Sare❤

4K 356 15
                                    

#DEJAVU#
Genç kız , Salih'in onu öpmesinden sonra eve geldiğinde, evin hiçbir ışığının yanmamasıyla korkuyla adım attı. Her zaman evden çıkarken, açık bıraktığı holün lambasını, yağmurda ıslanıp eve geldikten sonra kapattığını unutmuştu. Karanlığa gözlerini alıştırmaya çalışarak , korkar adımlarla ezberlediği düğmenin yerini bularak aydınlattı evinin holünü önce. Daha sonra sırasıyla bütün odaların ışıklarını yaktı.
Hiç birşey yapmak istemeyerek, sabahki yağmurun izlerini üzerinden atmak için duş bile almadan, doğruca salonundaki kanepeye yığıldı. İşte yine dört yıl önceki o karanlık gündeydi. Tutunacak, ayakta duracak mecali kalmamıştı. Adeta boş bir çuval gibi, koltuğa kendini bıraktığında artık hıçkırıklarını özgür bırakarak, ağlamaya kaldığı yerden devam etti. İhtiyacı olan şey sadece biraz destek, onu anlayacak yol gösterecek birileriydi. Bu düşünceyle kendisini biraz sakinleştirdikten sonra Pelin'i arayarak, ona ihtiyacı olduğunu söyledi. Eğer Pelin'i aramasaydı, daha fazla dayanamayarak kendisine zarar vermekten, ailesini bulup hiçbirşey yapamadan ölmekten korktu.Yaklaşık On beş dakika sonunda kapı çaldığında , kapıyı açacak dermanı olmamasına rağmen, kendisini zorlayarak kapıyı açtı.
Daha fazla tutmadı kendisini arkadaşını gördüğünde. Şiş ve kızarmış gözlerine aldırmadan ağlamaya devam ediyordu.
"Ah Pelin, dayanamıyorum artık..." diye hıçkırıklarının arasından sözler dudaklarından döküldüğünde, arkadaşı daha sıkı sarılarak;
"Tamam canım, sakin ol lütfen. Kendini bırakma. Sen tanıdığım en güçlü kızsın. " dedi üzülmesine daha fazla tahammül edemediği genç kıza.
Beraber içeri girdiklerinde; " Kalmadı , inan artık hiç gücüm kalmadı. O pislik herif beni öptü. Anlıyor musun? Ona bana dokunmamasını söylediğim halde yaptı bunu."
"Tamam güzelim. Bak şimdi ne yapıyoruz biliyor musun? Önce elini yüzünü yıkıyoruz, daha sonra kendimize birer kahve yapıyoruz ve konuşuyoruz. Ağlamakla eline birşey geçmez." diyerek sakinleştirmeye çalıştı Pelin arkadaşını.
Pelin'den başka hiç kimsesi yoktu bu hayatta. Üniversiteye ilk başladığı yıllarda, dört yıldan biraz daha uzun zaman önce tanıyordu arkadaşını. Tek sırdaşı, dostu, kardeşi olmuştu Pelin onun.Üniversiteyi bırakmak zorunda kaldığı zamanlarda da , babaannesinin ölümünden sonra da hep destekçisi olmuştu Pelin Sare'nin. Yaşadığı acıları da bir tek o biliyordu.
Elini yüzünü yıkayıp,kahveleri hazırladıktan sonra yanıbaşına oturdu Pelin genç kızın. Sare'nin hala dolu dolu olan gözlerine bakarak;
" Anlat bakalım canımın içi. Ne oldu da bu kadar sinirlendin, ne yaptı o adam sana?" diye sordu.
" Herşey o kadar güzeldi ki... Ona güvenebileceğimi zannetmiştim biliyor musun? Onun diğerleri gibi olmadığını zannetmiştim. Ama hiç bir farkı yokmuş. Beni öptü. Zorla... " dediğinde Pelin hikayenin tamamını merak ediyordu.
"Nasıl oldu? Yani durup dururken mi?" diye sorduğunda Sare, sabah yağmurda ıslanıp eve gelmesinden, çekimlerden, akşam beraber yemek yemelerinden ve arabada olanlarla alakalı her bir ayrıntıyı anlattı arkadaşına.
"Yine işsizim anlayacağın , en başa döndük." diye de ekledi konuşmasına.
"İş bulursun, sorun o değil bitanem. Ama anlattığın kadarıyla bu adam sana değer veriyor. Tamam,seni öpmesi çok yanlıştı. Ama senin yaşadıklarını o bilmiyor sonuçta. Neden bu kadar fazla tepki verdiğini bilmiyor. Dışarıdaki hayat ,yani kadın erkek ilişkileri senin zannettiğinden ibaret değil canım. "
"Ama... Ben ona bir daha güvenemem ki Pelin. Bir daha yalnız kaldığımda, beni yeniden öpmeyeceğini veya başka herhangi birşey yapmayacağını nerden bilebilirim. Zaten bu saatten sonra bir araya gelemeyiz de. Bilmiyorum... Çok mu abarttım sence?" diye sordu arkadaşına hala dolu dolu gözlerle ve kızarmış bir burunla bakarken...
" Sana göre abartmadın bebeğim. Ama erkeklere göre böyle şeyler çok normal. Hem anlattığın kadarıyla, peşinden gelmiş, yaptığının yanlış olduğuna kendisi de kanaat getirmiş. Bu şekilde davranırsan ,hiç kimseyle normal bir ilişki yaşayamazsın. Gördüğüm kadarıyla bu adam, seni de fazlasıyla etkilemiş gibi."
"Tamam kabul ediyorum, bakışları,gülüşü ve hatta dudağının kenarındaki gamzesi çok etkileyici. Onun gökyüzünü anımsatan gözlerine bakıp da etkilenmeyecek kadın yoktur belki de. Ama bu beni zorla öpmesini gerektirmiyor. Ne yapacağım ben şimdi Pelin yaaa?" diye sorduğunda artık ağlamıyordu Sare. Bir çözüm istiyordu arkadaşından. Dün akşama geri dönmeyi, o sahildeki yürüyüşten öncesine dönmeyi istiyordu. Normal şartlarda öpülmüş olsaydı dudakları ,çok hoşlanabilirdi... Ama zaten yaralı olan yüreğine tuz basmıştı Salih bu davranışıyla. Canı acıyordu...
" Şimdi saat çok geç oldu canım, yat dinlen biraz. Şu haline baksana bi aynada, kızarmış burnunla, şişmiş, kan çanağına dönmüş gözlerinle tam bir enkazsın. Toparlan biraz, yarın konuşuruz ne yapacağımızı. "
"Pelin, çok fazla oluyorum farkındayım ama , bu gece benimle kalır mısın?"
" Söylemesende, gitmeye niyetim yok zaten şapşal kız. Seni bu durumda bırakır mıyım?" diye cevapladı Pelin arkadaşının sorusunu.
" İyi ki varsın, iyi ki senin gibi bir dosta sahibim. Bir kez daha anlıyorum aradaki kan bağı değilmiş, insanı kardeş yapan. Sen benim hiç sahip olmadığım ailemsin. " dediğinde Pelin;
"Kendi gözlerini şişirdin, beni de mi ağlatmaya niyetlendin. Kusura bakma hanımefendi amacına ulaşamayacaksın."derken sırıtarak kahve fincanlarını alıp ,mutfağa tezgahın üzerine bıraktı.
Böyle duygusal anlara dayanamıyordu Pelin. Ne kadar güler yüzlü, neşeli ,açık sözlü bir kız olsa da içinde saklı yaşardı duygularını. Sare, onu iyi tanıdığı için daha fazla konuşmadı. Beraber Sare'nin tek kişilik yatağına uzandıklarında;
"Bak kızım, bu karanlık takıntın yüzünden, birsürü fatura parası ödüyorsun. Alışmaya çalış artık." diye söylendi Pelin Sare'ye. Ama Sare'den ses gelmeyince, arkadaşının gerçekten çok yorulduğunu ve kendisini uykuya teslim ettiğini anlamış olacak ki, sıkıca sarılarak o da uyumaya çalıştı.
Sare, sabaha karşı huzursuz bir şekilde uyandığında, kendisini çok halsiz hissediyordu. Yanında yatan arkadaşını uyandırmamaya gayret ederek yataktan doğrularak, su içmeye gidecekti. Ama ayağa kalkmasıyla, başının dönüp yere kapaklanması bir oldu...
Duyduğu gürültüyle, yataktan adeta sıçrayarak kalkan Pelin, yerde yatan arkadaşına bakarak çığlık attı. Bir çırpıda yanına ulaşıp, genç kıza ne olduğunu anlamaya çalıştı. Sare yarım yamalak açtığı gözleriyle, bilincini kaybetmiş gibi bakıyordu Pelin'e. Genç kız yaşadığı korkuyla ve telaşla ne yapacağını düşünerek bakıyordu arkadaşına ama aklı çalışmıyordu. Arkadaşına sarıldığında, ateşler içinde yandığını farketti.
"Sare, kendine gel ne olur? Ne oldu sana böyle? Korkutma beni." diyerek kendine getirmeye çalıştığı arkadaşını bir yandan da sarsıyordu. Birden aklına gelen düşünceyle, telefonuna sarılarak ambulansı aradı...
Kısa bir süre sonra ambulans geldiğinde, Pelin ağlayarak sağlık görevlilerine;
" O iyi değil mi? Birşeyi yok değil mi?" diye korkuyla sorular soruyordu...
"Tamam hanımefendi sakin olun, şimdi anlayacağız. " deyip Sare'yi kontrol ettikten sonra tekrar genç kıza dönerek;
"Korkmayın, ateşi çok fazla yükselmiş. Bu mevsimde nasıl bu kadar soğuk alabilmiş hayret doğrusu. Bünyesi zayıf olduğu için dayanamayıp baygınlık geçirmiş. Şimdi biz ilk müdahaleyi yapıp, hastaneye götüreceğiz." dedikten sonra, arkasından gelen sesi duyan Pelin'in;
"Dün sabah bütün yağmur, üzerinden geçti. Kahretsin!" diyerek Sare'nin yanına gelip, kontrol etmeye çalışan, ona endişeyle bakan mavi gözlü adamın Salih olduğunu anlaması uzun sürmedi.
Hastaneye kadar, Sare'nin yanına gelen adam, Pelin'i şaşırtmıştı.
" Neden buradasın? Dün onu ne kadar üzdüğünün farkında mısın? " diye sordu Pelin, tek kaşını kaldırarak. Amacı her ne kadar arkadaşını korumak olsa da,bu adamın Sare hakkındaki düşüncelerini merak ediyordu.
" Merhaba, sen Pelin olmalısın. Ve anladığım kadarıyla benim kim olduğumu da biliyorsun. " diyerek tokalaşmak için elini uzattı Salih.
"Tanışmak için, hiç uygun bir zamanlama değil. Hem söylesene, neden geldin buraya? Nerden haberin oldu Sare'nin rahatsızlandığından, peşine adam falan mı taktın sen bu kızın?" diye soruları sorduğunda, elini kendisine uzatılan ele uzatmak yerine, kollarını göğsünde birleştirerek konuştu.
" Dün hata yaptım ve dün gece o şekilde ayrıldıktan sonra, Sare'yi merak ettim. Evde duramayınca, sabah olmasını bekleyemeden arabamı Sare'nin kapısının önüne park edip beklemeye başladım." diye dürüstçe cevap verdi Salih.
" Özür dilemek için gelmiştin yani... "
"Sadece Sare ile konuşmak istemiştim. Yaptığım ona göre yanlıştı. Onu anlayamadım ve istemediği bir şeyi yaptığım için evet , özür dilemek için gelmiştim." dediğinde Pelin biraz da olsa yumuşamıştı bu adama karşı. Zaten o kadar da kızgın değildi ama şimdi ona baktığında, gözlerindeki endişeyi gördüğünde inanmıştı bu adama.
"Bakın Salih Bey" diyerek resmileştirdi konuşmasını. " Daha önce bir çok kadın tanımış, hatta fazlasıyla birşeyler yaşamış olduğunuz belli. Size göre bir kadını öpmek sıradan bir eylem olabilir, ama bazı kadınlar kırılgandır. Hassastır... Bazı insanların sınırları vardır, karşısındakinin aşmaması gereken... Sare'yi fazla tanımadığınız, onun sınırlarını bilmediğinizden belli oluyor. Size tavsiyem ilk önce,karşınızdaki insanı tanıyın. " diyerek nasihat verdi karşısındaki adama Pelin.
"Onu üzdüğüm kadar bende üzgünüm inanın Pelin hanım. Şimdi müsaade ederseniz bir kaç dakika Sare ile yalnız kalabilir miyim? " diyerek kızı kibarca bulunduğu odadan kovdu Salih. Pelin normal şartlarda olsa asla arkadaşını bu adamla yalnız bırakmazdı. Ama hem bu adamın samimiyetine inanarak, hem de arkadaşının onunla yüzleşmesinin daha iyi olduğunu düşünerek çifti odada yalnız bırakarak çıktı. Çıkarken parmağını Salih'e doğru uzatarak; "Sakın birdaha onu üzme! " demeyi de ihmal etmedi...
Genç kız, gözlerini açtığında, sanki bu anı daha önce de yaşamış gibi hissetti kendisini. Hastane odası, kolunda takılı olan serum ve yanıbaşında oturup , onu endişeyle izleyen bir çift gökyüzü gözler... "Salih!" dedi şaşkınlıkla. Daha sonra gözlerini kapatıp, Pelin'i, Salih olarak gördüğünü düşündü. En son su içmek için yataktan kalktığını, daha sonra başının döndüğünü hatırlıyordu. Kesinlikle yanıbaşında onu izleyen kişi Salih olamazdı. Tekrar açtı gözlerini, korkuyla ve heyecanla yan taraftaki koltuğa çevirdi bakışlarını. Pelin'i görmeye hazırlıyordu kendisini, gözlerinin de onu yanılttığını düşünmüştü. Ta ki o gür ve şefkatli adamın sesini duyana kadar ...
"Merhaba, küçük cadı!"

❤SEVDASINI SEVDİĞİM❤Where stories live. Discover now