İstisna-6

12.5K 585 16
                                    

"Aklına tuhaf tuhaf şeyler getirme Berra Özakman." Tek kaşım yavaşça havalanırken kafasına fırlatmak için kaldırdığım çantamı geri indirdim. "Aslında ben... Altındeğerin büyük kızını istiyorum. Eğer bana onu tavlamamda yardım edersen... zevkle bu projede ortak olabiliriz."

Tip tip suratına bakmaya devam ettim. Tabi ki Allahın hayvanı bu bakışlardan hiçbir şey anlamadı.

"Deli misin be? Şuna bak Altındeğerin büyük kızını istiyormuş. Oldu canım! Tanımadığım birini nasıl sana ayarlayabilirim acaba?" Dudaklarını büzerek başını salladı.

"Bunu ben de çok düşündüm Berracığım. Ve de cevabını bulamadığımdan sana geldim."

"Ha?" Ne dedi bu be?

"Altındeğerin büyük kızını ben de tanımıyorum." Gözlerimi kırpıştırdım. Gerçekten ne demek istediğini anlamamıştım. Ne demek tanımıyorum? Ee nasıl tavlayacağız o zaman? Ya da bir dakika! Tanımadığı birini neden istiyor ki bu herif? Ya kız çok çirkinse?

İki elimi de belimde sabitledim.

"Sen şu işin aslını anlatsana bana bir!" Başını salladı ve biraz önce uzandığı koltuğu işaret etti.

"Otur konuşalım." Geçip gösterdiği yere oturdum.

"Ne alırsın?"

"Hiçbir şey. Şu komuyu bir an önce çözelim." Başını salladı ve hemen yanıma oturdu.

"Yani teklifimi kabul ettin?"

"Sen anlaşmayı fes etmeyeceğine göre evet." Elini bana doğru uzattı.

"Anlaştık. Bu işte ortağız yani. Ikimizde sözümüzden dönmeyeceğiz. Birimiz dönerse diğerimizin işi de yanar." Tek kaşımı kaldırdım.

"Ben caymam ama.. ya sen bu kızdan cayarsan?" Başını iki yana salladı.

"Mümkün değil. Ama madem inanmıyorsun hemen kendi aramızda bir anlaşma imzalayabiliriz."

"Olur, kalem kağıt getir." Henüz tutmadığım elini geri çekti ve ayağa kalkıp masasına yürüdü. Bir kalem bir de kağıt getirip yeniden yanıma oturdu. Anlaşmamızın şartlarını yazdıktan sonra adını yazıp imzasını attı. Yazdıklarında ters bir şey olmadığından ben de imzamı attım ve kağıdı bana uzattığında alıp çantama koydum.

"Pekala. Sen şimdi bana şu kızı anlat." Başını sallayarak koltuğun ardına yaslandı. Şimdi yandan ona bakıyordum.

"Altındeğerin kayıtlar üzerinde iki kızı var. Asıl mirasçıysa ilk kızı. Şükrü Altındeğerin babası tüm mal varlığını ilk torununa bırakmış. Kız da on sekiz yaşını dolduruncaya kadar tüm malların kontrolü babası Şükrü Altındeğerdeymiş."

"Oha! Kız on sekizinden küçük mü? Utanmadan bir de kızı istediğini mi söylüyorsun? Nesin sen, sübyancı mı?"

"Hayır canım. Kız yeterince büyük! Altı sene önce de onsekizi doldurdu merak etme."

"Neden o zaman kız küçükmüş gibi bahsettin ki?" Dudaklarımı büzdüğümde bana doğru döndü ve gözlerini kısarak dudaklarıma baktı.

"Yapma şöyle, çocuk değilsin." Buyur, sinirimi yeniden zıplattı.

"Sana ne be?"

"Ben senin iyiliğin için söylüyorum. Böyle yaparsan öpmek isteyenler çıkabilir." Sertçe koluna vurdum. "Kısa zamanda çok hızlı yakınlaştığımızı düşünmüyor musun? Kırdın kolumu, kırdın!"

"Konuyu dağıtma! Altındeğerden bahsetmeye devam et."

"Pekala. Kız on sekizini doldurduğunda tüm mal varlığı kıza geçti."

"Peki neden hala başta Şükrü Altındeğer var?"

"Çünkü kız ortalıkta yok."

"Nasıl yani?" Savaş omuzlarını silkti ve kolunu koltuğun ardına yani bir nevi omuzlarına attı. Tabi ki temas yok ama ne yapmaya çalıştığını anlamıştım.

"Her nerdeyse, kızı bulmam lazım. Tüm dengeleri değiştirebiliriz." Yani amacı Altındeğerin tüm mal varlığına konmaktı. Şu hale bak! Bu adam kafayı yemişti! Utanmadan bir de ona yardım etmemi istiyordu.

"Neden bu kirli oyuna alet olayım?" Koltuktaki kolunu omzuma düşürdü ve kulağıma doğru eğildi.

"Çoktan alet oldun canım." Anlaşma.. Neden anlaşmaya gizlilik maddesini eklerken onu durdurmadım ki sanki??

Devam edecek...



İSTİSNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin