İstisna-26

8.8K 416 5
                                    

Bileğimde hissettiğim sıkı tutuşla çekilip kapkaranlık bir yere sokulduğumda titrek bir nefes aldım. Sırtım soğuk duvarla temas ederken bedenimde hissettiğim baskı gözlerimin büyümesine sebep oldu.

"Bırak beni, bır-" Ağzıma kapanan koca ele karşılık direnişimi kollarım ve bacaklarımla sürdürdüm.

Sırtım duvarda bana bastırılan bedenden kurtulmak için umutsuzca çırpınıyordum.

"Benim." Kulağıma çalınan tanıdık sesle yavaş yavaş hareket etmeyi kestim. Nasıl da korkmuştum? Bu Savaşın derdi neydi? Konuşmak için gelse konuşurdum yani. Sanırım...

Elini dudaklarımdan çektiğinde bağırdım.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen ya?" İki elimi omuzlarına koyup ittirmeye ve de kendime nefes alınabilecek bir alan yaratmaya çalıştım fakat milim oynamadı. Aksine iki elini başımın iki yanından duvara dayayarak bedenime daha çok yaslandı. Resmen duvarla arasında sıkışıp kalmıştım. Göğmüme bastırdığı göğsü yüzünden nefes alışım bile zordu.

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?" Buz gibi sesiyle iliklerime kadar donduğumu hissettim. İçime tuhaf bir korku yerleşirken yutkundum.

"Ne yapmışım?" Yüzünü bana doğru eğdiğini suratıma çarpan nefesinden anlayabiliyordum.

"Berra!" Gözlerimi sımsıkı yumup açtım. Karanlık olduğundan göremiyordum fakat başımı hafifçe kaldırıp yüzüme çarpan nefese çevirdim.

"Bana ne yaptığımı söyle. Belki de yapmamışımdır, yanlış anlamışsındır."

"Meteyle konuşacak neyin var?" Alayla nefesimi bıraktım. Yine aynı meseleydi işte. Yine Mete yüzünden canımı yakıyordu.

"Sana söyledim. Hiçbirşey. Onunla konuşacak hiçbir şeyim yok."

"Ama o-" Ne laftan anlamaz adamdı Savaş? Anlat kurtul Berra, anlat kurtul!

"Barda onu Sibelle beraber gördüm. Sibel Muratın sevgilisi. Bunu Murata söylediğimde bana inanmadı, hatta kavga ettik. Geçen gece ise Cemreyle yeniden o bara gittik. Olayları Mete nin ağzından dinlemek için. Sadece bu kadardı. Adını bile bilmiyordum. Ama sonra barda itin biri çıktı ve bana asılmaya başladı. Orda kimse kılını kıpırdatmadı ama Mete kalktı adamdan dayak yedi. Sonra da oradan beraber çıktık ama arka sokağa girdiğimizde ayrıldık. Bir daha onunla karşılaşmayı düşünmüyordum ama adam Altındeğer çıktı. Eğer Muratla ilgili söyleyecek şeyleri kaldıysa onu dinlerim ama onun haricinde sadece senin yüzünden aynı ortamda bulunmak zorunda olduğum biri." Sustum ve bir kaç saniye tepki vermesini bekledim. Vermediğinde sıkıntıyla ofladım ve yeniden ellerimi omuzlarına yerleştirip onu ittirmeye çaştım. "İster inan, ister inanma. Umrumda değil, tamam mı? Sanki o adamı senin yüzünden çekmek zorunda değilmişim gibi bana suç atmaya çalışm-" Bileklerimi yakalayıp biraz önce kendi ellerinin olduğu yere yani başımın iki yanına bastırdı.

"Sus artık, tamam." Alayla nefesimi serbest bıraktım.

"Bana böyle davranamazsın! Şu yaptığın hareketlere bak! Sadece aramızda saçma bir iş anlaşması var Savaş Yüksel. Sınırlarını aşma."

"Saçma olduğunu sen söyledin. Belki de sana böyle davranmam çok da yanlış değildir ha?"

"Benim izin vermediğin sürece davranamazsın!"

"Susmadığın ve sözümü dinlemediğin sürece davranırım."

"Böyle yapmaya devam edersen susmam!"

"Ama ben seni susturmasını bilirim."

"Öyle mi? Nasıl olacakmı-" Yüzünü biraz daha yüzüme yaklaştırdığında burunlarımız birbirine sürttü. Arada olan kısacak mesafe dilimi yutmama sebep olmuştu. Belki de bunun sebebi dudaklarıma çarpan nefesi ya da burnuma dolan kokusudu bilmiyorum ama aşağı tarafta hoş şeylerin olmadığı belliydi. Vücudum tuhaf tepkiler vermeye başlamıştı çoktan.

"Göstermemi ister misin? Uygulamalı olarak?" Evet... Yani şey hayır! Hayır!




Devam edecek...











İSTİSNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin