Salih

5K 397 20
                                    

                                  #AŞK TANESİ#
      Genç kızı evine kadar bırakmak isteyen Salih, Sare'nin itiraz edip arkadaşıyla buluşacağını söylemesiyle, onu istediği yerde arabadan indirdikten sonra evine gitmek için arabasını hareket ettirdi. Evine geldiğinde, gün hala yerini karanlığa bırakmamıştı. Anahtarını çıkarıp kapıyı açmak için hamle yaptığı sırada, kapı içeriden açıldı ve Seniha hanımın çıkmak üzere olduğunu gördü.
"Oğlum, sen mi geldin? Bende tam çıkıyordum. Bugün iyice bir evi temizleyeyim dedim, yemek, ütü derken zaman geçivermiş anlamadan." diyerek şefkatle gülümsedi genç adama.
"Yorma kendini Seniha teyze bu kadar. Yardımcı başka birini alayım yanına diyorum, istemiyorsun ki?"
"Olur mu hiç öyle şey oğlum. Ben görüyorum bütün işleri, hem daha elden ayaktan düşmedik çok şükür. Bana yardımcı getirene kadar, eli yüzü düzgün, temiz bir kız bul da, evlen."
Anlaşılan Seniha teyzesi yine Salih'i evlendirme çabalarına girişecekti. Genç adam bir an önce konuyu geçiştirmek, biraz da işi dalgaya almak için;
"Tamam, en yakın zamanda bulup birtane, evleneceğim. Nereden sipariş ediyorduk ,senin dediğin kızlardan?" diye sordu kadına.
"Dalga geçme bakayım, Patron falan dinlemem,alırım ayağımın altına. Sen iste ben sana bulurum tertemiz,mis gibi kız."
"Aman Seniha teyze kalsın lütfen. Bu aralar çok önemli işlerim var.Evlilik daha sonraki iş" derken bir yandan da eve girmeye hazırlanıyordu.
"Bekle bakalım sen, evde kalacaksın bu gidişle." diye söylenen kadın, söylenmesine devam ederek uzaklaşırken, Salih arkasından gülerek kapıyı kapattı.
Bu kadını seviyordu. Belki annesinin özlemini bu kadında gideriyordu. Ama gerçek olan başka birşey varsa da, Seniha Hanım, annesinden daha fazla ilgiliydi genç adamla. Aralarındaki ilişki anne-oğul ilişkisi gibiydi artık. Kendi annesiyle olmadığı kadar yakındı bu kadınla.
Evlilik fikrini düşünerek mutfağa gidip, kendisine Seniha hanımın yaptığı yemeklerden hazırlarken, yine aklına Sare gelip oturmuştu. Bu işe onu almakla hata mı ettiğini düşünüyordu. Gerçekten fazlasıyla güzel bir kızdı ve bu reklam çekiminden sonra, yapımcılar onun peşine düşebilirdi. Bu düşünce Salih'in canını sıkıyordu. "Keşke başka bir bölümde iş teklifi etseydim" diye düşündü. Masa başında bir iş, belki kendi asistanı olmasını bile teklif edebilirdi.Artık çok geçti ama, genç kıza söz vermişti birkere.
Belki bu çekim işi bittikten sonra, onu yanında tutmanın yollarını bulabilirdi. Önünde düşünecek kocaman iki haftası vardı. Bu zamana kadar , böyle güzel bir kızın hala keşfedilmemiş olabildiğine şaşırmıştı. Kendisini nasıl korumuştu erkeklerden, kötülüklerden acaba diye kendi kendine sorup durdu.
Sakince otururken, birden tek kelimesiyle onun nasıl deliye döndüğünü hatırladı. Demek ki, çenesini kendi zırhı olarak kullanıyordu.Bu zamana kadar bu kadar masum kalmayı başarabilen genç kızı,Salih kendisinden koruyabilirmiydi peki.
Ona karşı hissettiği duygular, diğer kadınlardan farklı olabilirdi. Ama sadece hırs yaptığını düşünüyordu. Bu kadın ona yüz vermemiş, üstelik bir de kafa tutmuştu. Hiçbir kadından etkilenmediği kadar etkilenmişti ondan. Ama sadece egosunu tatmin etmek için, onu elde etmek istediğini biliyordu. Elde ettiği zaman, diğer kadınlardan hiçbir farkı kalmayacaktı. Salih aşka inanmıyordu ki... Gençlerin uydurduğu saçma sapan, arzulama duygularına, aşk adını verdiklerini düşünüyordu. Arzularına kavuştuları anda, sözde inandıkları aşkın, biteceğini düşünüyordu. Eğer aşk diye birşey olsaydı 29 yıl boyunca, birkez olsun karşılaşabilirdi hayatının aşkıyla...
Yemeğini yedikten sonra bir süre televizyonun karşısında oyalandı. Saat çok geç olmamasına rağmen, vücüdu dinlenmek istiyordu. Yatmak için odasına çıktığında, aklındaki düşünceler değişmemişti. Bu düşünceleri ise Sare'yi görene kadar sürüyordu sadece. Onu gördükçe göresi, sesini dinledikçe dinleyesi geliyordu. Ve onu gördüğü anda,söyleyeceği kelimeleri unutuyor, sanki birgün önce onun diğer kadınlardan farklı olmadığını kendisine söyleyenin yine kendisi olduğunu unutuyordu. Yatağına uzanıp, gözlerini kapattığında ise, yine onu ekranlarda başka erkeklerin de izleyeceği düşüncesiyle, kaşlarını çatarak uykuya daldı...
Sabah uyandığında, çatılmış kaşları yerini mutluluk ifadesine bırakmıştı. Mutluydu,heyecanlıydı ve tek sebebi bugün yine genç kızı görecek olmasıydı. Özenle ütülenmiş kıyafetlerinden, keten bir pantolon ile ona uyumlu bir gömlek seçerek hazırlanmaya başladı. Haziran'ın sonları olmasına rağmen, hava biraz kapalı gibiydi.Kendi kendine "Yaz havası ne de olsa, birazdan güneş çıkar" diyerek, hazırlanmasını bitirdikten sonra, aynada son kez kendisini kontrol etti.
Evden çıktığında, yağmur tanelerinin yüzüne damlamasıyla keten pantolonunu tercih ettiği için kendi kendine küfür etmeye başladı.Neyse ki arabasıyla gidecekti şirkete ve fazla ıslanmayacaktı.
Şirkete gelmesinin üzerinden, yarım saat geçmişti ama Sare hala gelmemişti. Dün telefon numarasını almayı akıl etmediği için, bir kez daha lanet etti kendisine. Bugün gelmeyecek olursa onu nerede bulacağını bile bilmiyordu genç adam. Yerinde duramıyordu Sare'yi beklerken ve sonunda dayanamayıp odasından çıkmaya hazırlanırken kapısı açıldı. Karşısında sırılsıklam duran genç kız, ıslak kirpiklerinin arasından ona bakıyordu. Tabi ya, Salih dışarıdaki yağmura genç kızın tutulabileceğini düşünememişti.
"Hay Allah, nasıl bu kadar ıslanabildin? Taksi falan geçmiyormu senin evinin oralardan? Şu haline bak." diye söylendi.
"Kusura bakmayın Salih bey, herkesin cebi sizinki kadar dolu olmuyor.Otobüsle gelmeyi uygun buldum ve otobüs durağı ile şirket arasında baya bir mesafe olunca da sonuç bu. Kovulmak istemediğim için de geri dönüp üzerimi değiştirmeyi göze alamadım." diye cevapladı Salih'i.
Bu kız, sözleriyle genç adamı içten içe ne kadar sinirlendirse de, Salih üzülmüştü kızın durumuna.Ve birden genç kızı kolundan tuttuğu gibi;
"Yürü hadi gidiyoruz, bu şekilde seninle çalışmamız mümkün değil!" diyerek çekiştirmeye başladı.
"Nereye gidiyoruz? Bakın az önce söylediklerim için kızdıysanız, şu anki durumumdan rahatsız olduğum için birdenbire çıktı sözler ağzımdan. Beni kovmak için daha iyi sebepler bulabilirsiniz." dediğinde, Salih dönüp hala kolundan tuttuğu kıza baktı. Bu kız işten kovulacağını mı düşünmüştü. Durup genç kıza daha derinden bakarken; " Ne kovması ya, şu haline baksana sen. Paçalarından bile su damlıyor. Önümüzde iki haftamız var ve bu iki hafta içinde, hasta olmanı yasaklıyorum küçük hanım." diyerek genç kızı ağzı bir karış açık halde çekiştirmeye devam etti.
"Tamam, bir saniye, ya çekiştirmez misin lütfen? Kendim yürüyebilirim." dediğinde genç adam ; "İyi, hadi çabuk ol. Hasta olmadan seni evine götüreyim de, üzerini değiştir." diye cevap verdi genç kıza.
Genç kızın yolu tarif etmesiyle, babaannesinden ona kalan tek şey olduğunu söylediği evin önünde durdular. Biraz hasarlı gibi görünen, beş katlı bu binanın ikinci katında oturduğunu söylemişti Sare. Eve genç kızla beraber girmesinin anlamsız olacağını düşünerek,
"Ben arabadayım, bir an önce üzerini değiştir, saçlarını kurut ve gidelim." dedi.Sare gözlerini genç adamın üzerinden çektikten sonra eve gitmek için arabadan indi. Salih, kızın arkasından bakarken, böyle sırılsıklam ve ıslak kıyafetleri üzerine yapışmış bir halde bile onu o kadar masum düşünüyordu ki...
Nihayet adresini de öğrendiği için mutluydu. Genç kız, hiç hayal ettiği gibi biyerde oturmuyordu. Onun hayallerinde, böyle bir kızı kendi evi gibi bir evde düşünüyordu ve hatta daha iyilerinde. Neyse ki artık küçük cadısının kaçacak yeri yoktu. Onu kaybettiği zaman nerede bulacağını artık biliyordu ama Salih'e yetmiyordu. Genç kız hakkında herşeyi bilmek istiyordu. Mesela, ailesine ne olduğunu, neden yalnız kaldığını, en önemlisi hayatında sevdiği birisi olup olmadığını merak ediyordu ama Sare ile konuşmaktan çekiniyordu. Kızın vereceği tepkilerden korkuyordu. Ne kadar zor durumda olursa olsun hiç kimseden yardım kabul etmeyecek kadar gururlu,burnu havada, asi bir kızdı. Salih,ona baktığında bir çift kırılgan, savunmasız, donuk bakışlar görüyordu. Oysa ne çok yakışırdı kimbilir, o gözlerin genç adama ışıldayarak bakması... Kimbilir,belki de Salih'i etkileyen şey de, genç kızın bu gizemli halleriydi.
Arabasının kapısının açılmasıyla, Sare arabaya binmiş, genç adamı düşüncelerinden arındırmıştı...
"Hazırım ben, gidebiliriz artık." derken gülümsüyordu. Yağmur bulutları yerini güneşe bırakmış, arabanın camından güneş ışığı gözüne çarparken Salih;
"Güneş mi açtı?" diye sordu genç kıza büyülenmiş gibi bakmaya devam ederken. Genç kızın ona gülümsemesiyle, güneşin açtığını hissetmişti genç adam.
Genç kız; " Sanırım, öyle görünüyor. Yağmur yağmasından iyidir bence. Bu mevsimde nasıl bu kadar yağmur yağdı, hayret ettim doğrusu." diye cevaplayınca,Salih kendine gelerek, arabayı çalıştırdı.
"Bence de,yağmaması gerekiyordu oysa." derken saçmaladığının farkında değildi Salih.
Şirkete geldiklerinde, beraber Salih'in odasına çıktılar. Odanın kapısının önünde, elinde bazı evraklarla Tuna onları bekliyordu.
"Saatten haberiniz var mı dostum? Bir an önce çalışmaya başlayıp, Sare'yi hazırlamamız gerekiyor. Vazgeçmediyseniz tabiki." diye ima ile konuşarak odaya girdi. Sare , Tuna'nın sözleriyle mahçup bir ifadeye bürünürken, Salih kısaca durumu özetlei arkadaşına.
Tuna; "Kusura bakma Sare, bilmiyordum. Hadi bir an önce hazırlıklara başlayalım." dedikten sonra genç kıza yürümesi için yol gösterdi. Sare,çantasından çıkardığı, dün Salih'in ona verdiği evrakları genç adama uzatırken,
" Salih bey, kendimle ilgili bilmeniz gereken alanları doldurdum, ama verdiğiniz diğer sözleşmeyi imzalamadım."
"Nasıl yani, neden? Bizimle çalışmak istemiyor musun yoksa?" derken genç adam korkuyla sordu sorularını. Oysa daha bir saat önce, işten kovulmaktan ne kadar da korktuğunu görmüştü bu kızın gözlerinde.
"Hayır, tabiki çalışmak istiyorum. Sadece.. Yani o kağıtta yazan ücret çok fazla. Deneyimim bile olmayan bir iş için, bana bu kadar ödeme yapmanızı kabul edemem.Yanlış anlamayın." dedi Salih'in daha fazla şaşırmasına sebep olarak. Bu kız farklı bir gezegenden mi gelmişti dünyasına. İlk kez böyle bir durumla karşılaşıyordu. Tuna da en az Salih kadar şaşırmıştı ama Salih'ten önce toparlanmıştı.
" Halen daha bizimle çalışmaya devam ettiğine göre, bir an önce gidip hazırlanalım. Şu para meselesini Salih'le daha sonra konuşursunuz." dedikten sonra Sare'yi de alarak, arkasında hala şaşkınlıkla arkalarından bakan Salih'i bırakmıştı...
Bu kadın şimdi, bu paranın fazla olduğunu mu düşünüyordu. Düşünmekle kalmayıp, üstelik istemiyordu da hakettiği parayı. Şimdiye kadar parası için yanına yaklaşan, tek gecelik kadınları düşündü. Hepsi de haketmediği halde bu paraya asla hayır demez, bir de Salih'i baştan çıkarmak için elinden geleni yaparlardı. Ne kadar yanlış yaşamıştı bu zamana kadar. Bir kadına değer vermek, onu korumayı istemek, heran onun yanında olmayı istemek, saçlarına dokunmayı istemek, onun hakkında herşeyi bilmeyi istemek, ona hiçkimsenin dokunması düşüncesine tahammül edememek... Bütün bunlar sadece Sare'yi tanıdıktan sonra tattığı duygulardı. Bugün onu o ıslak kıyafetlerle gördüğü zamanda bile sadece arzulamak değildi hissettikleri. Onu korumak, sarıp sarmalamak, üzerini kendisi değiştirip,saçlarını kurutmayı istemek. Bir kaç gündür, kendisiyle verdiği savaşı kazanmış, duygularından emin olmaya başlamıştı.
Sare'nin verdiği kağıttan, telefon numarasını telefonuna kaydettikten sonra, koltuğunda yayılarak oturdu. Onun hayatına giren bütün kadınlardan farklı olduğunu en başından beri biliyordu ama kendisine ifade edemiyordu. O aşk saçmalığına kendisini inandırmaktan korkuyordu. Eğer ilk görüşte aşk varsa kesinlikle "Aşk Tanesi" bu kadının gözbebekleriydi, saçının telleriydi, masumiyetiydi. Artık Salih, sadece kendisini zamana bırakacak ve bu kadının gerçekten, "Aşk" olup olmadığını görecekti.


❤SEVDASINI SEVDİĞİM❤Where stories live. Discover now