17 - Biz Bize

187K 6K 250
                                    

Bu aralar yazmakta zorluk çekiyorum özür dilerim, böyle bir anda tüm fikirlerim uçmuş gitmiş gibiydi fakat sizin için yazmayı denedim. Biraz kafa karıştırıcı olabilir... Ama bir bölümde zaten her şeyi açıklayacağım.

Keyifle okumanızı dilerim...

"Asel." Diye seslendi dikkatini çekmek istercesine, yüreğinde ki o anlamsız ağrıdan kurtulmak istiyordu.

"Kim dokundu bu tene..." Avuç içleriyle pembeleşen yanaklarını okşadı nazikçe. Hüzünlü gözlerle baksa da kendisi bile anlam veremiyordu bu hareketine. Şefkatle dokunduğu yanağından uzaklaştırılan elle, kendini de uzaklaştırmıştı.

"Senin bıraktığın darp izlerinden başka kimse dokunmadı bu tene." Sertçe savurdu kocasının ellerini. "Sende dokunma bana." Dedi dişlerinin arasından. "Hani bir zamanlar o iğrendiğin o beceriksiz sümüklü kız var ya..." İşaret parmağıyla kendini gösterdi. Masmavi gözleri ağlamaklı bakıyordu sanki. "Her türlü hakareti kabul ederim, namusuma laf söylettirmem ben Çağan ağa."

Uzaklaştıkça uzaklaşıyordu, gitmek istiyordu. Ona o kadar uzak olmak istiyordu ki... Değil yüzünü görmek sesini bile duymak istemiyordu. Aldığı her nefes kalbini sızlatsa da, başını dik tutuyordu. Sesini daha fazla çıkartmadan odanın kilitli olan kapısına doğru yönelmişti. Anahtarı tuttuğu gibi çevirip açmıştı kilidi, çıktığı anda arkasına bile bakmadan kapıyı kapatıp uzaklaşmıştı.

Odanın köşesinde tek başına kalan adam başını okşuyordu. Bir günde bu kadar aksiyon fazlasıyla yeterdi, yatağın kenarına oturup kendini sırtüstü yatağa bıraktı. Derin bir nefes alarak seyrettiği beyaz tavanla başının ağrısı geçmiyor, daha beter oluyordu. Aradan geçen beş senede neler yaşadığını anımsamıştı, gidişinden sonra geri dönüşü olmamalıydı.

Gelmemeliydi...

Havanın kararmasıyla konakta hakim olan gerginlik halen devam ediyordu, Miranlıların gelinin rezilliğini duyan ev halkı delirmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Havanın kararmasıyla konakta hakim olan gerginlik halen devam ediyordu, Miranlıların gelinin rezilliğini duyan ev halkı delirmişti. Kandemir divanın bir köşesinde oturup kara kara düşünüyordu.

Kapısında duyduğu tıkırtıyla açılan kapıdan giriş yapan genç kadın. Ufak adımlarla divanda oturan adamın yanına yaklaşmıştı. Birden bire omuzunda hissettiği elle tedirginlikle başını kaldırmıştı. Masmavi gözlerin içinde kendini görebiliyordu. Masum bir şekilde bakan genç kız hafif bir tebessümle dudaklarını süsledi. "İyi misin diye sormak çok saçma değil mi..." Dedi çekinerek. Derin bir nefes alan Asel, kocasının kardeşinin yanına oturdu. "Ben, ne diyeceğimi bilmiyorum Asel." Diye fısıldayan adam, bir hamleyle yengesine dönmüştü. "Bir şey demen gerekiyor mu?" Dedi daha da gülümsedi.

"Ben öyle demek istemedim... Cidden."

"Önemli değil Kandemir."

Utancından başını tekrar eğerek bakışlarını ahşap parkeye odakladı. Parkenin şekillerini ve renklerini ister istemez ezberlercesine bakınıyordu. Titreyen bedenine söz geçiremiyordu, sinirliydi. Karısının yaptığına diyecek laf bulamıyor olması bu durumun daha da içine ediyordu. Cidden girmiş miydi? Girmeye çalışmış mıydı başkasının koynuna. Hemde ağabeyinin...

AselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin