını örüp, aşkına kavuşmasını sağlayacak mıydı?