Salih

6K 424 17
                                    

                               #EŞSİZ KOKU#
      Salih, genç kızla ayrıldıktan sonra düşünmeye başladı. Gerçekten bu sabah Tuna ile görüştüklerinde yeni aldıkları bir işin ürününü tanıtmak için, çekim yapabilecekleri bir kadına ihtiyaçları vardı. Ve aradığı kriterler Sare'de fazlasıyla mevcuttu. Güzel bakan bal rengi bir çift göz, güneşe meydan okuyan parlaklıkta karamel saçlar, kendinden emin bir okadar da ürkek duruş... Ve tabi teniyle karışan mis gibi yasemin kokusu... "Ne kokusu ya?" diye uyardı onu iç sesi.Çekim yapılırken kameranın kadrajına kokusunu hapsedemezdi sonuçta. "Keşke öyle birşey mümkün olabilseydi." diye geçirdi yine aklından...
İlk gördüğü andan beri etkisi altına almıştı bu kadın onu. Düşüncelerinden sıyrılarak Tuna'yı aradı, nerede olduğunu öğrendikten sonra da yanına gitmek üzere yola koyuldu.
Gün kararmaya başlamıştı ve Tuna ile buluştuktan sonra bir klübe gidip birşeyler içmek ve kafasını biraz dağıtmak için anlaştılar. Nihayet kulübe vardıklarında, kapının önünde durup, sigarasını ciğerlerinin en derinlerine çeken, yüzünde tonla makyaj olan sarışın bir kadın dikkatini çekti. Ve kadına bakmasıyla, önüne dönmesi bir olmuştu. Bugün beraber yemek yediği Sare yine aklına gelmişti. Bu kadar zıt görünüşteki iki insanı aynı anda düşünmesi de ayrı bir ironiydi.
Hayatında Sare kadar masum bir güzelliği gördükten sonra, bir zamanlar böyle kadınlarla nasıl vakit geçirdiğine şaşırdı kendi kendine. Sare, çok zor, duvarları olan bir kadındı. Daha önce tanıdığı bu tarz kadınlarla uzaktan yakından alakası yoktu. Duruşu bile farklıydı...
İçinden kendi kendine böyle düşüncelere dalmışken Tuna'nın gür sesiyle kendine geldi.
"Bir problem mi var dostum?"
"Ah,hayır ne oldu?" dedi kendine gelen adam. Sare son iki gündür tamamen aklını meşgul etmişti ve artık hayata dönmesi gerekiyordu.
"10 dakikadır konuşuyorum burda ve tek kelimesini bile anlamadığına eminim. Neler oluyor Salih? Dün de bir tuhaftın zaten." diye söylendi Tuna bir yandan barmene içkilerini sipariş ederken...
"Yeni reklam yüzümüzü buldum.Yarın sabah şirkete gelecek." diye geçiştirmek istedi Salih ama Tuna eski arkadaşını tanıyordu.
"Yani reklam yüzümüzü buldun ve o afet aklını başından aldı öyle mi anlamalıyım?" dedi suratına yerleştirdiği sırıtmayla.
"Yok be oğlum, aklım gayet başımda. Onu düşünüyorum evet ama inan düşündüğün gibi değil."
"Hey, sen benim ne düşündüğümü nereden biliyorsun? Dostum, müneccinmi oldun yoksa?" dedi Tuna sırıtması suratına daha çok yayılırken...
"Seninle de ciddi bişe konuşulmuyor lan.Dinlemeyeceksen ne diye soruyosun? Senin beyninde kaç çeşit tilki halay çekiyorsa, bunu bilmek için müneccin olmaya gerek yok. 9 yıldır seni tanıyor olmam yeterli sanırım." diye soludu Salih, sinirli bir ifade takınmaya çalışarak.
"Tamam lan şaka da yapılmıyor haa. Amma alıngan oldun sen. Anlat dinliyorum..."
"Aslında anlatacak birşey yok. Sadece diğer kadınlar gibi değil sanki. O farklı... Yani nasıl anlatacağımı da bilmiyorum. Dün beraber sahildeki restorana gittik.Ben burda rahat edemem diyerek içeriye girmedi lan. Küçük bir köfteciye götürdü beni. Duruşu, bakışı o kadar farklı ki... Sanki kalenin içine hapsolmuş etrafı demir zırhlarla çevrili gibi..."
Salih, genç kızı arkadaşına anlatırken bir yandan da genç kızın yüzünü gözünün önüne getiriyordu.
"Yılların çapkını Salih, bir kızdan ilk kez bu şekilde bahsediyor. Bu günleri görmekte varmış kaderimizde." derken arkadaşına gülümsüyordu.
"Anlaşılan ben ne kadar anlatsam da onu görene kadar anlamayacaksın. Yarın onu gördükten sonra kararını kendin verirsin artık.Küçük bir sorun var, bu kız daha önce böyle bir işte hiç çalışmamış.Yani deneyimi yok ve çekim için önden birkaç prova yapmamız gerekecek."
"Prova sorun değil de, sen bu kızı nerden buldun? Daha önce bu sektörde hiç bulunmamışsa nerden çıktı karşına? Ve başarabilir mi dersin?" diye ardı ardına sorularını sıraladı Tuna.
"Uçurumun kenarında bir melek gibi görünüyordu, intihar edeceğini düşünüp onu kurtarma girişiminde bulundum."
"Salih, neler oluyor dostum , hızına yetişemiyorum. Baştan anlatsana şunu. Senin o uçurumun kenarında ne işin vardı?" diye soran arkadaşına bütün hikayeyi baştan sona sıraladı Salih, diğer yandan bardağındaki içkisini yudumlarken.
Tuna daha önce arkadaşını hiç böyle gördüğünü hatırlamıyordu. Bu kadar heyecanlı, bu kadar hevesli ve bu kadar güler yüzlü. Salih Sare'nin adının geçtiği her kelimede gülümsüyordu. İş hayatında da, özel hayatında da şimdiye kadar hep ciddi bir duruşu vardı.
"Peri kızını kurtaran, kahraman şövalye... Baya etkileyici doğrusu." diye dalga geçerek sırıttı tekrar Tuna.
"Saçma sapan konuşma Tuna. Belki çok güzel bir kız olabilir, ama sadece iş yapacağımız sıradan bir bayan.Kafanda neler döndüğünü iyi biliyorum ve bir an önce düşüncelerine son vermezsen, korkarım ölümün, kahraman şövalye tarafından olacak." diyerek yalancı bir tehdit savurdu arkadaşına.
"Tamam dostum, sakin ol lütfen." diyerek ellerini havaya kaldırdı Tuna teslim oluyorum duruşuyla.
Sohbetleri kimi zaman iş, çoğu zaman Sare hakkında devam ederken, Salih yanında hissettiği birinin varlığıyla kafasını çevirip yanında beliren kadına baktı soran bakışlarla.
" Bir içki ısmarlayacak, böyle yakışıklı bir adama asla hayır demem."
Az önce kapıda gördüğü sarışın kadından başkası değildi, böyle arsızca kendisinden içki isteyen ve bakışlarıyla onu adeta yiyip bitiren kişi.
" Size içki ısmarlayacağıma dair herhangi birşey söylediğimi hatırlamıyorum." diyerek cevapladı kadını Salih. Kadının bakışlarından oldukça rahatsız olmuştu. Akmış rimeliyle, dağılmış saçlarıyla, siyah, straplez mini elbisesi ve boyunu neredeyse 10 Cm uzun gösteren topuklu ayakkabılarıyla tamamen bir enkaz gibi görünüyordu.
" Ne kadar da şanssızım, oysa beraber geçirebileceğimiz hoş bir gece olabilirdi diye düşünmüştüm." derken nefesini Salih'in yüzüne doğru üflediğinde, kadından gelen alkolle karışık sigara kokusu, genç adamın midesinin bulanmasına sebep olmuştu. Bu nasıl bir arsızlıktı böyle. Kadından biraz daha uzaklaşıp, Tuna'yı işaret ederek "Belki de aradığınızı bu genç ve yakışıklı adamda bulabilirsiniz."derken Tuna'ya göz kırpıyordu.
Tuna, Salih'ten böyle bir hareket beklemediği için şaşkınlıkla, bir Salih'e ,bir de yanında dağılmış bir vaziyette durup, sırnaşık hareketler yapan kadına bakıyordu. Çok fazla alkol almış olmalıydı bu kadın ve sarhoş bir kadının başına bela olmasını istemiyordu.
"Yapma ama, benim çok acil bir işim çıktı, kusura bakmayın." diyerek Salih'e kaş göz hareketleriyle gitmeleri gerektiğinin işaretini veriyordu ama Salih arkadaşına az önce kendisiyle dalga geçtiği için, sırıtarak karşılık veriyordu.
" Amma da nazlandınız be, sizinle mi uğraşacağım. Altı üstü bir içki istedik, cebinizde akrep var sanki. Bana yakışıklı mı yok?" dedikten sonra sinirle arkasını döndü ve çarpık adımlarla uzaklaştı...
"Ne yapmaya çalışıyordun az önce , seni pislik torbası?" diye sinirle sordu arkadaşına Tuna.
"Kahraman şövalye hayatına birazcık renk katmak istedi dostum, bu kadar sinirlenecek ne var, söyler misin? Kadınlardan bu kadar korktuğunu bilmiyordum." derken bir kahkaha patlattı Salih.
"Az önce gördüğüm şeyin bir kadın olduğuna emin misin sen? Hem renk katmak istiyorsan, kendi hayatına renk kat. Benden uzak dur pabucumun şövalyesi." derken artık o da gülüyordu.
"Bu mekanın tadı kaçmış artık, başka yerlere takılalım bundan sonra. Baksana, içeriye kim var ,kim yok alıyorlar." dedi Salih.Birden aklına bugün yaşlı köfteci adamın , Sare'ye söylediği iş teklifinin gelmesiyle suratı asıldı.
O kız narin bir çiçek gibiydi, öyle alkollü mekanlarda çok çabuk harcanıp giderdi. İyi ki o yanındayken söylemişti yaşlı adam Sare'ye bu işi. Belki Salih duymasaydı bugün o konuşmayı, Sare kabul edecek ve alkollü adamların masasına meze olacaktı. Neyse ki Salih ona iş teklif ettiğinde itiraz etmemiş ve kabul etmişti. En azından deneyeceğini söylemişti. Demekki gerçekten işe ihtiyacı vardı genç kızın. Düşünmek için zaman bile istememiş, "Ne zaman başlıyorum." diye sormuştu üstelik gözleri ona umutla bakarken...
"Hey, yine peri kızına daldın gittin sanırım , kendine gel artık." diye Salih'i bir yandan dürtükleyen Tuna, bir yandan elini, genç adamın gözleri önünde bir sağa bir sola sallıyordu.
"Ne oluyor yahu? Biraz beni benimle bıraksana..."
"Tadım kaçtı benim, hadi kalk gidiyoruz, hem saatte geç oldu. Sabah işimiz var biliyorsun ve peri kızını gece yatağa yattğında bol bol düşünürsün artık." dediği gibi doğruldu ve çıkışa doğru Salih le beraber yürümeye başladılar.
Eve geldiğinde, alkolün etkisiyle , ayakta duracak hali yoktu genç adamın. Çabucak soyunup yatağına girdiği gibi, Sare gelip yerleşmişti bile düşüncelerinin tam ortasına...
Bu kızda tuhaf birşeyler vardı. Sakladığı, anlatmak istemediği birşeyler. Onun hakkında hiç birşey bilmemek canını sıkıyordu ama zamanla öğrenecekti herşeyi. Geçmişte canını yakan birtakım şeyler olduğunu düşündü Salih. Ya ailesi, ya sevgilisi ya da herhangi birisi genç kızın etrafına duvarlar örmesine sebep olmuştu.
Ne kadar güzel gözleri, baştan çıkaran eşsiz bir kokusu vardı. Daha önce birlikte olduğu hiçbir kadın böyle kokmuyordu. Ya alkol ya da ağır, genzini yakan parfüm kokarlardı. Oysa Sare ferah, taptaze narin bir çiçek gibi kokuyordu.Bugün onun yanındayken, akşam üzeri olmasına rağmen o kokuyla yeniden sabah olmuş, gün aydınlanmış gibi hissetmişti. Henüz hiç tanımadığı bu kadın aklını, beynini işgal etmişti. Kendini toparlaması gerekiyordu.Büyütecek hiçbirşey yoktu ki, bir kadındı işte en fazla. Güzel bir kadın, çok güzel bir kadın ve eşsiz bir ten kokusuna sahip olan fazlasıyla güzel bir kadın...




❤SEVDASINI SEVDİĞİM❤Where stories live. Discover now