Salih

3.1K 306 22
                                    

            "BANA ZARAR OL RAZIYIM, YETER Kİ BAŞKALARINDA ZİYAN OLMA YAR..."

           Salih genç kızın yanından ayrıldıktan sonra,  lavaboya gittiğinde elini yüzünü yıkadı. Genç kızla gereğinden fazla yakın olmak Salih için gittikçe zorlaşıyordu. Genç kızla aynı evde kaldığı süre boyunca alkol almamış,  bu gece içtiği bir kaç kadeh  viski ile ve genç kız ile  yakınlaşmasının da etkisiyle damarlarındaki kanın akışının hızlandığını hissediyordu. Aynadaki kendi görüntüsünün aksine bakarak , aklından geçenlerle kocaman bir "siktir" çekti. Sare'nin içtiği elma suyunda da alkol vardı ve genç adam kızı uyarmayı tamamen unutmuştu. Anlaşılan Sare de farketmemiş olacaktı ki, ard arda sıralamıştı bardakları. Sonuçta onun alkol kullanmadığını biliyordu.  Hemen ellerini sildiği kağıt havluyu buruşturarak,  çöp kovasına attıktan sonra,  salona geri döndü.
         Masasına yaklaştığında,  görüş alanına Sare'nin girmemesiyle genç kızın lavaboya gidebileceğini düşündü. Bir süre bekledikten sonra, lavaboların bulunduğu yöne giderek bayanlar tuvaletine girdi hiç düşünmeden.  İçeride bulunan iki tane kadının tepkisine aldırmadan "Sare!"   diye seslendi. Ama Sare'ye dair hiç bir belirti yoktu.
         "Aaaa, deli misiniz?  Çıkar mısınız dışarı? Güvenliği çağıracağım." diyen kadının sözlerini duymamış gibi;
       "Birisine bakıyorum hanımefendi. Kumral ,beyaz elbiseli hoş bir bayan gördünüz mü buralarda?" diye sordu kadına.
        "Hayır beyefendi.  İkimizden başka hiç kimse yok.  Lütfen çıkar mısınız artık?" dedikten sonra Salih hiç zaman kaybetmeden tekrar salona girdi. Görünürde hiç bir yerde yoktu Sare ve artık canı fazlasıyla sıkılmaya başlamıştı. Salondan dışarı otelin lobisine gitmek üzere çıktı. Önüne çıkan otel görevlisine soracağı sırada kapanan asansörün kapısından Sare'yi , yanında Mert denilen yapımcı bozuntusu ile zar  zor seçebilmişti. İyi de Sare'nin bu adamla ne işi olabilirdi ki?
         Üzerindeki şaşkınlığı atar atmaz , kendisini asansörün kapısını yumruklarken buldu ve kaçıncı kata çıktıklarını görebilmek için , hemen asansörün üzerinde bulunan ekrana baktı.
      Asansörün 3. Katta durmasıyla,  nefes almadan merdivenlerin bulunduğu tarafa yönelerek,  basamakları üçer beşer çıkmaya başladı. Ve nihayet nefes nefese asansörün önünde kendini bulduğunda önce sağa sonra sola baktı. Evet işte sol tarafında, yere dizlerini bükerek oturan Sare, ve Salih'e arkası dönük vaziyette genç kızı yerden kaldırmaya çalışan Mert duruyordu.
        Hızla arkasında soluk aldığı adamın, refleks olarak kendisine dönmesiyle beraber kafa attı önce. Yerde yatan adama baktığında burnunun kanadığını gördü. Gözü dönmüş bir şekilde, bakıyordu karşısındaki adama ve hiç düşünmeden adamın üzerine eğildiği gibi sağ kolunu tutarak geriye doğru büktü.  Canının acısıyla inleyen adama adeta kükreyerek;
      "Lan seni öldürmemem için bir sebep söyle. Bu elinle mi dokundun ona?!" diye bağırdı.
       "Kendisi istedi... Yanıma geldi ve  İyi hissetmediğini,  onu ordan çıkarmamı söyledi."
          Mert'in ağzından bu sözler döküldüğünde, adamın kolunu tutan eli yavaşça gevşedi. Sarhoş olmuş olsa bile Sare, Mert'ten böyle birşeyi isteyebilir miydi? Hemen yanıbaşında iki büklüm yatan kıza baktı. Akan rimeliyle bile öylesine masum görünüyordu ki...  Gevşettiği eliyle bu kez   burnundaki kanı silmekle meşgul olan adamın boğazını sıktı.
         "Yalan söylüyorsun! O öyle birşey söylemedi sana. " derken adeta hırlıyordu Salih.
          Adamın kıpkırmızıya dönen yüzüne aldırmadan, var gücüyle sıkıyordu adamın boğazını... Ta ki yanındaki kadının ağzından dökülen sözleri duyana kadar.
        "Gökyüzüm geldiii."
    Sare'nin hoş bir melodiyi anımsatan bu sözleri Salih'in, Mert'i bırakmasına yetmişti. Bir adımda kendini genç kızın yanında bulan Salih, bir yandan kızı kucağına alırken diğer yandan arkasını dönerek öksürerek kendine gelmeye çalışan  adama son kez uyarıda bulundu;
       "Bir daha ona değil dokunmak, yaklaşırsan bile seni süründürürüm yapımcı bozuntusu.  Yemin ederim adını bile sildiririm tüm camiadan Mert Ateş!" derken adamın isminin olduğu kısmı bastıra bastıra söylemişti.
       
           Sare'yi, valenin getirdiği arabasının ön koltuğuna dikkatli bir şekilde oturttu. Koltuğu geriye doğru, yatay pozisyona getirmeyi de ihmal etmedi. Ağzında birşeyler geveleyen kıza baktıktan sonra, bu gece  onu kaybetmekten ne kadar korktuğunun farkına vararak saçlarına öpücük kondurdu...
        "Ben seninle ne yapacağım. Bu eşsiz güzelliğinle  başıma bela olacaksın kadın!"  diye mırıldandıktan sonra, genç kızın hiçbir tepki vermemesine aldırmadan şoför koltuğuna geçerek,  arabayı çalıştırdı.
         Eve vardıklarında,  genç kız huzursuz bir şekilde kıpırdanmaya başladı.
          "Tamam , işte geldik." diyen Salih , hızlı ve bir o kadar da dikkatli  hareketlerle genç kızı tekrar kucağına aldı. Sare'nin kollarını boynuna sıkıca sarmasıyla birlikte, cebinden zorlukla çıkardığı anahtarı ile kapıyı nihayet açabildi. Seniha teyzenin evde olduğunu bilmesine rağmen,  kadının uyuyor olabileceği düşüncesiyle kapıyı çalıp, rahatsız etmek istemedi. Tabi ki Sare'yi bu şekilde görüp üzülmesini de istemiyordu.
           İçeriye girdiğinde,  kendi odasına çıkardı ve kendi yatağına yavaşça bıraktı genç kızı. Sabaha kadar onu izleyebileceğini bilse de, kendisi de yorgun olduğunu hissediyordu.  Genç kızın ayakkabılarını ayağından çıkartarak, yavaşça küçük ayaklarını okşadı elinde bir süre. Öylesine narin, öylesine hassastı ki, onun bu zamana kadar hiç te kolay bir hayatı olmadığının tekrar  farkına vardı.
         Gevşemiş olan kravatını çıkarıp, odasında herhangi bir yere fırlattıktan sonra, genç kızın üzerini değiştirmek için elbisesinin fermuarını indirmeye başladı. Bu elbiseyle huzursuz bir uyku çekmesini istemiyordu. Kendisine işkence gibi gelen  bir süre de, fermuarını indirdikten sonra yavaş hareketlerle ve bakmamaya özen göstererek elbiseyi çıkardı genç adam. Daha önce , herhangi bir kadına temas ederken ellerinin titrediğini hiç hatırlamıyordu. Şimdi ise, sadece elleri değil, yüreği de titriyordu genç adamın.  Gözlerine söz geçiremiyor , ne kadar bakmak istemese de Sare'nin ipek gibi tenine dokunmamak için kendisiyle savaş veriyordu adeta.
         Sare'ye dokunursa eğer, ateş alan vücudunun her zerresinin yangın çıkarmaya hazır olduğunu biliyordu genç adam. Onu bu hayatta herşeyden çok istese de, bu şekilde olmamalıydı.  Sare'nin hatırlamayacağı bir şekilde,  ondan kesinlikle faydalanmamalıydı.
        Üzerinde sadece beyaz iç çamaşırları bulunan genç kızdan zorlukla gözlerini ayırarak,  kendi gardrobundan bir tişört çıkartarak genç kıza giyindirdi.    Alttan giyindirebileceği herhangi bir pijaması yoktu genç kız için. Kendi pijamalarının içine büyük ihtimalle rahatlıkla iki tane Sare girerdi. Daha sonra dikkatlice saçlarındaki tel tokaları çıkararak,  ensesinde toplanan ve kokusunda kaybolduğu saçlarını özgür bıraktı.
           

❤SEVDASINI SEVDİĞİM❤Where stories live. Discover now