Son

277 49 38
                                    

---3 Ay Sonra---

Aodh'un karısını son görüşü Luna'nın nişanıydı. Genç adam yaptığı şeyin sonuçlarının ağır olacağının bilincindeydi lakin Ena o gece çok ağlamış çok yalvarmış ve Babasından onu eve götürmesini istemişti. Giolla kalesine girdiği an da bir daha çıkmamıştı dışarı. Edmund McGiolladan bundan böyle evliliklerinin kağıt üzerinde olacağına dair bir mektup almıştı Aodh. Ne kadar üzülse de kahrolsa da, zaman zaman gerçek bir aptal olduğunu düşünse de razı gelmişti. Moire, Mila, Laura, Luna hatta Laia bile defalarca mektup yazmışlardı lakin Ena bir yalana ikinci kez kanmayacağını açık açık söylemişti herkese... Aodh hikayesinin sonuna aşk değil nefret üzüntü katanlardan olmuştu ve işin en acı yanı genç adamın ona karşı düşünceleri farklıysa da tavırları her daim samimi ve kendi gibiydi. Lakin Ena tüm yaşadıklarına da inanmamaya karar vermiş görünüyordu ve adam akıllı kızların nefretleri de öyle oluyordu şüphesiz. Aodh kendini hiçbirşeyle meşgul edemez olmuştu. Kışın ortasında ingiltereye gitmiş, Louise düşesin yaptıklarını işittiğinde ne hissettiğini onu nasıl affettiğini sormuştu lakin aldığı cevap onu daha derin umutsuzluklara sürüklemişti çünkü düşesin bir sebebi vardı. Onu uyardıklarını söylemişti Louis... Uyarmışlardı evet lakin Aodh dinlememişti. Basit bir harf düzeltmesi ikisini de bu denli acı çekmekten kurtaracaktı... Ena umursamayacak, yanlış anlamayacak kadar bilinçli bir kadındı. Genç adam atı üzerinde Giolla yamacını tırmanırken yanaklarını kemirmeye devam etti. Gece geç vakitte gelmişti buraya ve sabah olduğunda erkenden Edmund ile limanda gerekli, kendisinin de bulunması gereken birkaç işi halledip görünmeden gidecekti çünkü her ne kadar deli gibi istiyor, karısını çok özlüyor olsa da karşısına çıkmaya yüzü yoktu. Aodh süresiz acı ile kendisini mükafatlandırmıştı... Tam da istediği gibi... Halbuki ne güzeldi yan yana olmak... Genç adam derin bir nefes alarak tepede atını bırakıp kendince buradaki anılarını düşünerek gülümseyip kayanın yanında gizlenen kuyunun kapağını kaldırdı ve urganı çıkarıp sağlamlığını kontrol ederek kayışları taktıktan sonra ağır ağır aşağı inmeye koyuldu. Geceyi burada geçirebilirdi şüphesiz... Genç adam aşağı indiğinde oyuğun kapalı olduğunu görünce kenardaki çıkıntıya basıp kayayı ittirdi ve etrafına bakınıp içeri girmeden uca oturdu. Burada geceyi ve yıldızları izleyecekti Aodh...Karısından aldığı güzel öpücüğü hayal edecekti...

---

Enayı uyku tutmamış tabiri caizse in cin dürtmüştü sanki. Bir anda doğrulup etrafa bakındı. Tahminince sabah olmasına bir ya da iki saati vardı. Genç kız çılgınca bir fikir ile uyanmıştı. Gidip kayalıklara düşürdüğü kılıcını alacaktı Ena... Bunun için limana inmesi bir Filika bulup kürek çekerek koya yanaşması oradan da kayalıklara tırmanıp yamaç dibine ulaşması gerekmekteydi. Belkide dalga çoktan alıp götürmüştü kılıcı. Gitmemiş olmasını ümit ediyordu. Bir süre yapacağı şeyi kendince sorguladı... Lakin beyninde oynaşanlar dürtüyordu onu. Hem büyük bir değişiklik olacaktı. Ena çok uzun bir süre girdiği buhranla savaşmak zorunda kalmıştı. Hayal kırıklığının tarifi mümkün değildi ve bu içinde kocasına duyduğu özlemden çok daha ağır basıyordu. Aldatılmış hissediyordu genç kız. Bütün ailesinin önünde istenmeyen bir kadın olarak mutluluk sergilemişti.  Laura mektubunda onu kırıp incitmek istemediği için düzeltmediğini söylemişti peki şimdi daha çok kırılmamış mıydı? Moire ona defalarca Aodh'un başta öyle düşünsede ona olan hislerinin gerçek olduğunu söylemiş hatta yanına dahi gelmişti. Şüphesiz öyleydi fakat genç kız düğününde o denli heyecanlıyken Aodh'un o mihraptan heyecandan değil de kaçmak istediği kısmı hala yediremiyordu. Zifaf gecelerinde muhtemelen onu itici bulduğundan kendisine dokunmamıştı. O perukları belki de saçlarından utandığıdan almıştı. Ena dudaklarını dişleyip gözlerinden süzülenleri sildi.  Mila mektubunda Aodh'un o gün ardında olduğunu bilerek kendisine dürüst olmak adına tüm o şeyleri anlattığını yazmıştı. Ena zaman zaman adama söylediği için kızıyordu. Sussaydı mutlu evlilikleri devam edecekti lakin Enanında aklına aynı soru geliyordu. Kocası onu itici bulduğunu söyleseydi sever miydi onu? Genç kız beynini kemiren deli sorular ile cebelleşirken çoktan giyinmiş, kulak hizasına gelen küt saçlarını ardından toparlamaya çalışmıştı. Ena onu affetmeyeceğine yeminler ediyor olsa da birgün affederse diye uzatıyordu onları. Ena düşünceleri ve zayıflığı yüzünden kendine kızarak birazda ağlayarak kaleden çıkıp limana doğru yürümeye koyuldu. 

ADAM AKILLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin