TEKLİF

6K 219 9
                                    

O son iki ay bayağı hızlı geçmişti. Olmayan bebekler, yapılan şantajlar, terk edilme, kalp krizi, ameliyat ve aldığım evlenme teklifi. Evet, son iki ayda ona yaşattığım bunca şeyden sonra biricik aşkım beni bırakıp gitmemiş aksine bir de bana, "Evlen benimle!" demişti. Benim ona yapmam gereken şeyleri o bana yapmış, beni kollarının arasında sarmalayıp gösterdiği şefkat ve sevgi ile yaralarımı sarmıştı. Bir hafta önce kendi aramızdaki bir kutlamayla nişanlanmıştık. Fakat ben hala ona resmi bir evlenme teklifinde bulunmamıştım. Ona öyle bir teklif yapmalıydım ki yaşadığımız acı olayların tamamını unutturmalıydım. Aklıma gelen fikirle olduğum yerden sıçradım. Elime telefonum geçer geçmez hiç tereddüt etmeden numarasını çevirdikten sonra...

***

Benim sevgili romantik öküzüm, cumartesi günü için çok romantik bir plan yapmıştı gerçekten. Gece matinesine Öfkeli 6'ya bilet almış. Üstüne üstlük toplantısı olduğu için ben sinemaya direk gidecekmişim, o oraya gelecekmiş. Ha bir de yetmezmiş gibi mesaj atmıştı bana beyefendi. Neymiş çok şık ve seksi giyinecekmişim. Filmden sonra bir yerlere gidebilirmişiz. Yahu gece kıyafetleri ile sinemaya gidildiği nerede görülmüş. Hım! Vin Diesel'in katılımıyla gerçekleşecek olan Öfkeli 6'nın galası falan olsa, zaten Efe'yi yanıma almadan en seksi gece kıyafetimle orada biterdim, orası ayrıydı. Allah'ım o ne sempatik bir şeydir yahu. O zaman ne yapmak lazımdı? Seksiliğin dibine vurup, Efe Bey'i delirtmek lazımdı. Sonra mı, sonra da ona avucunu yalatmak lazımdı. Kadınlar ve baş ağrıları. Ha ha ha! Kahretsin ki çok kötüydüm ben ya ve de kendi kendisiyle konuşan bir psikopattım...

Unutmamak lazım ben tescilli bir deliyim ne de olsa.

Aldığım ılık bir duştan sonra gardırobumu al aşağı etmiştim diyebilirim. Son olarak da üzerime geçirdiğim deri ceketimle kombinasyonu tamamlamıştım. Sanırım bu seksi giyinme olayını biraz abartmıştım. Fakat, geceyi onun burnundan getirmeye kararlıydım. Yumuşamak yoktu. Arabama bindiğimde telefonuma gelen mesaj delilik kat sayımı iyice artırdı. Sadrazam hazretleri biraz gecikeceğini, görevlinin haberi olduğunu ve beni orada karşılayacaklarını, kendisinin de reklamlar bitmeden teşrif edeceklerini buyurmuşlardı. Kesinlikle sinema salonundan içeriye girdiğimde kendine koca arayan bir kevaşeye benzeyecektim. Ah beni düşürdüğün hallere bak...

Sonunda sinemaya varmış ve aynen dediği gibi görevli tarafından karşılanmıştım. Oflayıp puflayarak son kez saatime bakmış, beni düşürdüğü durumdan dolayı Efe bey hazretlerine içimden sağlam bir küfür sallamıştım. Görevli beni salonun kapısından içeriye sokup da koltuklara uzanan koridorun sonuna getirdiğinde bütün ışıklar aniden sönmüştü. Merdivenlerin kenarlarında yanan küçük küçük mumlar, her yere serpiştirilmiş kırmızı güler ve yaprakları ağzımın tavana kadar açılmış olmasına sebep olmuştu. Görevli beni oturmam gereken yere yönlendirdiğinde tüm salonun boş olması dikkatimi çekmişti. Romantik öküzüm sinemayı mı kapatmıştı yoksa? Ekranın önündeki perde açıldığında kalbimin vücudumun dışında bir yerde attığına emindim. Perdenin arkasından çıkan Serkan Kaya ve orkestrası hiç beklemeden şarkıya başlamış, şarkımız olan Sevemiyorum'u çalıyorlardı. Onlar şarkıyı söylerken ben de engel olamadığım gözyaşlarımla onlara eşlik ediyordum.

Düşünmesem mi, üzülmesem mi? Diye daha kaç kez sorabilirim ki? Böyle gördüm, böyle yaşadım. Sevdim mi sevdim atamadım. Beni daha kaç kere vurabilir, incitebilir üzebilirsin ki? Sevemiyorum senden başkasını. Sevemiyorum bir başkasını. Yüreğime imzanı atıp gittin. Senden kalan, her şey boş. Sonrasında ne varsa bomboş!

Şarkı bittiğinde orkestranın arkasından elinde kocaman bir buket gülle bana doğru yürümeye başlamıştı Efe. Yanıma geldiğinde bütün vücudum heyecandan uyuşmuştu. Elindeki gülleri bana verdikten sonra ellerimi tutmuş, gözlerimin içine bakarak konuşmaya başlamıştı.

"Bugüne kadar sana karşı sayısız hatalarım olmasına rağmen, sen yüreğinin kocamanlığını hep ortaya koyup beni hiç yalnız bırakmadın. Şimdi senin bana sorduğun soruyu sana soruyorum. Önümüzdeki elli yılını bana ayırıp benimle evlenir misin?" diyerek sözlerini tamamladığında, "Son nefesime kadar EVET!" diye haykırmış ve dudaklarına yapıştım. Hamlemi tamamladığım anda patlayan konfetilerin ve çalınan ıslıkların korkusuyla ona daha da sıkı sarılıyordum. Ellerini belime dolayıp yönümü diğer tarafa çevirdiğinde boynuma ve yanaklarıma öpücükler konduruyor, kokumu içerisine çekiyordu. Ağabeylerim, Azra, çocukluk arkadaşlarım, Annem, Babam aklınıza gelebilecek bana yakın olan kim varsa Ellerinde "EVET" yazan minik pankartlar sallıyorlar, ıslıklar çalıyorlar ve alkışlıyorlardı. Romantik öküzüm mü demiştim? Romantik prensim olacaktı o. Hayatım boyunca kendimi en özel hissettiğim andı. Serkan arkamızda ardı ardına şarkıları sıralamadan önce elindeki kadehi kaldırıp, "Kardeşlerimin mutluluğuna," demişti. Zavallı Azra; biz alkolün dibine düşerken elindeki nane limonla dolaşıyordu. İkizler onu çok yoruyordu belli ki. Onun çayıyla benim kadehim tokuştuklarında kulağıma eğilmiş, "Ateş ve Su bir doğsun, bunun acısını çok fena çıkaracağız Söz mü?" diyordu. Başımı onu onaylarcasına salladıktan sonra aklıma gelen fikirle tuvalete gitmek bahanesiyle salondan ayrılmış, bizim otelin müdürünü aramış ve gerekli talimatları vermiştim. Kadınlar ve baş ağrılarını unutun gitsin. Ben de bu gece ona bir sürpriz yapacaktım...

***

Deliler gibi eğlendikten sonra arabamız gelmiş, şoför daha önceden tembihlediğim gibi bizi ev yerine otele getirmişti. Ne olduğunu anlamaya çalışır vaziyette bana bakan aşkımın dudaklarına ateşli bir öpücük bıraktıktan sonra, "Sürpriz!" demiş ve onun yüzünde oluşan arsız gülümseme ile baş başa kalmıştım. Yukarı çıktığımızda tam da istediğim gibi kral dairesi hazırlanmış, odanın ortasındaki havuz ısıtılmıştı. Havuzun kenarına buzun içine yatırılmış bir şişe şampanya yanında bir kâse krema ve fondü kabıyla bol miktarda meyve hazır duruyordu. Onu odanın içine iyice çektiğimde, yaramazlıktaki sınırları zorlayacağımı biliyordum. Görevlimiz şampanyayı patlatıp servis ettikten sonra bizi aşkımızla baş başa bırakmıştı...

"Seni seviyorum!" kelimelerinin arasında kenetlenmiş bedenlerimiz ahenkle dansını sürdürürken zevk dolu inlemelerden oluşan şarkımız odanın duvarlarını aşıyordu. Öyle özel ve öyle ayrıcalıklı hissettiriyordu ki, ömrümün sonuna kadar bu duyguyu ve bu hazzı yaşamak istiyordum. Saatlerce ve ardı ardına süren inleme seanslarımız tamamlandığında beni kollarının arasında yatağımıza taşımıştı. Beni yatırdıktan sonra her zaman olduğu gibi göğsünün üzerine çekmiş, saçlarımı okşamaya başlamıştı. Dinlemekten bıkmadığım o masalı anlatırken gözlerim çoktan kendisini uykuya teslim etmişti.

Bir varmış bir yokmuş...

AŞK-I KIYAMET ( Pandemi boyunca yeniden yayında )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin