Salih

3.5K 355 26
                                    

         Yatağında doğrularak, kapısından gelen ışık huzmesini izledi bir süre ve hemen ardından Sare'yi ince bir gecelikle karşısında gördü Salih. Davetkar bir eda ile adım adım yanına yaklaşıyordu genç kız. Ve kendini usulca Salih'in yatağına bırakarak,  kollarını adama doladı. Salih şaşkınlık içerisinde, haftalardır arzuladığı kadının yatağında olmasını ve dokunuşlarını sorgulamadan, kendisini  öpmesi için bekleyen dudaklara bastırdı kendi dudaklarını.
          Onca zamandır bakışlarında bile kaybolduğu kadının , vücudundaki her zerreyi dudaklarıyla keşfetmek istedi.   Bakışlarında gördüğü ateş yetmişti zaten Salih için yangını başlatmaya. Dudaklarından,  boynuna indi genç kızın yavaşça ve kendisini esir alan kokuya bıraktı varlığını.
          Ter içinde uyandığında,  sımsıkı sarıldığı kucağındaki  yastığa baktı önce ve sonra doğrularak oturdu yatağın içerisinde,  sırtını yatağın başlığına dayayarak. Genç kızı uyandırdığı gün, çıplak bacaklarını ve pürüzsüz tenini gördüğünden beri, Sare  her gece rüyalarına misafir olmuştu.  Derinden bir "Of" çekerek,  komodinin üzerindeki sürahiden kendisine su doldurmak istedi ama sürahi boştu. Alnındaki terden ıslanan saçlarını, geriye doğru atarak mutfağa yöneldi.  Merdivenlerden sessiz adımlarla inerek , mutfağa indi ve spot ışıkları açarak kendisine buzdolabındaki su şişesinden  bir bardak soğuk su doldurdu. İçindeki koru ancak soğuk su söndürebilir diye düşündü ama nafile.
        Sare'yi istiyordu ve hayatı boyunca hiç bir kadını bu kadar fazla arzuladığı olmamıştı. Ama Sare'nin duvarları engel oluyordu genç adama. Yine de ilk tanıdığı günlere göre genç kız daha fazla uyumluydu. En azından artık Salih'in dokunuşlarından rahatsız olmuyor, hatta öptüğü zaman karşılık veriyordu. Ama daha fazla yakınlaştıkları zaman huzursuzlanıyordu.  Salih de durumu farkederek, genç kızın yanından uzaklaşmaya çalışıyordu.
          Sare 'nin babasını bulmasının üzerinden üç gün geçmiş ve düzenlenen kokteylin günü gelmişti. Salih,  Semih beyin bütün hastane masraflarını üstlenmek istese de Sare kabul etmemiş, özel bir hastaneye yatırmıştı babasını. Semih bey ile hiç yüzyüze  gelmese de doktorlarıyla sürekli iletişim halindeydi Sare. Doktorlar,  her ne kadar Semih beyin durumunun kötü olduğunu söyleseler de , Sare yine de babası ile görüşmeyi reddetmişti. Salih açmasını istese de, babasının verdiği zarfa bile hiç dokunmamış, "annemi bulmadan açmayacağım o zarfı" demişti Salih'e ve genç adam Seniha hanımı hala ikna edememişti Sare'ye, annesi olduğunu anlatmak için. Şu an en çok canını sıkan durum buydu. Semih beyi bulduğu zaman Sare'yi onunla görüştürmek istediğinde , Seniha hanım az daha herşeyi ele verecekti. Daha fazla gizleyemeyeceğini de hissediyordu Salih. Sare' yi kendi evine getirdiğinden beri, neşeli güler yüzlü Seniha teyzesi gitmiş, yerine her an ağlayacakmış gibi gözleri dolu dolu bir kadın gelmişti. Onun için de çok zordu tabiki ama Salih'in uyarılarını dikkate almadığı takdirde, kendi kendini ele verecekti kadın.
         Merdivenlerde,  küçük bir tıkırtı duyan adam,  gecenin bu saatinde kim olabilir düşüncesiyle,  meraklı ve dikkatli adımlarla sesi duyduğu tarafa yöneldi. Evde kendisinden başka iki kadın daha yaşıyordu ve onlardan birisi olabilirdi.  Karanlıkta zorlukla seçtiği, kadının Sare'ye ait olduğunu farketti. Kendisinin olduğu tarafa, yani mutfağa doğru sessiz adımlarla geliyordu genç kız. Belli ki o da kimseyi uyandırmak istemiyordu. Üzerinde kısa bir şort ve askılı bluzla genç kıza baktıktan sonra, hemen rüyasını anımsadı genç adam. Mutfaktaki spot ışıkların açık olması,  genç  kızın içini rahatlatmış olacaktı ki, kocaman açtığı gözlerini, Salih'i gördüğünde normale çevirdi.
        "Sende mi uyuyamadın? "  diye soran Salih oldu.
        "Kötü bir rüya gördüm. Su içmek istedim." dedi genç kız, bardak almak için mutfak dolabına uzanırken.
       "Sen ne yapıyorsun bu saatte?" diye sordu adama suyundan bir yudum içtikten sonra.
      "Çok sıcak, uyuyamadım." dedi Salih. Her gece rüyalarına girip, işkence olduğunu söyleyemezdi karşısındaki kıza.
        "Uyuyacak mısın tekrar?" diye ekledi sözlerine Salih.
        "Uyumaya çalışacağım ama..." bir süre söyleyip söylememekte kararsız kaldıktan sonra, getirdi cümlesinin sonunu. "Korkuyorum..."
        "Neden korkuyorsun?"
       "Aynı kabusu tekrar görmekten..."
        "İstersen, yanında uyuyabilirim." derken aslında bu fikrin,  kendisi için çok zor olduğunun farkındaydı Salih.
        "Seni ,rüyalarında her ne görüyorsan ondan koruyamam ama yanında olduğumu hissedersen korkmazsın belki." diye devam etti sözlerine. Onun kokusunda,  nefesinde,  ona sarılarak uyumak rüyalarının bir kısmını gerçekleştirebilmekti. 
         "Tamam, ama koltukta uyuyalım." diye cevap verdi  genç kız.
        "Orda rahat edemezsin ki ama." derken gözlerini büyüttü Salih. Küçücük koltukta, aralarında hiçbir mesafe ve kaçacak yeri olmadan, kızla uyuma düşüncesi tahrik etse de adamı,  Sare'nin buna hazır olmadığını bildiği için korkuttu da aynı zamanda.
         "Yatak odasında yatmamız ve aynı odalardan çıkmamız Seniha teyze'nin yanlış şeyler düşünmesine neden olur Salih."
       "Koltukta sarmaş dolaş gördüğü zaman sorun olmaz yani. Öyle mi düşünüyorsun? Hem Seniha teyze senin binanda oturan teyzeler gibi dedikoducu ve önyargılı değil." dedikten sonra, merdivenlere geri dönerek yürümeye başladı. Kendi odasının kapısının önüne geldiğinde,  "Hadi, gel." diye çağırdı genç kızı.
        Genç kızın da kendisiyle yatağa girmesiyle beraber,  gece lambasını kapatmak üzere   komodinin üzerine uzanmasıyla, kolunu tuttu Sare.
      "Açık kalsın lütfen."
   Bir an, genç kıza anlamsız gözlerle baktıktan sonra;
       "Seni uyandırmak için odana geldiğimde de ışık açıktı.  Kapatmayı unutmuşsundur diye düşünmüştüm." dedi.
       "Elektriklerin kesildiği günü hatırlamıyor musun? Şaka yapmıyordum, karanlıktan korkuyorum Salih. Her insanın korkuları vardır, benimki biraz fazla sanırım." dedikten sonra, başını genç adamın göğsüne koydu Sare. Salih'in üzerinde yüzücü siyah bir atlet ve kısa şort vardı. Genç kız, vücudunun geri kalan kısmını adamdan ne kadar uzak tutsa da, başını göğsüne koyduğu anda Salih, içinde kıpırdanma hissetti.
            "Kalbin, çok hızlı atıyor." dedi adama başını onu görecek şekilde kaldırdıktan sonra.
         "Sanırım." diye cevap verdi Salih tuttuğu nefesinin arasından yutkunarak.
       "Çok güzel kokuyorsun. Daha önce söylemiş miydim?" diye ekledi sözlerine, genç kızın saçlarına burnunu gömerek. 
        "En az 15 kez." diye gülümsedi Sare.   
        "Başından geçenleri anlatmak ister misin?" diye sordu Salih ve genç kızın gülümsemesi yüzünde solarak,  yerini ciddiyete bıraktı. Aslında Salih şu an bu konuyu açıp, ortamı bozmak istemiyordu ama Sare'ye yaklaşabilmek için, ona sahip olabilmek için geçmişini öğrenmesi gerekiyordu.  Şu an ciddi bir konu hakkında konuşmazsa eğer, ileri gitmekten,  genç kızı incitmekten korkuyordu.
           "Öğrendikten sonra, bana karşı düşüncelerin değişirse... Ya aynı gözlerle bakmazsan bana..."
         "Nasıl değişebilir ki düşüncelerim. Sen benim için değerlisin ve sana zarar vermekten bu kadar korkuyorken, anlatacağın şeyler mi belirleyecek düşüncelerimin gidişatını?"
          "Tamam o zaman, Pelin'den sonra ilk kez birisine güveniyorum."
          "Pelin'den de öncesi olmak isterdim ama neyse, ikincilikle idare edeceğiz artık." diye cevapladı Sare'yi ve genç kız yatakta oturur pozisyonu aldıktan sonra, arkasına yaslandı. Ve gözleri uzak bir noktaya dalarken,  o günlere geri döndüğünü düşündü Salih, genç kızın anlatmasını beklerken.
           "Dört sene önce. Üniversitede okuyordum ozamanlar. Hiçbir zaman okulda popüler bir kız olmadım. Belki annemin babamın eksikliğindendir bilmiyorum. Cesaretim olmazdı insanlarla çok yakın olmaya. İlk dönemi sorunsuz bir şekilde, alttan hiç bir ders bırakmadan bitirdim. Babaannem çok umutluydu benden. Nasıl seviniyordu,  herkese ballandıra ballandıra anlatıyordu. Ona göre çok büyük iş başarmış, üniversiteyi kazanmıştım. İkinci döneme başladığım zamanlar, bir kızla tanıştım, arkadaş olduk.  Çok havalı bir kızdı ve benimle arkadaş olması bana gurur veriyordu. Aynı üniversitede,  farklı bölümlerdeydik. Sürekli birlikte takılmaya başlamıştık.  Kendi sınıfımda en iyi arkadaşım olan Pelin'i bile unutuyordum.  Onun söylediği hiçbir sözü umursamıyor, sadece Yelda ile zaman geçiriyordum.  Pelin'in bile o kadar çok kalbini kırmıştım ki. Daha sonra yaşlı , beni herkesten korumaya çalışan,  torununun başarısıyla övünen babaanneme de yalanlar söylemeye başladım. O beni okulda zannederken,  ben Yelda ile mekandan mekana geziyordum. Hatta o zamanlar sigaraya bile başlamıştım. Ve o gün, gittiğimiz bir mekanda Kenan ile tanıştım. İlk başlarda, gülüşü bakışları bana etkileyici gelse de, onun ne kadar tehlikeli olduğunu farketmeme rağmen kendimi engelleyemedim. Alkol almıştım ve sağlıklı düşünemiyordum. Yelda ise başka bir masada gördüğü başka bir erkek arkadaşının yanına gitmiş, beni Kenan ile yalnız bırakmıştı. O anki cesaretime her zaman hayran kalmışımdır. Hiç tanımadığım, gözlerinde karanlığın en tehlikeli tonunu gördüğüm bir erkek ile, alkolün de etkisiyle samimi bir sohbet içine girdim.  Daha sonra, Kenan beni bir arabaya bindirdi ve bilmediğim bir yere götürdü. Karanlık, izbe bir yerdi.  Ne kadar sarhoş olsam da, korkmaya başladım. Arabada sadece ikimiz vardık ve gördüğüm tek şey Kenan'ın gözlerinin ışığı oldu. Birdenbire beni öpmeye başladı ve nefes almamı zorlaştırdı. İtikledim hemen onu üzerimden ama o kadar güçlüydü ki ve ben de alkolün etkisinden mi yoksa korktuğum için mi bilmiyorum ama ellerimin uyuştuğunu hissediyordum." derken aynı anı tekrar yaşıyor, gözlerinden boncuk boncuk yaşlar akarken, ellerini ovuşturuyordu genç kız.
       "Yeter! Daha fazla anlatma." diyen Salih, kızın yüzüne bakmıyor,  gerçekten anlatacaklarını dinlemek istemiyordu.
         "Hayır. Sen istedin ve ben anlatacağım. Öğrenmek istiyordun ve bir daha böyle bir şansın olmayacak. " diyerek anlatmasına devam etti.
       "Nefesinin kokusu, içtiği esrarın ve alkolün etkisiyle midemi bulandırmıştı ve hiç düşünmeden,  torpidonun üzerinde duran sivri uçlu birşeyi,  ne olduğunu hatırlamıyorum, belki bir tornavida, belki de kalem neyse, tam omzuna sapladım. Bir anlık acıyla, o bağırmaya başladığı zaman fırsat bularak,  kendimi arabadan dışarıya attım. Sadece koşuyorum. Nerede olduğumu bilmeden, karanlık bir ormanın içinde koşuyordum. Telefonum ve çantam arabada kalmıştı ve ben nefes bile almadan koşuyordum. Bir yandan arkama bakıp,  gelip gelmediğini kontrol ediyordum ve bacaklarımın güçsüz kaldığı yerde durdum. Bir süre nefes aldım öylece. Ağaçlar ay ışığını bile engelliyordu ve zifiri karanlıkta durmuş ne yapacağımı, nerede olduğumu düşünüyordum. Tekrar koşmaya başladığım sırada, onun uzun gövdesine çarptım.  Suratına yerleştirdiği ölümcül ifadeyle yaklaşıyordu bana, ben geri gitmeye çalışırken. Birden kolumdan tuttuğu gibi, "Seni küçük kaltak,  bir kaç saat önce ne güzel eğleniyordun." diyerek çimenlerin üzerine fırlattı beni.  Orada o çimenlerin üzerinde,  tüm masumiyetimi almış , ve bana sadece kocaman bir karanlık bırakmıştı. Telefonumun sesiyle kendime geldiğimde,  gökyüzü yeni aydınlanmaya başlamıştı ve o adi herif, çantam ile telefonumu yanıma bırakarak gitmişti." derken artık hıçkırıklarını da serbest bırakmıştı Sare.
         Salih, onun bu haline içten içe üzülse de, sinirine engel olamıyordu.
          "O pisliği o gün öldürmeliydim." diyerek yumruğunu sıkıyordu.
           "Öldürmeyi denemedim mi zannediyorsun. Sonra Pelin'den öğrendiğim kadarıyla zengin bir ailenin  hiperseksüalite hastalığına sahip olan çocuğuymuş Kenan. "
         "Yani?"
         "Yani seks bağımlısı sapığın teki. Karakola gidip şikayette bulunduğum zaman  babası gelip benimle konuştu. Oğlunun psikolojik tedavi göreceğini, hastaneye yatacağını söyledi ve böylelikle şikayetimden vazgeçmem gerektiğini aksi takdirde başımın daha fazla belaya gireceğini söyleyerek kısa yollu tehdit etti."
        "Ve sende şikayetinden vazgeçtin,  öyle mi?"
        "Başka ne yapabilirdim ki? Sadece babaannem ve ben. Başka hiçkimse yoktu. Güvenebileceğim hiç kimse yoktu. Bir yıl kadar antidepresan ilaçlar kullandım. Bu anlattıklarımın hepsi,  sana kolay görünebilir ama değildi Salih. Çok zordu." dediğinde Salih, dayanamayarak sarıldı genç kıza.
        "Her gece... Dört yıl boyunca her gece, o pisliğin alkol kokan nefesini ve omzundaki kanın kokusunu rüyalarımda hissettim ben. "
        "Tamam güzelim. Daha fazla yorma kendini... Artık ben varım. Hep yanındayım bak." diyerek yanağındaki bir damla gözyaşından öptü kızı. Gün aydınlanmak  üzereydi. Ve genç kız ağlamaktan şişmiş , uykusuz gözleriyle yorgun görünüyordu.
        "Bence öğlene kadar uyuyalım. Akşam da hazırlanıp kokteyle gideriz." dedi Salih.
         Sare, bir an şaşkınlıkla baktığı adama;
      "Ben onu tamamen unuttum. İyi de benim geceye uygun kıyafetim yok." dedi, biraz önce ağlamış olmanın verdiği burun tıkanıklığıyla.
       "O zaman, uyandığımızda ilk işimiz sana alışveriş yapmak olacak." dedi Salih ve genç kızın başını göğsüne bastırarak, iyice sarıldı ona.
       "İyi ki varsın Salih. İyi ki ,o uçurumun kenarından tutup çektin beni."
       "Sen de güzelim, sen de iyi ki varsın." diyerek alnından öptüğü kızın, gerçekten hiç kolay bir hayatı olmadığını düşündü. Babasına ve annesine duyduğu öfkede haklıydı Sare. O kadar savunmasız,  o kadar çaresiz görünmüştü ki gözüne. Kalbini yokladığı zaman, hissettiği şeyin acıma duygusu mu yoksa aşk mı olduğunu anlamaya çalıştı bir süre. Ama bütün gece rüyalarına girmesinin veya her an onu görmek istemesinin acıma duygusu ile alakası yoktu. Yüreği burkuluyordu genç kızın yaşadıklarını düşündükçe ama gerçek olan birşey vardı ki onun hissettikleri çok daha fazlasıydı. 
Daha önce , hissettiklerine sadece saf öfke eklenmişti.
           Sare'ye karşı içindeki sevgi ne kadar fazla ise, o pislik adama, Sare'nin ailesine ve hayata da bir o kadar öfkesi fazlaydı. Kendisi dokunmaya kıyamazken,  şerefsizin teki genç kızın bedeniyle birlikte, yüreğini ve ruhunu da yaralamıştı.  Ama Salih, genç kızın ruhundaki yaraları iyileştirebilmek için iyi bir cerrah olacak ve ona tm geçmişi unutturmak için elinden geleni yapacaktı.
            Bu düşüncelerle göğsünde uyuyan genç kızın saçlarının arasına öpücük kondurarak,  kendisini uykuya teslim etti genç adam.
         Telefonunun sesiyle uyandığında, göğsünün üzerindeki boşluğu da farketmesi bir oldu. Sare uyanmış ve gitmişti. Gerinerek yatakta doğruldu ve telefonunu eline aldığında arayanın Tuna olduğunu gördü.
        "Efendim Tuna." dedi uykulu sesiyle.
        "Sen hala uyuyor musun?" diye sordu arkadaşı.
       " Sana cevap verdiğime göre?"
        "Neden gelmedin ajansa bugün? Hasta mısın?"
        "Yorgunum sadece,  gece uyuyamadım. Gelmeyeceğim bugün. Akşama da kokteyl var zaten."
        "Doğru ya! Bugündü değil mi? Neyse. Bu aralar eve kapattın kendini ve beni de çok ihmal ettin haberin olsun. Ne zamandır çıkıp şöyle bir dağıtmıyoruz. "
        "Yatakta terkedip,  bir kaç ay aramadığım kadın muamelesi yapma kendine dostum. Hadi kapatıyorum ben. Bi ara takılırız."
         "Ya bi siktir git. Ne biçim laflar bunlar. Takılmayalım abi istemiyorum." dediğinde Salih, gülümsemekten alıkoyamadı kendisini.
       "Tamam dostum. Özel günlerindesin galiba. Fazla konuşup kızdırmayayım seni." dedi ve  telefonu kapatırken  , Tuna'nın  "piç" diyen sesini duydu.
           Sare'nin yatağına dolan kokusundan ayrılarak, kendisini duş almak için banyoya attı genç adam. Kızın etkisi hala üzerindeydi. Bir an önce duşunu aldı ve kot pantolonu üzerine beyaz bir tişört giyerek hazırlandı. 
            Alt kata indiğinde, Seniha hanım ile Sare'nin mutfak masasında oturup,  kahve içtiklerini gördü. Bütün gece ağlamasına ve uykusuz olmasına rağmen bir insan bu kadar güzel karşılayabilir miydi yeni günü? Karşısında siyah bir bilek pantolon ve su yeşili askılı bir bluz giyen kız, yüzünde hiç makyaj olmamasına rağmen dalgalı saçları ile harika görünüyordu. Akşam anlattıklarından olsa gerek, Salih'i gördüğünde utanarak başını yere eğdi genç kız. 
        "Bakıyorum, kahvaltı yapılmış, kahveler içiliyor." diye gülümseyerek kızın yanındaki sandalyeye oturdu Salih.
        "Uykusuzsun diye uyandırmak istemedim." dedi Sare.
        "Sen, baya erken kalkmışsın  anlaşılan."
        "Pek sayılmaz aslında. Kalktığımda Seniha teyze sağolsun kahvaltıyı hazırlamıştı, ben de kahveleri yaptım."
       "Hemen bişeler hazırlayayım da, sen de atıştır oğlum." diyerek ayaklanan Seniha teyzeyi Sare;
       "Ben hazırlarım Seniha teyze,  sen otur." diyerek cevapladı ve ayağa kalktı.
        "Bir sade kahve yapsan yeterli Sare. Sabahları canım pek birşey istemiyor." dedi Salih ve genç kızın zaten hazır olan kaynamış su ile kahve hazırlayışını izledi. Seniha hanıma bakarak;
        "Ne konuşuyordunuz? " diye sordu Salih, genç kızın duyamayacağı şekilde.
        "Babasını anlatıyordu." diyerek elinde kahve fincanı ile masaya yaklaşan Sare'yi işaret ederek susması gerektiğini işaret etti kadın Salih'e.
         "Kahveleri içelim de çıkalım." diyerek Sare'ye baktı Salih.
         "Tamam ama önce Semih bey  ile görüşeyim daha sonra elbise almaya gideriz."   dedi Sare.
        "Bir sorun yok değil mi? Yani baba-  Semih bey ile ilgili." derken genç kızın henüz baba kelimesine alışmadığını düşünerek toparladı sözlerini.
        "Yok hayır. Seniha teyze ile biraz konuştuk ve sanırım biraz acımasızca davranıyorum. Şu an ne kadar onunla görüşmek istemesem de, sebeplerini merak ediyorum. Sadece konuşabilecek durumda ise, dinlemek istiyorum. Eğer ona bir şey olursa, vicdan azabı duymak istemiyorum."
        Seniha hanım, o adam yüzünden ne kadar kötü günler yaşasa da ,hala içindeki insanlığı ve iyiliği kaybetmemiş bir kadındı. Demek ki Sare'ye babası ile görüşmesi için nasihatte bulunmuştu.
        "Tamam , nasıl istersen." diyerek kahvesinden bir yudum aldı Salih.
        "Ben, üst kattaki odaları toparlayayım,  siz çıkarsınız. " diyen Seniha Hanım,  ayaklanıp merdivenlere doğru  yürümeye başlamadan önce dönerek Sare'ye baktı ve gülümsedi. Salih, çok kısa bir süre sonra Seniha hanımın gerçekleri Sare'ye anlatacağını ümit ediyordu. 
       Seniha hanımın gitmesi ile yalnız kalan çiftten bir süre sonra konuşan Sare oldu.
       "Benimle ilgili düşüncelerin değişmedi değil mi? Yani dün gece öğrendiklerinden sonra."
       "Seninle ilgili hangi düşüncemi biliyorsun ki?"
       " Bilmiyorum. Ama..."
       "Emin misin? Yani sana karşı ne hissettiğimi bilmiyor musun?" diyerek genç kıza baktı. Amacı Sare'nin ağzından duyup, kendisinde nasıl bir yere sahip olduğunu bilip bilmediğini görmekti. 
       "Ben... Yani beni koruyorsun.  Güven veriyorsun.."
      "Başka...?"
        "Tamam Salih. Her ne hissediyorsan işte." diyen genç kızın yanakları  kızarırken, başını yine yere eğmişti.
       Çenesinden tutarak başını havaya kaldıran adam, bakışlarını Sare'nin kurak çölleri anımsatan gözlerine sabitledi. 
          "Sana karşı hissettiklerimin bir tarifi yok. Ben bile daha adını koyamamışken,  senin cevap vermeni beklemem saçma oldu. Ama merak ettiğin şeyi söyleyeyim küçük hanım, sana karşı hissettiğim hiç bir duygu değişmedi. Hala o uçurumun kenarında gördüğüm saf, hırçın, utangaç kızsın benim için." diyerek burnunun ucundan öptü genç kızı ve sözlerine ekledi;
        "Hadi artık çıkalım."
     Tam ayağa kalkıp, arabanın anahtarlarını masanın üzerinden aldığı sırada genç kızın yanına gelmesiyle durdu.
         "Sen de benim, o uçurumun kenarında gördüğüm Kahramanımsın." diyerek kendisine sarılan genç kızı, daha sıkı sardı ve o çok sevdiği kokusunu içine çekti.
        Genç kıza sarıldığı zaman, eksik kalan yanını tamamlanmış gibi hissediyordu. Onun kalp atışlarını kendi vücudunda hissettiği zaman , onunla bir bütün olduğunun farkına varıyordu. Genç kızı kaburgalarının arasında saklamak, ona gelecek bütün zararlardan korumak istiyordu. Şimdiden Kenan denilen o adama, genç kıza yaptıklarının hesabını sormak için sabırsızlanıyordu...
         
         

   
         

             KİTABIMI OKUYAN VE BEĞENEN ARKADAŞLAR, LÜTFEN OY VERMEYİ İHMAL ETMEYİN. 
         BU ARALAR VİZE SINAVLARI BAŞLADIĞI İÇİN, BÖLÜMLER BİRAZ GEÇ GELEBİLİR . ŞİMDİDEN  AFFINIZA SIĞINIYORUM VE EMEĞE SAYGI İÇİN  VOTELERİNİZİ EKSİK ETMEYİN DİYORUM. AYRICA , BU KİTAP İLK DENEYİMİM OLDUĞU İÇİN , KUSURLARIMI VE YANLIŞLARIMI YORUMLARDA BİLDİRİRSENİZ SEVİNİRİM. HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM...
         

❤SEVDASINI SEVDİĞİM❤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin