İstisna-34

7.8K 373 1
                                    

Mete...

Bunu yapamazdım! Eğer yaparsam Berranın bana neler yapacağını düşünmek bile istemiyordum. Derin bir nefes alıp kızın üzerinden çekildim ve kendimi yan tarafına attım. Gözlerimi sımsıkı kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Evet, evet! Sakinleş Mete. Kendine hakim olman lazım!

Yataktaki hareketlilikle yüzümü buruşturdum. Bu kız bana hiç de yardımcı olmuyordu ama! Önce tek gözümü ardından iki gözümü de açıp koluna yaslanarak beni izleyen kıza döndüm.

"Ne oldu?" Hayır, bunu soran ben değildim. Artık o kadar da sarhoş değil gibiydi, en azından ses tonu ciddiydi. Korkmam mı gerek? "Ah bu can sıkıcı. Birkaç saat önce sevgilim tarafından onunla birlikte olmuyorum diye terkedildim. Şimdi yatmak istediğim biri var ve... Şu hale bak!" Yataktan kalkmak için harekete geçeceği sıra bileğine yapıştım ve onu kendime doğru çektim. Dengesini sağlamak için ellerini başımın iki yanına dayadığında kısmen de olsa artık üste olan oydu.

"Berraya değer veriyorum." Evet bu doğruydu. İlginç bir şekilde benim için değerliydi. Hiçbir sebebim yokken üzgün olduğunu bildiğimden Murat meselesine bile karışmıştım.

"Ondan hoşlanıyor musun?" Zar zor duyduğum kısık sesle gözlerimi üzerimdeki güzelliğin gözlerine diktim.

"Hayır. Bu farklı bir şey. Sadece... şuanda kendime hakim olamayıp seninle birlikte olursam, bunu öğrendiğinde Berranın bana yapacaklarından korkuyorum. Siz... yakın arkadaşsınız, seni korumak isteyecektir. Ben onu karşıma almak istemiyorum." Kendimi daha nasıl ifade edebilirdim ki? Anlaması gerekliydi. Anlamıştır canım, anlamışt... Neden bu kız üzerime daha fazla eğiliyor?!

"Öğrenmesine gerek yok o zaman." Ah... pekala.

***

Uyandığımda yatakta değildi. Banyoda da değildi. Gitmişti. Ne bekledim bilmiyorum ama sanırım bir daha bunu hiçbir kıza yapmayacaktım. Acayip moral bozuyordu.

Sıkıntıyla kendimi duşa attım ve dün gece üzerimden pek masum olmayan dokunuşlarla çıkardığı giysilerimi üzerime geçirdim. Çarşafı kaymış yorganı yerleri süpüren yatağa bir kere daha baktım. Odayı temizlemeye geleceklerdi evet ama gelen temizlikçinin ilk dikkatini çeken şey yataktaki kırmızı leke olmamalıydı bence. Hızlı bir hamleyle yerdeki yorganı kucağıma aldım ve o lekenin üzerine attım. Böyle daha iyiydi.

Bir dakika! Ben ne zamandan beri bu kadar düşünceli bir adam oldum. Bu yanlış. Evet, yanlış. Mesela Mete Altındeğer normalde ne yapar? Böyle mükemmel bir gecenin ardından? Ah, bilmiyorum ki! Daha önce birlikte olduğum hiçbir kızla yeniden birlikte olmayı istememiştim ben! Dişlerimi sıkarak yorganı kaldırdığımda altından çıkan külotu pantolonumun cebine yerleştirdim. Bunun hesabını vereceksin Cemre! Unutulmaz bir gecenin ardından beni böyle yüzüstü bırakıp gitmenin hesabını vereceksin!

***

İntikam planları yaparak geçirdiğim yolculuğun ardından kendimi eve attım. Odama çıkıp akşama kadar uyumak istiyordum fakat babamın çalışma odasından gelen sesler ikinci katın basamaklarında duraklamama sebep oldu. Babam bağırırdı, hep bağırırdı. Ya bana ya da maalesef kardeşim olan Özgeye. Ama bu sefer bağırdığı kişi Özge değildi. Ona adıyla hitap etmişti. Peki, Savaşın bu evde işi neydi? Beni alakadar etmezdi tabi ama...

"Yalan söylüyorsun Savaş Yüksel! Benim kızım öldü!" Ne kadar da rahat söyleyebiliyordu.

"Ben de öyle olduğunu düşünüyordum Şükrü bey. Kızınızın öldüğünü, hatta bizzat onu sizin öldürdüğünüzü!" İşte hareketsiz kalakalmamın sebebi buydu. Ne demekti şimdi bu? Öldürmek?

"Ne saçmalıyorsun sen?!"

"Düşündüklerimi söylüyorum Şükrü bey! Kardeşiniz gibi, karınız gibi, babam gibi ve tıpkı... sevdiğim kadın gibi... kızınızı da öldürmüş olabileceğiniz düşünmüştüm. Para için gözünüzü kırpmadan bunu da yapabileceğinizi. Ama küçük bir ayrıntıyı atlamış gibisiniz Şükrü bey. Babanız. Adam paranın gözünüzü nasıl kör ettiğinin farkındaymış ki tüm mirasını küçük torununa bırakmış ölmeden önce. Merak ediyorum da... Toprak şimdi şu kapıdan girse ne yapardınız?"

Devam edecek...

İSTİSNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin