25 - Melek

140K 5K 644
                                    

"Sana geldim anne... Yüreğime kazıdığın acıları da getirdim."

"Kanatlarımı kopardılar annem, uçmama izin vermediler ama ben sana geldim işte!"

"Ölmek kolaymış, kurtulmak! Aldığım her nefes pişmanlıktı anne! Senden başkası beni sevmiyor iken kalmak saçmalıktı."

Umut dolu bir şekilde açtı kollarını, nur beyaz ışıklar saçan kadına sarılmak istercesine. Olmuyordu... Parmak uçlarından kayıp giden - yok olan kadına dokunmak imkansızdı. Melek misali beyaz kanatlarıyla karşısında duruyordu işte. Bembeyaz, tertemiz.

"Anne! Neden kabul etmiyorsun beni..." dedi burukça. Kırılmıştı, gittikçe kendinden uzaklaşan kadına. Sanki kaçıyordu onu görmek istemiyordu... Gitmesini istiyordu belkide. Avuç içlerini seyretti bir süre. Kana bulanan ellerine bir neden bulamıyordu, kendini öldürmeye kalkmış olamasının kanıtı mıydı yoksa? Bu kan onun muydu.

Arabanın aynasından durmadan kaçamak bakışlar atan adam, arka koltuğa yatırdığı kadına endişeyle bakıyordu. Halen kendine gelmemişti hatta nefes alıp almadığından bile emin değildi. Buz kesilen teninden geriye morarmış eller kalmıştı kalmıştı, öfkeye gaza daha da yüklendi. Yollar aklında uzuyordu sanki, unutmuş olmalıydı Mardin'in yollarını burada bir yerlerde olmalıydı aklında kaldığı kadar ki hastane.

"Anne!" Diyerek seslendi son bir kez daha şansını zorlayarak.

"Sana geldim! Kabul et kızını, al beni yanına... Ne olursun!" Yalvarmasına rağmen uçup giden kadına baka kalmıştı. Yanaklarından süzülen ılık yaşlara engel olamıyordu. Annesi onu neden kabul etmiyordu!

"Kapatma kapılarını yüzüme, beni eskisi gibi sev! Bal ırmağım de ör saçlarımı..." Dizlerinin üzerine kapaklanan Asel ölüme teslim etmek istiyordu artık.

Geç kalmış olamazdı değil mi? Bu hiç tanımadığı sadece adını bildiği kadın: ölmüş olamazdı değil mi? Delice göğüs kafesinden fırlayacakmış gibi atan kalbiyle arabayı kontrol etmekte zorluk çekiyordu. Nereye gittiğini bile bilmiyordu artık, sadece bir umut diyerek ilerliyordu taşlı yolları. Kimdi bu yabancı ve neden böyle aptalca bir kurtuluş seçmişti? Ölüm çare değildi ne olursa olsun. Ah, Allah kahretsin! Kolay korkan birisi olmamasına rağmen korkudan bayılabilirdi. Çok ölü adam görmüştü ama Asel'i ölü görmek - ölü düşünmek dahi istemiyordu.

Aklı bunu kabullenmeye hazır değildi.

Karısının gidişinin ardından kendini ofisine kapatmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karısının gidişinin ardından kendini ofisine kapatmıştı. Bu olanlar onu çıldırtıyordu, nasıl düşünememişti? O lanet kadının böyle bir şey yapacağını nasıl akıl edememişti! Asel'in ardından o pisliği de kovmuştu. Tamamen kovmuştu onu şirketten, bir daha ayak atamazdı buraya. Bir daha karşına çıkarsa onu öldürürdü, gözünü bile kırpmadan. Of... Öğrenmişti işte ama bu onun hatası değildi ki. Evli değildi o ara ve çok içmişti. Sarhoştu hatırlamıyordu bile hiç birini! Gecenin bir yarısıydı, arkadaşlarını beklerken kendinden geçmişti. O kadın onu götürmüş olmalıydı. Kolundaki ağırlığın nedeni oydu. Gerçek olduğundan bile şüpheliydi aslında, en azından kucağında bir bebekle çıkmamıştı karşısına. Buna da şükür. Bu durumu daha da berbat ederdi, kendini sıkmasından dolayı ağrıyan başını parmaklarıyla ovuşturdu.

AselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin