59

2.1K 153 51
                                    

Şarkı: Heijan - Suç Ortağı

Şarkıyı burada açınız 🥰🥰

Önde Kutay'ın sürdüğü araba arkada Yılmaz'ın araba onun da arkasında Cüneyt'in arabasıyla eski mahallenin sokağına girdiğimizde Kutay'ın açtığı müziği son ses açıp camları açık arabayla sokağın başında yavaslayarak bana döndü.

"Seyret şimdi paşanı" deyip güldüğünde bende güldüm.

Mahallenin çocukları kaldırımlara doluşup "Kutay abi döndü, Kutay abi döndü" diye bağrışınca apartman canlarından sarkan komşular arabalara bakıyordu.

Mahallenin kahvesinden dayılar, amcalar, enişteler kapının önüne çıktıklarında Kutay yine bana döndü.

"Manita mı kalsın, suç ortağı lazım..."

O şarkıyı sesli söyleyince Kaan'da camdan sarkarak kahvedeki Asım amcayı görünce

"Yansın mahalle babaları yansın" diye devam ettirdi.

Yanında oturan Serhat onu çekiştirerek içeri sokup "Malsın amına koyayım" dediğinde Kaan onun yanağından makas alıp "Bende seni hırçın kedi" dedi.

Kutay başını iki yana sallayarak eski kaldığım apartmanın önünde arabayı durdurmadan el frenini çekti.

"Mahallene hoşgeldin semt çocuğum."

Hepimiz arabalardan inince Kutay'ın etrafına toplanan çocuklara "Bekleyin len eşek sıpaları" diyerek arabanın arka tarafına gidip bagajı açtı.

Çocuklar bagajdan taşan futbol topları, oyuncak arabalar ve barbielere çığlık çığlığa yerlerdirinde zıpladılar.

Kutay gülerek ceketine yapışan çocukları bırakıp kenara çekildi.

"Hadi bakalım herkes oyuncaklarını alsın."

Tüm mahalleli bizi izlerken Kutay yanıma gelip kolunu boynuma sarıp kendine çekti. Yaptığı hoşuma gitmişti ama herkes bize bakıyordu. Kolunun altından çıkmaya çalışırken "Dur lan bize bakıyorlar" dedim.

O ise omuz silkip "Baksınlar yavrum, mahalleyi sikeyim sana bi şey olmasın" diyerek yine keko moduna girmişti. Bence bu mahalleden kaynaklanıyordu. Nerde o beyefendi Kutay, Arizona kertenkelesine dönmüştü.

Arabada müzik hâlâ devam ederken çocuklar oyuncakların hepsini alınca Kaan bagajı kapatıp yanımıza gelen Serhat'ı kolunun altına aldı. O da kurtulmaya çalışırken kahvenin önündeki babasını gösterdi. Kaan'dan ise "Bana ne amına koyum, yiyosa gelsin" cevabını aldı.

Bunların niye korkusu yok anasını satayım. Yılmaz Ecem'le Cüneyt de Erdinç'le ele ele yanımıza geldiğinde eksiğimizi aradı gözlerim. Sokağın başında duyduğum motor sesiyle de Aytaç arkasına oturttuğu Tuna ile geliyordu. Birbirleriyle konuşarak gülüşen kardeşlerime yanlarındaki sevgililerine bakarak gülümseyip başımı yukarı kaldırdım. Eski evin üst katındaki Ayten ablayı görünce el salladım. O da gülerek bana el salladı.

Aytaç motoru arabanın yanına durdurup Tuna indikten sonra inip kaskını çıkarıp kolunun altına alarak arkasını dönüp Tuna'nın kaskı çıkartmaya çalışmasını izledi. Verdiği çabaya biz de gülerken Aytaç yardım ederek çıkarmasını sağladı. Kasktan kurtulan Tuna saçlarını düzelterek "Oh be abi ne zormuş" dediğinde Aytaç kaşlarını kaldırarak ona mı abi diyor diye baktı ama Tuna bana bakarak konuşuyordu.

"Alışırsın abim, Aytaç'la takılacaksan motor sevdasına da alışman lazım" deyip gülerek cevap verdim.

Aytaç başını eğip hafiften gülümseyince kolunun altındaki Kutay'ı dürttüm. O da bana bakarak gülümsüyordu.

Kahvehaneden bize doğru yaklaşan Asım amcayla Kutay öksürerek toparlanıp kolunu boynumdan çekti. Her ne kadar küs olsalarda babasına olan saygısını yitirmemişti.

Asım amca önce bana baktığında istemsizce ellerimi birleştirip başımı yere eğdim. Belki utanılacak bir şey yapmamıştım ama büyüğümdü sonuçta.

"Hoşgeldin Yakup oğlum" dediğinde şaşırarak başımı yerden kaldırdım ve gözlerinin içine baktım. Samimiydi.

"Hoşbulduk usta" diye cevap verdim. Ustamdı, üstümde emeği vardı.

Kutay araya girmek ister gibi "Bana hoşgeldin yok mu baba?" diye sordu.

Sesinde biraz kırgınlık biraz da ima vardı. Asım amca ona dönüp elini onun omzuna koydu.

"Sende hoşgeldin oğlum." deyip elini çekti.

"Hadi sen Yakup'la kardeşlerini evlerine yerleştir akşama da eve getir. Oturup konuşalım."

Kutay başını sallarken Asım amca dönüp kahvehaneye doğru yürüdü.

"İşte burası da Yakup'un fakirhanesi, şimdi müze olarak kullanılıyor." diyerek dikkatleri kendine çeken Kaan'a gülerek apartmana doğru yürüdük.

Binanın kapısını açıp teker teker içeri girmelerini bekleyerek en sona kaldım. Evin beyi gibi önden giden Kutay'a göz devirmemek içten bile değildi. Hepsi girdikten sonra çoğunluğun dağıldığı mahalleliye göz gezdirdim. Yine ses getirerek dönmüştük.

Binanın kapısına sırtımı dayarken karşı binanın önünde duvara yaslanmış bana nefretle bakan Kutay'ın eski sevgilisi Deniz'i gördüğümde piç damarlarımı serbest bıraktım. Bir elimi diğerinin üstüne koyup şak diye nah çektim.

Onun suratı dumur olurken ben de kahkaha atarak binanın içine girdim. Savaş mı istiyorsun, kamon beybiii.

🖇️

Evde cümbüş havasında sipariş ettiğimiz pizzalar yerken herkes birbiriyle gülüşüp eğleniyordu. Kaan onu utandırdığı için sussun diye onun ağzına pizza dilimi tıkıştıran Serhat, onlara kahkahalarla gülen Yılmaz ve Ecem. Koltuğun bir köşesinde onları tanımak için izleyen Tuna onun yanında ona bir şeyler anlatan Aytaç. Masada oturmuş keyifli keyifli sohbet ederek yemeklerini yiyen Cüneyt ve Erdinç.

Bu manzara kendimi evimde ve ailemin yanında gibi hissettiyordu. Onlar benim ailemdi ve kardeşlerim artmıştı.

Bende camın kenarında yemek sonrası keyif sigarası içerken Kutay yanıma gelip kollarını belime sardı.

"Bi fırt bakayım gülüm" diyerek dudaklarını uzattı. Sigarayı dudaklarına doğru getirdiğimde bir nefes çekip başını yukarı kaldırıp üfledi. Ben sigarama devam ederken enseme dudaklarını yerleştirip kokumu içine çekerek öptü.

"Zehri ancak senin kokun alır."

Ona gülerek başımı çevirdiğinde dudaklarımdan sıkıca öptü.

"Bir de dudakların." deyip göz kırptı.

Biten sigaramı camın önündeki kül tablasına bastırıp söndürdüm. Belimdeki kollarından tutup ona döndüm ve boynuna sarılarak boyun girintisine dudaklarımı bastırdım. Kutay'ın belimi saran kolları daha da beni sararak kendine çekti. Başımdan öpüp dudaklarını orada bıraktı. Dakikalarca bu şekilde ona sarılarak varlığını tüm benliğime kazıdım.

Evet geri dönmüştük ama bu geçiciydi. Kutay buradaki tüm işlerini halledip ofisi ortak olarak Bahar'a devredecekti. Biz de bir ay sonra evleri toparlayıp Yılmaz ve Ecem'in düğünü için hazırlık yapmaya başlacaktık. Kaan, Serhat'ı bırakmayacağı için onu da yanında götürecekti. Cüneyt, İstanbul'da bir avukatın yanında iş ayarlanmıştı bile, Erdinç'in barda çalışmasını istemiyordu ama sanırım ilişkide sözü geçen minnak kardeşimdi, Cüneyt ona sesini çıkaramıyordu. Tuna ve Aytaç tedavilerini bitirip beraber çalışacaklardı.

Ben ise.. Bilmiyorum. Zaman ne gostrecekse onu yapacaktım.

Yemekler bitip getirilen biralarla ortam daha da coşarken Kutay elimi tutup "Hadi gidelim şu konuşma işini halledelim bir an önce" dedi.

Derin bir nefes verip diğerlerini kendi hallerinde bırakıp evin kapısını açıp çıktık. İçimde garip bir his vardı. Rahatlamaya benziyordu ama ince bir sızı da çöreklenmişti. Umarım her şey iyi olur.

Geçici olarak mahalleye döndük. Bakalım neler olacak 🤭🤭🤭

Mahalle Abisi - GAYWhere stories live. Discover now