Bölüm-42 Aşk kokusu

107K 3.9K 164
                                    

Evet, hikayenin sonuna doğru yaklaşıyoruz maalesef. Hikaye bittikten sonra ek bölümler gelecektir, o yüzden takipte kalmak isteyenlere duyurulur. Okuldan dolayı geciken bir bölüm oldu, vakit buldukça yazıcam.

Mesajlar alıyorum bu aralar ilginiz ve fikirleriniz için teşekkürler.
- Bana her zaman mesaj atıp danışabilir, soru sorabilirsiniz.
Kafanıza takılan ne varsa sorun!

Keyifli okumalar dilerim. ❤

Ek: bir okuyucumun hatırlatmasıyla üzgünce belirtmek istiyorum. Başımız sağolsun, tam olarak bir bilgim olmasada yinede eklemek istedim. (Türk haberleri izlemeye vaktim olmuyor) Mekanları cennet olsun, kalanlara Allah sabır ve güç versin. İnşallah artık böyle kötü haberler almayız.

Bunu hatırladım ve tekrar moralim bozuldu. İnsanın içi parçalanıyor... Teşekkürler FrizzyHair22

"Baba..." dedi korkuya kapılarak. Yüreğindeki kırıklık sesine de yansıyordu. Öylece yerde oturup hıçkıra hıçkıra içini boşaltmak için ağlayan kadına bakıyordu herkes.

Kimse bir şey diyemiyordu, ne diyeceklerdi ki? Annesinin ardından babasını da feda etmişti kara toprağın altına. Allah bilir ya, sevdiği kullarını yanına alırmış.

Bazılarına göre iyi bir adam olarak kabul edilmese bile babasıydı. Tek varlığıydı, onu istemediği bilmediği hatta tahmin etmediği birine vermiş olsa bile. Babasıydı işte...

Sıklaşan mide bulantılarıyla karnını tuttu. Fazla ağlayıp kendini kasmamalıydı en azından bebeği için. Sesleri duyup etrafında toplanan Miranlı ailesinden bir tek kocası Çağan eksikti.

Koşarak merdivenlerden inen ağa, kalabalığın arasına dalmıştı. "Ne oluyor lan burada?!" Diyerek bağırmıştı. Korkmuştu... Ağlayanın Asel olduğunu bildiği için korkmuştu. Ona bir şey oldu diye, canı yandı diye korkmuştu.

Yerde oturan kadına baktı, anlamsızca ağlıyordu. Yanına çökmesiyle beraber başını kaldırdı. Karşısında dikili duran Vedat'a baktı. Gözlerini alçaltan adam ellerini önünde birleştirmiş üzgün üzgün bakıyordu. Bu adamı her görüşünde tepesi atıyordu, yüzsüzün tekiydi.

Daha fazla düşünmeden yanındaki kadına baktı. Herkesin içinde ağlaması doğru değildi, ani hamleyle kucakladı karısını. Tuhaf bir şekilde karşı bile koymamıştı Asel. Herkesi geride bırakarak karısını yukarı taşıdı, tam olarak ne olmuştu bilmiyordu ama öğrenecekti. Sadece herkesin olmadığı bir yerde.

Daha bir kaç dakika önce kendine böbürlenip tokat atan -yanağındaki sızıntıya neden olan- kadın şu an ağlıyordu. Hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu, ne olmuştu? Bu kadını saniyeler içinde yerle bir edecek kadar ne olmuştu.

Anlam veremiyordu... Aklına hiç bir geçerli neden gelmiyordu. Çıktıkları odaya tekrar dönmeleri tuhaf olmuştu hele ki yediği tokattan sonra.

Kapıyı ayağının ucuyla zorlanarak açmıştı, geçen her saniye kucağında taşıdığı kadın biraz daha ağırlaşıyor gibiydi. Kendini güç bela içeriye atarak yatak odasına girmişti.

Yerini değiştirdikleri yatağı cam kenarının karşısına yerleştirmişlerdi. Havanın daha kararmamış olmasından dolayı odanın camından kırılarak içeri yayılan ışıkla sanki daha ferah bir hal almıştı.

Karısını nazikçe yatağa bıraktı. İki büklüm yatmakta olan kadın hıçkırarak ağlıyor, kendini sıkıyor ve kendi kendine sayıklıyordu. Yatağın ucunda duran yorgana uzanan adam hafifçe karısının vücudunu kalın yorganla kaplamıştı. Bedenini saran yumuşaklık umrunda değildi, sadece ağlamak istiyordu.

AselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin