Sare❤

4.5K 304 28
                                    

"Şaka yapıyosun. Gerçekten bunları mı söyledi? Biliyordum kızım ben. Bu adamın sana bakışları bile farklı. Ayyy çok romantik." diye şaşkınlığını belli eden Pelin'i dinliyordu Sare.
"Ya Pelin benim kafam çok karışık, gerçekten ona nasıl davranacağımı şaşırdım. Hiç birşey söyleyemedim biliyor musun? Alnını alnıma dayadığında, gözlerini gözlerimi kilitlediğinde kalbim durdu zannettim. Sanki bu dünyada değildim."
"Aşık olmuşsun işte kızım. Kafanı karıştıracak bir durum yok yani."
"Peki, insan güvenmediği birine aşık olabilir mi?"
"Aşk o kadar başka bir duygu ki Sare, bazen hiç tanımadığın bir kalpte çıkabiliyor karşına. Tanımadığın insana güvenemezsin, ama aşık olabilirsin. Zamana bırak yaşayacaklarınızı. O zaman anlayacaksın doğru kişi olup olmadığını."
Sare,Pelin'in nasihatlerini dinlerken aynı zamanda düşünüyordu. Gerçekten aşık olmuş olabilir miydi? Salih ona yaklaştıkça heyecandan darmadağın hissediyordu tüm duygularını. Odasının kapısını açtığında, karşısındaki manzarayı gördüğünde yanındaki afeti görünce ,içinde birşeyler parçalanmıştı. Sevgilisi olduğunu bilmek düşüncesi o an canını yakmıştı. Ama neden böyle hissediyordu. Anlam veremiyordu kendisine.
Salih, kendisini hazırlıksız yakalamış ve duygularını açıklamıştı. Ama onun düşüncelerinde aşk varmıydı? Sare bunu bilmiyordu. Ona yakın olmak istediğini söylemişti sadece...
"Heyyy, daldın gittin yine. " diyerek elini bir sağa bir sola sallıyordu karşısında oturan Pelin.
"Efendim, ne oldu?" diye sıyrıldı düşüncelerinden Sare.
"Kalkalım artık diyorum. Geç oldu. " diyen arkadaşına onay verdikten sonra Hasan amcasına yedikleri köftenin parasını ödeyerek çıktılar. Eve kadar yürümeyi tercih etti genç kız. Hava kararmış, kendini sokak lambalarının ve gökyüzündeki ayın aydınlığına bırakmıştı. Pelin ile biraz daha yürüdükten sonra ayrılmış ve eve kadar tek başına yürümek zorunda kalmıştı Sare.
Karanlıktan korktuğu için, elinden geldiğince temkinli ve huzursuzdu yol boyunca. Evine yaklaştığı sırada, yolun kenarındaki bir ağacın altında, öylece durup oturduğu binayı izleyen bir kadına takıldı gözleri. Karanlıkta pek fazla seçemiyordu ama kadının duruşundan kendi oturduğu binaya baktığı anlaşılıyordu. Kadını bir süre izledikten sonra yanına yaklaşarak sordu Sare;
"Birine mi bakıyorsunuz?"
Kadın birden öyle bir sıçradı ki yerinden, Sare'yi bile korkutmuştu garip davranışları. Hiç bir şey söylemeden çabucak arkasını dönüp giden kadının ardından seslendi genç kız;
"Korkutmak istememiştim."
Ama kadın adeta koşar adımlarla uzaklaşmıştı yanından. Acaba bir tanıdığı kendi oturduğu binada mı oturuyordu? Hırsızlık yapacak bir kadına da benzemiyordu ama yine de genç kızı aklındaki soru işaretleriyle bırakıp gitti kadın.
Fazla düşünmedi Sare de, hızlı adımlarla evine doğru yürüyerek hızla girdi kendini güvende hissettiği yuvasına. Gecenin karanlığından sıyrılan evinin lambalarını çıkmadan önce yakmayı unutmamıştı neyseki...
Aklındaki adamla ve az önce gördüğü esrarengiz kadını düşünmemek için, hemen hızlıca soyunup duşa girdi. Çıktığında ise yatağında hayallerine kendini kaptırmış bir şekilde, bornozuyla uyuya kalmıştı...
Sabah, kapısının kuvvetlice yumruklanması sonucu yatağından fırladı. "Bu saatte kim bu alacaklı gibi kapımı yumrukluyor yaa" diye söylenirken ayaklarını sürüyerek dış kapıya ulaştı. Kapının dürbününden baktığında, hala yumruklanmakta olan kapısının önünde duran Salih'i görünce, sinirle açtı kapıyı...
"Sana borcum falan mı var? Ne biçim kapı çalmak o öyle." diye söylendi Sare sinirle. Ama karşısındaki adam cevap vermek bir yana ,kılını bile kıpırdatmadan bakıyordu genç kıza. O an kapıyı bornozla açtığının farkına varan genç kız hemen geri çekilerek vücudunu kapının arkasına sakladı. Kapının arasından sadece kafasını uzatmış, Salih'ten cevap bekliyordu.
"Saatten haberin var mı? Normal bir şekilde kapıyı çaldım ama açmayınca yine bayıldın falan zannettim. Hadi hazırlan, ben arabadayım." diye söylendi Salih.
"Kapımı kırana kadar vurmana gerek yoktu." diyerek kapıyı genç adamın yüzüne kapattıktan sonra derin derin nefes aldı ve hızlı adımlarla odasına gitti Sare.
Telefonunu eline alarak saate baktıktan sonra, çabucak hazırlanmaya başladı. Nasıl bu saate kadar uyuyabildiğine şaşırıyordu aynı zamanda. Dolabından hemen askılı beyaz bir bluz ve siyah bir kot pantolon giyerek , siyah bağcıklı spor ayakkabılarıyla kombin yapmıştı. Saçlarını taradıktan sonra açık bırakmıştı. Zaten çekimler için ajansta bulunan kuaför, saçlarına şekil veriyordu. Hızlıca rimel ve hafif parlatıcı bir ruj sürdükten sonra tamamen hazırdı.
Arabaya bindiğinde, etraftaki rahatsız edici bakışlarla huzursuzlandı Sare. Kimbilir komşuları hakkında ne düşüneceklerdi. Ama şu an önemli olan tek şey kazanacağı paraydı. Etrafındaki insanlar, bir gün bile kapısını çalıp bir ihtiyacın var mı diye sormamışlardı Sare'ye. Hem kötü birşey yaptığını düşünmüyordu ki genç kız. Hayatta kalmak için çalışmaya ihtiyacı vardı. Bu yüzden insanların ne düşündüklerini ikinci plana atarak, gözleriyle resmen kafasına, kendisinin fotokopisini çekiyormuş gibi bakan yanındaki adama çevirdi bakışlarını.
"Kusura bakma, beklettim. Nasıl bu kadar uyudum bilmiyorum." diye mahcup bir şekilde özrünü iletti gökyüzü gözlere.
"Beklemek önemli değil de, kapıyı bir başkası çalsaydı , yine bornozla mı açacaktın onu düşünüyorum ben." diye cevapladı Salih, aynı zamanda arabasını şirkete doğru hareket ettirirken.
"Daha önce kapım, hiç o şekilde yumruklanmadığı için bilemiyorum." diye cevap verdi Sare.
"Bu kadar güzel olmak zorunda mısın?" diye sordu genç adam bir yandan yola konsantre olmaya çalışırken, arada bir kafasını çevirip baktığı kıza.
Sare cevap vermek yerine, başını önüne eğip, utançtan kızarmış yanaklarını sundu adama.
Şirkete kadar hiç konuşmadılar. Şirkete vardıklarında ise Sare çekimler için Tuna ile beraber ayrılırken, Salih'te çekim videolarını izleyeceğini söyleyerek odasına yöneldi. Artık zorlanmıyordu genç kız. Kameranın ışıklarına bile alışmıştı bu kısa zaman diliminde. Ve daha sonra ki günler de hızlıca birbirini kovalayarak çekimler nihayet tamamlanmıştı.
İki haftanın sonunda Sare ile yemeğe çıkmak isteyen Salih, genç kıza herhangi bir ters durumda bulunmamış aksine her zaman ılımlı bir şekilde yaklaşmıştı Sare'ye. Bu yüzden genç kız, birbirinin hemen hemen aynı olan ve yoğun koşuşturma içinde geçen günlerinden sonra olumlu olarak cevap vermişti Salih'e. Artık biraz daha yakından tanıdığını hissediyordu bu adamı ve ona güvenmemek için herhangi bir nedeni yoktu. Evinde hala ne giyineceği konusunda kendisiyle savaş verirken telefonuna gelen mesajı açmak için, yatağın üzerine yığılmış kıyafetlerinin içine attı kendisini.
"15 DAKİKA SONRA ORDAYIM." diye kısa bir mesaj gelmişti Salih'ten.
Oflayarak yerinden kalktığı gibi, dolabın önünde dikildi yine. Beyaz , dizlerinin üzerine gelen karpuz kol, bel kısmı dar, etek kısmı geniş bir elbisede karar kıldı sonunda. Sare her zaman rahat, spor giyinmeyi tercih eden bir kızdı. Bu elbisesi de spor sayılsa da dolgu topuk, krem rengi ayakkabılarıyla kombin yaptığında bu yemeğe uyum sağlayacağını düşündü. Pelin 'e içinden teşekkürlerini göndermeyi de ihmal etmedi , çünkü bu elbiseyi Pelin hediye etmişti genç kıza. Hoş ve hafif bir makyaj ve bukle haline getirdiği saçları ile hazırdı. Pencereden baktığında Salih'in arabasının aşağıda olduğunu görmesiyle, aynada son kez kendisine baktıktan sonra hızlı adımlarla çıktı evden.
Binadan çıkmasıyla, karşısında gördüğü adam her zamankinden yakışıklı görünüyordu. Arabasına yaslanmış, kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde bakıyordu genç kıza. Keten krem rengi bir pantolon üzerine giyindiği beyaz keten gömlekle çok hoş görünüyordu. Genç kız adama yaklaşırken hafifçe yutkundu ve "Merhaba." diyebildi sadece.
Bakışlarını kendisinden alamayan gökyüzü gözlerin hafifçe kırpışmasının ardından, arabanın ön kapısını açarak kendisine yol vermesine , arabaya oturarak karşılık verdi genç kız.
"Çok güzel olmuşsun." dedi adam arabaya biner binmez.
"Teşekkürler, sen de fena sayılmazsın." diye cevapladı Sare. İlk kez bir erkeğe hissettiklerini dürüstçe itiraf etmişti. Ama kendisini rahatsız hissetmiyordu bunları dile getirirken.
Salih nihayet, genç kızın üzerinden bakışlarını çekip arabayı çalıştırmayı akıl edebildi.
"Bu kez, benim istediğim biryere gideceğiz küçük hanım, çünkü daha önceden rezervasyon yaptırdım. İtiraz istemiyorum." diyerek yanında oturan kıza gülümsedi Salih.
"Peki, bu seferlik öyle olsun. Ama lütfen fazla gösterişli bir yer olmasın." diye belirtti Sare.
Yaklaşık bir saat sonra Sare geldikleri yeri gördüğünde şaşkınlığını gizleyemedi.
" Yemeği burada mı yiyeceğiz?" diye sordu Sare, denizin ortasında , bütün ihtişamıyla duran Kızkulesi'ni gösterirken.
"Hoşuna gider diye düşündüm." dedi Salih bir taraftan elini Sare'ye doğru uzatmış tutmasını beklerken.
Genç kız , daha önce Pelin ile beraber bir kaç kez gelmişti buraya ama her seferinde, Kızkulesi'nin tam karşısındaki minderlere oturarak çay içip, manzarayı izlemişlerdi. İlk kez içine girecekti ve merak ettiği, hayalinde canlandırdığı bu tarihi eser yapıyı ilk kez yakından görecekti.
Hiç düşünmeden kendisine uzatılan eli kavrayarak, ona ayak uydurdu. Salacak'tan kiraladıkları sandalla, çoğu yazara, yönetmene ve ressama ilham kaynağı olan Kızkulesi'ne doğru açılmaya başladılar . İçeri girdiklerinde, garsonun daha önceden Salih'in rezerv yaptığı masaya yönlendirmesiyle masalarına oturdular.
Sare,büyülenmiş gibi bakıyordu etrafına. Pencerelerden görünen İstanbul manzarası muhteşemdi.
"Burası harika bir yer." dedi hayranlıkla.
"Evet, öyle. Yemek yedikten sonra, asıl manzarayı görmek için Kuledebar'a çıkarız diye düşündüm." diye cevap verdi Salih.
Yemeklerini sipariş ettikten sonra genç kıza dönerek, "Ne içmek istersin?" diye sordu Salih ve ardından ekledi. "Şaraba ne dersin?"
"Hayır, alkol kullanmıyorum, yanımdayken senden de içmemeni istesem sorun olur mu?" diye rica etti genç kız.
"Peki nasıl istersen.Ne içelim o zaman?"
"Benim için su yeterli olur. Yemekten sonra senin için de uygunsa kahve içeriz." dedikten sonra yemeklerini beklemeye başladılar.
"Bu akşam sana çok güzel haberlerim var aslında." diyerek söze girdi Salih. Ve Sare'nin meraklı bakışlarının ardından konuşmasına devam etti;
"Şu reklam çekimlerini yaptığımız firma, çok beğenmiş. Hem seni, hem oyunculuğunu. Bana, devamlı onlarla beraber çalışıp çalışamayacağını sordular." diyerek genç kızdan tepki beklemeye başladı.
"Devamlı iş. Kulağa gayet güzel geliyor. Sen ne düşünüyorsun peki? Onlarla çalışmalı mıyım?" diye Salih'e sorduğunda, bu adamın olmadığı başka bir yerde çalışma düşüncesi rahatsız etmişti Sare'yi. Tam o sırada konuşmak için ağzını açan genç adam, sipariş ettikleri yemeklerin gelmesiyle servisin bitmesini bekledi. Nihayet garson yanlarından ayrıldığında tekrar konuşmaya başladı Salih;
"Gerçekten düşüncelerim senin için önemli mi? Çalışma desem gitmeyecek misin?"
"Düşüncelerin tabiki benim için önemli. Bu piyasada yer alıyorsam senin sayende."
"Sadece minnet borcun olduğunu düşündüğün için yani?" diye sorduğunda Sare bu kez dürüst olamıyordu. Onun olmadığı bir yerde çalışma fikrini sevmediğini söyleyemedi.
"Sorgulamadan, sadece düşündüklerini söylesen..." dedi Salih'in gökyüzü gözlerine gözlerini dikip.
"Peki, söyliyeyim o zaman. Bana kalsa, bu çekim işine bile seni bulaştırdığım için her akşam kendime küfrediyorum. Ekranlarda seni gören, aç gözlerle seni izleyen bir sürü erkek... Bu düşünce beni mahvediyorken nasıl elimin tersiyle seni onlara sunabilirim?"
Sare, duyduklarıyla bir an şaşırsa da, genç adamın ilgisinin farkındaydı. Ama bu derece, insanlardan onu koruma düşüncesine sahip olduğunu bilmiyordu. Salih'in düşünceleri bir yandan gururunu okşarken , bir yandan da işsizlik düşüncesi canını sıkıyordu. Bu çekim işlerinden fazlasıyla ücret almıştı. Hiç çalışmasa da, bu para bir kaç ay idare ederdi genç kızı. Yine iş araması gerektiğini, yine insanların tavan yapan egolarını düşününce sordu Salih'e;
"Biliyorsun, çalışmam gerekiyor. Hayat her istediğimi önüme sunmuyor maalesef." dedi.
"Sana çalışma demiyorum ki, ekranlardan uzakta, sadece benim görebileceğim bir şekilde çalışmanda bir sorun yok."
"Söze başlarken, güzel haber diye başlıyorsun ama kabul etmemem için bir sürü laf söylüyorsun."
"Senin için güzel haber olduğunu düşündüm, benim için değil. Ve benim düşüncelerimi sorduğun için söyledim."
"Peki Salih bey, kafanızda nasıl bir işte çalışmam gerektiğini düşündüğünüze göre, iş bulmuşsunuzdur herhalde."
"Aslında, kafamda senin için uygun bir pozisyon var ama sen ne dersin bilmiyorum?"
Sare, bir an neden bu adamın sözlerini bu kadar önemsediğini sordu kendisine. Hayatında arkadaşlıktan öte, elle tutulur bir yeri bile yoktu ki bu adamın. Yine de onun için bulduğu işi merak edemeden duramadı.
"Neymiş acaba bana uygun gördüğün iş?" diye sordu merakına yenilerek.
"Benim asistanımı biliyorsun, Tuğba. Yakında evleneceği için işten çıkması gerektiğini söyledi. Onun yerine asistanım olarak sen çalışır mısın?" diye sordu Salih.
"Ama ben, hiç anlamam ki. Yani tamam şu reklam işinden de anlamıyordum ama orada yaptığım fazla birşey yoktu. Yani saçlarımı beğenmeniz sonucunda, reklam filminde de benim yerime saçlarım oynadı sayılır."
"Kendine haksızlık etme Sare. Sen istemeseydin, başaracağına inanmasaydın yapamazdın. Ben hep sana güvendim ve sen güvenimi boşa çıkarmadın. İnan bu asistanlık işinde de güveniyorum sana. Hem yapacağın fazla birşey yok. Hemen işe başlarsan, Tuğba çıkana kadar işi çoktan öğrenmiş olursun." diyerek güven vermeye çalıştı Salih.
Sare, düşündü önce. Çekim işlerinde iyi para olsa da, kısa bir süre sonra insanlar aynı yüzü görmekten sıkılabiliyorlardı. Gelecek güvencesi yoktu.Ama Salih'in yanında hem güvende olduğunu, hem de huzurlu hissediyordu. Yine de çabuk karar vermek istemedi. En azından, Pelin 'den fikir alması gerekiyordu.
"Biraz düşünmek için zaman istesem, senin için sorun olur mu?" diye sordu karşısında cevap bekleyen adama.
"Tabi ki, iyice düşün. Daha sonra kararını bildirirsin." dedikten sonra, arada bir iş ile ilgili konuşmaya devam ederek yemeği sonlandırdılar. Daha sonra kahvelerini alarak İstanbul'un müthiş manzarasını izlemek için Kuledebar'a çıktılar.
Sare, bu şehire daha fazla ne kadar hayran kalabileceğini bilmiyordu. Hava yaz sıcağı olmasına rağmen, denizden gelen rüzgar titretmişti genç kızı. Belki de Salih'le bu kadar yakın olmalarından kaynaklanıyordu titremesinin sebebi.
"Üşüdün mü?" diye sordu Salih, genç kızla aralarındaki mesafeyi kapatmak isterken.
Hemen toparlanarak, kendisini bir adım geri çekti Sare.
"Hala neden kaçıyorsun benden Sare? Bunca zamandır beraberiz. O kadar zor ki bu kadar yakınken sana uzak kalmak. Ne savaşlar veriyorum içimde bir bilsen. Senden gelen koku, bakışların, ürkek ve masum duruşun. Daha ne kadar uzak kalacaksın? Daha ne kadar işkence edeceksin bana?" diye fısıltıyla sordu Salih.
"Ben... Yani biz... Gidelim mi artık?" diye sorduğunda, aslında daha fazla kaçacak köşesi kalmadığını farketmişti genç kız. Bir an önce Salih'in sorularını cevaplaması gerektiğini biliyordu.
"Kaçmak, ortadan kaybolmak bildiğin en iyi çözüm yolu öyle değil mi? Ama bu kez izin vermeyeceğim. Bulunduğumuz yere bak, beni öylece bırakıp gidebileceğin bir yere mi benziyor?" diye sorduğunda Sare, Salih'in neden denizin otasında bir yeri seçtiğini anlamıştı. Kartlarını açık oynamak istiyordu Salih. Bu şekilde Sare'yi köşeye sıkıştırabileceğini zannediyordu ve bu sefer başarmış gibi görünüyordu.
"Sen... Bilerek seçtin burayı. Bilerek getirdin beni buraya. Bu şekilde benden cevap alacağını mı zannediyorsun?" diye sinirle söylendi Salih'e.
"Hemen gitmek istiyorum, hemen!" diye de ekledi sözlerine.
"Hayır yanlış anladın. Böyle bir amacım yoktu. İnan daha önceden planlanmış birşey değildi." diye kendini savunmaya çalıştı Salih. Sare, yine tırnaklarını çıkarmak üzereyken, yanlış birşey söylemekten korktu.
"Daha önceden planlamadığına göre, gitmemizde bir sakınca görmezsin."
"Tamam. Nasıl istiyorsan, gidelim ama sahildeki masalarda oturup konuşalım." diyerek genç kızla beraber sandala doğru yürüdüler. Karaya çıktıklarında Sare içinin rahatlamasıyla bir "oh" çekti.
"Seni o kulede hapsetmek gibi bir amacım yoktu. Bu kadar büyütme istersen..." diye düşük suratıyla konuştu Salih.
"Biliyorum... Bak Salih. Yaşadıklarımı, geçmişimle alakalı hiçbirşeyi bilmiyorsun. Kim olduğumu, ne şartlarla bu günlere geldiğimi bilmiyorsun. Hissettiklerin, arzuladığın her neyse, işte onu elde edememenden kaynaklanıyor. Yani beni..." dediğinde Salih işaret parmağını genç kızın dudakları üzerine koyarak susturdu onu.
"Geçmişinin umrumda olduğunu mu zannediyorsun? Benim umurumda olan geleceğin. Duygularımın bir hevesten ibaret olduğunu düşünüyorsan, ikimize de bir şans ver. Şimdi izin ver, şu masalara gidene kadar elini tutayım da, elimden bir kaza çıkmasın akşam akşam." diyerek yanından geçen bir grup gence sinirli bir bakış attı ve Sare'nin elini tutmasıyla, yürümeye başlaması bir oldu.
Sare'nin kafası karışık, bir türlü tam anlamıyla güvenemediği bu adamla karşılıklı oturuyorlardı. Genç kızın, masanın üzerinde duran ellerini avuç içlerine alan Salih, Sare'nin buz gibi parmak uçlarıyla karşılaştı. Sare, bu akşam heyecandan ölmezse, daha çok yıllar yaşayacağını düşündü.
Biraz önce içinde bulundukları Kızkulesi'nin tam karşısında oturmuş, manzarayı izlemek yerine birbirlerinin gözlerinde kaybolmuşlardı iki genç.
Sare'nin içi kıpır kıpırdı. Tam karşısında kalbini yerinden çıkaran bakışlarıyla heyecanlanmasına sebep olan Salih vardı. Bu adama hissettiklerini ne kadar itiraf edemese de, huzur buluyordu. Onunlayken, hiç bilmediği anne kucağında gibi hissediyordu. Annesinin, babasının yokluğunu bu adam kapatabilir miydi? Onu sevip, korur muydu? Hatalarıyla, tüm yanlışlarıyla sorgulamadan sevebilir miydi genç kızı? Kafasındaki sorulara cevap bulamasa da , Salih'e güvenmişti. Güvenmek istiyordu. Hiç bir kelime etmedi. Sadece düşündü. Konuşarak, aralarındaki ne olduğunu bilmediği o efsunu bozmak istemiyordu.
Ve karşısında oturan adamın gözlerine kilitlediğinde, bir müzik sesi doldurdu kulaklarını...

Kalp alışır acı çekmelere ,
Can dayanmaz yeni sevmelere
Boşa kürek çek hep aynı
Bana sorun bi kim haklı?
Şu yüreğim ne meraklı...
Hiç sözümü dinlemiyor

Sorarım aşk durulur mu?
Acıyı sevmek olur mu?
Hani hayat bir oyundu?
Artık içime sinmiyor.
Sare artık biliyordu ki, Mehmet Erdem'in de dediği gibi meraklı yüreği artık söz dinlemeyecek, içinde yeni yeni filizlenen aşk durulmayacaktı...


❤SEVDASINI SEVDİĞİM❤Where stories live. Discover now