İstisna-22

9.1K 418 1
                                    

Sibelle yakaladığımız adamla konuştuktan sonra geri dönmek yerine Cemreyle bar kısmına geçip birşeyler içmeye başlamıştık.

Sinirimi bir şekilde yatıştırmam gerekliydi ve de en iyi tercih bu gibi gözükmüştü. İşe yaramıştı da.. mayıştığımı hissediyordum.

"Zeynep'in ne dediğini hatırlıyor musun?" Gözlerimi içkimden ayırmadan başımı iki yana salladım. "Tanıdık geldiğinden bahsetmişti. Keşke adını öğrenseydik."

"Boşver. Nasıl olsa bir daha karşılaşmayacağız." O da omuzlarını silkip kendini bar taburesinden yere bıraktı.

"Lavaboya gidiyorum. Sakın bir yere kaybolma." Sırıttım. İlk geldiğimizde lavaboya gitmek istediğimde benimle gelmişti.

"Ben de geleyim mi?"

"Hayır." Etrafına bakındı. "Sen kimseyle muhatap olma yeter." Cemre her zaman böyleydi işte. Bizi buraya ilk getiren kendisiydi fakat o da farkındaydı burada her türlü insanın olduğundan.

O lavaboya doğru ilerlerken barmenden içkimi tazelemesini istedim ve ayaklarımı sallayarak etrafta göz gezdirmeye başladım.

"Size eşlik edebilir miyim?" Sol omzumun üzerinden etrafa göz atarken diğer yanımdaki hareketlilik canımı sıkmıştı. Bakışlarımı yavaşça o tarafa çevirdim.

"Gerek yok. Arkadaşımı bekliyorum."

"Hani şu yeşil mini elbiseli bayan mı? Sizinle vakit geçirmekten zevk duyarım." Ben duymam ama. Sıkıntıyla nefesimi dışarıya verdim.

"Gider misin? İstemiyorum." Büyük elini dizime yerleştirdiğinde gözlerim dehşetle eline döndü.

"Hadi ama güzelim."

"Çek lan elini." Yarım ağız sırıtmaya başladığında iki elimle birlikte dizimden elini ayırmaya çalışıyordum fakat resmem adamda hayvan gücü vardı. Elini milim kıpırdatamamıştım.

"Bırak!"

"Uslu dur." Eli yavaşça bacağımda daha yukarılara tırmanmaya başladığımda sinirlerim tepeme çıktı ve telaşla ayağı fırladım. Tezgahın üzerinden çantamı alıp arkama döndüğümdeyse bileğime sımsıkı yapıştı.

"Nereye? Eğlence daha yeni başlamıştı." Elimi kendime çekmeye çalışırken bir yandan da adama ağzıma gelen her şeyi saydırıyordum fakat etraftan bir Allahın kulu da ne yapıyorsun kardeşim diye gelmemişti yardımıma. Hayır, Cemre de nerede kaldıysa?

Bir an elimi sıkan pençelerden kurtulduğunu hissettim. Adam vaz mı geçmişti yani? Bakışlarımı bileğimden adama çevirdiğimde yerinde yeller estiğini gördüm. Ha?

Bakışlarım bar tezgahına kaydığındaysa tezgaha birini yaslamış laftan anlamayan adamı gördüm. Pes! Biri bana yardıma gelmişti, çam yarması da şimdi onu mu kıstırıyordu?

Müzik sesi kesilmiş yerini bir uğultu almıştı. Bu birazdan işlerin daha da karışacağı anlamına geliyordu. Şimdiyse tam zamanıydı.

Hızla bardan elime ilk geçen bardağı kaptım. Oha, bayağı ağırdı bu bardak! Umarım elimin ayarı fazla kaçmazdı.

Hızla bardağı çam yarmasına geçirdiğimde adamın hareketleri gibi bardaki uğultu da kesilmişti. Ya bu herif neden sinirlenip bana dönmedi ki? Ben sadece bara yaslanmış adamın durumunu düzeltmek istemiştim.

Korku dolu gözlerle iki adama bakarken üsteki adam alttaki adamın ittirişiyle yere yığıldı. Hayır ya! Adamı ittiren adam yani Sibelle yakaladığımız adamla göz göze geldiğimde ölümüne tırsıyordum. Ya öldüyse bu?

Sibelinki başını iki yana salladı.

"Şimdi boku yedik." Evet yemiştik.

Sibelinki bakışlarını benden çekip yerdeki adamın karnını ayağıyla dürttüğünde yerdeki adam kısık bir sesle inledi. Rahat bir nefes alıp iki elimi yüzüme sürdüm. Gözlerimi açtığımda bana kısık bir sesle gülen adamı gördüm.

"Ne var?" Başını iki yana salladı.

"Yok birşey. Hadi çıkalım buradan." Elimi yakalayıp kapıya doğru yöneldiğinde elimi kendime çektim.

"Cemre-"

"Dışarıda telefon edersin. Birazdan ayılır." Başımı sallayıp hızlı adımlarla onu takip etmeye başladım.

Hızlı adımlarla el ele bar kapısına kadar geldik. Gelmez olaydık! Paparazinin böyle bir barda ne işi var ya??


Devam edecek...






İSTİSNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin