Sare❤

3.4K 242 28
                                    

       "BANA SARILDIĞINDA BÜTÜN ÇIKMAZ SOKAKLARIN, BİR ÇIKIŞI OLDUĞUNU KEŞFEDİYORUM..."
        

               Sare, dün gece Salih'e herşeyi anlattığı için ve aralarında gizli hiç bir şey kalmadığı için, üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hafiflemişti. Genç adamın gözlerinde gördüğü öfkeden,  içinde fırtınalar koptuğunu hissetse de, içini yiyip bitiren o durumu ona anlatmaktan pişman etmemişti Salih onu. Çekip gitse de, yaşadıkları yüzünden genç kızı bir daha görmek istemese de haklıydı Salih. Her erkek hayallerini süsleyen tertemiz bir kızı sevmek isterdi nihayetinde. Ama Salih için önemli olan genç kızın  daha önce   başkasının dokunduğu bedeni değil, hırpalanmış ve hiç kimsenin yer edinemediği yüreği olmuştu.  Sare'ye böyle hissettirmişti.
           Sessizlik içerisinde geçen araba yolculuğunda, Sare'nin düşünceleri bunlardı.  Salih hastanenin açık otoparkına  arabayı park ettikten sonra, dönüp genç kıza baktı.
         "Hadi bakalım. Babanla ikinci görüşme için hazır görünüyorsun. " diyerek elini tuttu genç kızın.
         "Sanırım." diye cevapladı Sare ve Salih'in genç kızın elini bırakmasıyla beraber, arabadan inerek hastaneye doğru ilerlediler.  
            Babasının yattığı odanın önüne geldiklerinde Salih;
       "İçeriye seninle beraber girmemi ister misin?" diye sordu, omuzlarından tuttuğu genç kıza.
      "Yalnız başıma halledebilirim sanırım. Teklifin için teşekkür ederim yinede."
        "Tamam. Ben burada seni bekliyor olacağım. Lütfen güçlü ol ve sakın ağlama." diyen Salih, genç kızın omuzlarını hafifçe sıktıktan sonra, kendisine çekerek sarıldı.
         Sare, odaya ağır adımlarla girdikten sonra,  kapıyı arkasından kapattı. Semih beyin şimdiki odası tek kişilik ve oldukça ferahtı. İçeri girer girmez dikkatini çeken ilk şey, Semih beyin yanıbaşındaki sandalyede oturan ve hasta adamın ellerini kendi avuç içinde okşayan genç bir delikanlı oldu. Arkasını dönen genç Sare'ye şaşkın bakışlarla bakarken,  birden aklına bir şey gelmiş gibi ayağa kalktı.
         "Sen O'sun.  Sare!" dedi. Genç kızdan cevap bekleyen bakışlarla.
       Genç kız, bir an şaşırsa da karşısındaki gencin kim olduğunu merak ederek cevapladı.
        "Evet. Ben Sare. Siz?" der demez delikanlı , genç kızın boynuna sıkıca sarıldı.
        "Heyyy! Bir dakika, sen kimsin?" diyerek boşta kalan elleri ile delikanlıyı kendisinden uzaklaştırmaya çalıştı ve nihayet delikanlının kolları Sare'nin boynundan çözüldü.
         Üzerini düzelten genç kız, karşısındaki gence bakıyordu açıklama yapması için.
       "Kendimi tanıtmadım kusura bakma. O senden o kadar bahsetmişti ki, biliyordum bir gün bulacağını." derken yatakta uyuyan hasta adamı işaret etti genç delikanlı.
        "İsmim Umut. Biz seninle kardeş oluyoruz. Yani o benim de babam." diyerek bu kez gözleri ile işaret etmişti Semih beyi.
        "Bir dakika. O adam senin baban olabilir ufaklık ama benim hiç bir şeyim değil." diyerek kaşlarını çattı Sare. Bir erkek kardeşi vardı ve bunu yıllarca bilmeden yaşamıştı genç kız.
          "Biliyorum,  ona çok kızgınsın. Haklısın da. Ama ne kadar inkar etsen de,  bu adam benim olduğu kadar senin de biyolojik olarak baban. Gözlerinin onunla tıpatıp aynı olması bile bunun kanıtı."
         "Belki de. Ama benim için hiç birşey ifade etmiyor."
        "Peki neden onu böyle iyi bir hastaneye yatırdın,  tedavi masrafını üstlendin?"
       "Sana açıklama yapmak zorunda değilim. Hem başka çocukları olduğunu bilseydim, belki..."
       "O zaman vicdanını susturur ve onu hiç görmemiş gibi yoluna devam ederdin öyle mi?"
       "Fazla ileri gidiyorsun.  Vicdanımı sorgulamak senin haddin değil. Hem sen ne biliyorsun da konuşuyorsun?"
        "Haklısın. Sekiz ay öncesine kadar, babam hastalığını öğrenene kadar, senin varlığından bile haberim yoktu. Kanser olduğunu öğrendikten sonra, senden ve yıllarca süren vicdan azabından bahsetti."
          "Adresimi biliyordu. Nerede yaşadığımı biliyordu. Bana gelerek,  kendisi bizzat anlatabilirdi vicdan azabını.  Konuşamayacak duruma geldikten sonra, bir anlamı da kalmadı."
          "Korkuyordu Sare. Cesaret edemedi. Seni bırakıp giden o gamsız ve güçlü adam değildi çünkü."
         "Neyse ne konuşmak istemiyorum. Yanlış bir zamanda geldim sanırım. Siz baba oğul yalnız kalın en iyisi." diyerek kendisinin bir kere bile baba diyemediği bu adam sevgisini, karşısındaki çocuğa verdiği için kıskançlık duydu Sare.
          "Gitme lütfen." diyen Umut,  genç kızın kolunu tuttu hafifçe.
          Genç kız, geriye dönerek baktı Umut'a.
       "Sizin aile saadetinizi izlemek istemiyorum. Başka kardeşlerin de var mı? Annen? Bunca yıl ailesiz yaşamak nasıl bir duygu biliyor musun? Bilemezsin! Senin küçükken dizlerin kanadığında koşup boynuna sarıldığın,  içli içli ağladığın bütün ilgisini üzerine çektiğin bir ailen vardı. Senin bu baba dediğin adam, benim içimdeki kız çocuğunu daha doğmadan öldürdü anlıyor musun? Benim içimdeki kız çocuğu, eline kırmızı pabuçlarını alıp gideli çok oldu." derken ağlamamak için direndiği gözlerindeki yaşlar canını yakıyordu.
          "Haklısın. Seni böyle bir hayatı yaşamak zorunda bıraktığı  için  ondan nefret ediyorsun.  Seni anlayamam belki. Ama o ölüyor Sare." derken Umut da ilk gözyaşını dökmüştü.
          Sare, delikanlının ağladığını gördüğünde içi sızladı. 
        "Çok mu seviyorsun babanı?" diye sordu genç kız.
         "O benim tek ailem. Her zaman yanımda olan tek insan."
        "Peki annen? Başka kimsen yok mu senin?"
      "Annem bir sene önce, sarhoş bir sürücünün kullandığı kamyonun altında kalarak öldü. Annemi kaybettikten kısa bir süre sonra da babamın hastalığını öğrendik. Annemi çok seviyordu babam ve sanırım yokluğu içini kemirerek bu hastalığın nüksetmesine sebep oldu."
        "Annen için üzgünüm. Bilmiyordum." dedi genç kız.
       "Önemli değil. Şu an tek düşündüğüm şey, babamın iyileşmesi. Sana ne kadar teşekkür etsem az. Onu bu hastaneye yatırdığın için. Doktorlar iyi olamayacağını söylüyorlar ama ben yine de onu kaybetmeye hazır değilim. İyileşeceği günü bekliyorum."
        "Şu an nerede kalıyorsun Umut?" diye sordu Sare.
        "Özel  bir lisede tam burslu olarak yatılı kalıyorum."  
        "Kafeteryada birer kahve içelim mi?" diye sordu Sare, gözleri kızaran çocuğa.  Babasına olan öfkesini,  ne kadar kabullenmek istemese de kardeşi olan bu çocuk haketmiyordu. Düşününce,  kimsesiz kaldığı bu hayatta, kendi kanından biri yüreğindeki küçük bir yeri mutlu bile etmişti.
          Odadan çıktıklarında,  Salih oturduğu bekleme koltuklarından kalkarak hızlıca Sare'nin yanına geldi.
      "Canım , iyi misin?" diye sordu, bir Sare'ye bir yanındaki genç delikanlıya bakarken.
       "İyiyim. Bak seni tanıştırmam gereken biri var . Bu Umut. Semih beyin oğlu."  derken Salih'i Umut'a kim olarak tanıştırabileceğini düşünüyordu.
      "Umut, bu Salih...."
     "Sare'nin erkek arkadaşı. " diyerek elini uzatan Salih, Sare'yi bu durumdan kurtardığı için minnettardı genç kız. 
           Kafeteryada oturup, kahvelerini söyledikten sonra konuşan Salih oldu.
        "Demek bir kardeşin var Sare."
        "Öyle görünüyor." diyerek Umut'a tebessüm etti genç kız. Bu çocuğa ilk başta sert davranmış olsa da, onunda en az kendisi kadar günahsız olduğunu biliyordu. Bu yüzden onun kardeşi olduğunu kabullenmesi zor olmadı. Belki de Umut annesini kaybettiği için ve genç kız da annesizliğin nasıl bir duygu olduğunu bildiği için kıyamıyordu delikanlıya.
        "Derslerin iyi sanırım. Tam burs kazandığına göre." diyerek göz kırptı Sare Umut'a.
        Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra cevap verdi Umut.
       "Okul birinciliğim var. Babamın sayesinde.  O çok istedi okumamı ve kendime güvenimi sağladı."
       Genç kız, babasının adının geçmesiyle yine huzursuzlandı. Kendisi okulunu yarım bırakmak zorunda kalmışken,  babası oğlunu okutmak için elinden geleni yapmıştı. Bu düşünce ile canının yandığını hissetse de, Umut'a belli ettirmemeye çalışarak zoraki gülümsedi.
       "Ne güzel. Umarım güzel yerlere gelirsin." diye cevap verdi Umut'a.
        Salih,  genç kızın üzüldüğünü hissetmiş olacaktı ki;
        "Sare de okulunu kısa bir süreliğine dondurdu ama yakında devam edecek. Öyle değil mi canım?" diyerek Sare'ye baktı genç adam.
        Sare, gülümsemekle yetindi. Babasının yapmadığını Salih yapmak istiyor,  genç kıza güven veriyordu.
        "Saat üç e geliyor Sare. Kalkmazsak kokteyle geç kalacağız." diye sözlerine devam etti Salih.
       "Umut... Ben şimdi gidiyorum. Ama buraya telefon numaramı yazıyorum. Beni istediğin zaman arayabilirsin." dedikten sonra masanın üzerinde duran peçeteye,  çantasından çıkardığı kalem ile telefon numarasını yazarak delikanlıya uzattı.
       "Teşekkür ederim Sare." diye cevap verdi Umut genç kıza.
       Gitmeden son kez arkasına döndü ve;
     "Onunla.... Yani babanla ilgili herhangi birşey olursa haber ver bana." dedikten sonra Umut bir adımda genç kızın yanına ulaşarak,  kollarını boynuna doladı ve sıkıca sarıldıktan sonra "Tamam." diyebildi.
   

❤SEVDASINI SEVDİĞİM❤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin