Bölüm-33 Kurşun Yarası

113K 3.9K 186
                                    

HERKESE SONSUZ TEŞEKKÜRLER ETMEK İSTİYORUM. ALDIĞIM BILGILERE GÖRE POPÜLER KISMINDA "ASEL: TÖRE" YER EDİNMİŞ, BAŞTA İNANMASAM DA BAKTIM VE DOĞRU OLDUĞUNU GÖRDÜM. ÇOK AŞAĞI KISIMLAR DA OLSA BILE OKUYAN, YORUM YAZAN HERKESE TEŞEKKÜRLER ❤

İsteyerek yazmış olsam da çok içime sinmeyen bir bölüm oldu. Yinede iyi okumalar dilerim. Teşekkürler.

Cebine sokuşturduğu buz tutmuş parmaklarıyla başını öne doğru eğdi. Gitmekte olsa da bir an söylemek istediklerinden dolayı duraksamıştı, omuzun üzerinden attığı öldürücü bakışlarla beraber yüzünü kırıştırdı. Çatılan kara kaşları ve öfke püskürmeye başlayan kahveye karışmış yeşil gözleriyle dişlerini gittikçe daha sert sıktığından yüz hattı sertleşip gerilmeye başlamıştı.

Dudaklarını hafif şekilde aralayarak konuşup, konuşmamak arasında ki ince çizgiyi düşündü. Konuşmak istese de söyleyeceklerini süzüp tarttı, diyeceklerini seçtikten sonra birden bire kendini tutamayıp o düşündüğü çizginin üstünden koşar adım geçmişken buldu kendini.

"Tebrikler," dedi alaylı bir ses tonuyla. Kalın olan erkeksi ses tonu incelmişti, araladığı dudaklarının kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı.

"Son bir parçanı kaybetmiş bulunuyorsun."

Boğazını temizleyerek sesini tazeledi.

"Böyle devam et sen Çağan, gör bak daha neler neler kayıp gidicek ellerinden. Fakat en kötüsü de ne biliyor musun? Buna sen sebep olacaksın her zaman ki gibi."

Söylediği sözlerin ne kadar ağır olduğunu bilse de artık sus pus durmak mümkün değildi, söylenilmesi gereken hatta yüzüne vurulması gereken onca gerçek vardı ki hangi birinden söz edeceğini bile bilmiyordu. Bıkmıştı, kardeşinin arkasını toplamaktan yorulmuştu. Aldığı yanlış ve hatalı kararları düzeltmesi gerektiğini artık anlamalıydı helede söz konusu hamile genç bir kadınsa. Her şeyin kötüye gitmesiyle babasız büyüyecek olan bir çocuk vardı ortada.

Daha fazla lafını uzatmak istemedi. Şimdilik bu kadar yeterdi, daha fazla konuşup ağzından gizlenen şeyleri kaçırmak istemiyordu. Bu konular zaten moralini iyice alt üst ediyordu. Sesini çıkarmadan bulunduğu ortamdan sıyrılmıştı, odasına kaybolan adamın ardından ağzı açık yüzü şaşkın biri kalmıştı.

Aldığı, işittiği bu tepkinin ardından bir an olsun donup kalmıştı. Ağabeyinin her zaman haklı olmasından nefret ediyordu! Bu ilkti, ilk kez kabullenmişti. Doğru bir şey demişti Ateş. Söylediklerinin ardından hissettiği utançla başını eğmekle yetindi, vücudunu ele geçiren boşluk hissiyle etrafına bakındı. Bomboş olan koridorun duvarları sanki üstüne yürüyordu, boğazına takılan hatta canını acıtan ama bir türlü yutkunamadığı bu duyguda neydi?

Anlını hafifçe ovaladıktan sonra başını kaldırmıştı. Yapacak bir şey yoktu, yavaş adımlarla merdivenlerden yukarı çıkarken bulmuştu kendini, sanki başı dönüyor ve her şey bulanık olmaya başlıyordu. Terlemeye mı başlamıştı? Ağır aksak adımlarla yolu tamamlamasıyla tek hamleyle yatak odasına açılan kapının kulpuna sarılmıştı. Agresifçe indirdiği kupla beraber sertçe çarparak kapatmıştı kapısını.
Girdiği oda sanki cansızdı. Sanki bütün eşyalar ortadan kaybolmuştu, boş bir odaya girmiş gibiydi. Beyninin oynadığı aptal bir oyun olmalıydı.

Odanın en uç köşesinde duran eski ahşap model çamaşır dolabına ilişmişti gözleri. Yarısı boşalan dolabın kapağı açık duruyordu, üst raftan sarkan çiçek desenli elbiseye takılmıştı gözleri. İstemsizce dolaba doğru adımlar atmaya başlamıştı, her attığı adım odanın içinde yankılanıyor gibiydi. Elini uzattığıyla elbiseyi alarak gözlerini kırpıştırdı, kadın kokusuna bürünmüş pembe çiçekli elbiseyi iki elinin arasına aldı. Burnuna dolan gül kokusunu içini çekti.

AselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin