Seninle güzel

255 56 28
                                    

Ena son yarım saatte uyanıp arabaya geçmiş hızlıca başına peruğu takıp ekoseli pelerini beline dolayarak yolculuk halinden kurtulmaya çalışmıştı. Onu yadırgayacak değillerdi lakin kocasının ekoselisini sarınıp onurlandırmak istemişti. Sonunda kale önüne vardıklarında ve Aodh kapıyı açtığında ise ona gülümsedi. Yolculuklarının en güzel kısmı onunla ata bindiği andı şüphesiz. Hoş, Ena yorgunluktan uyumuştu. Yine de güzeldi.

"Lord Harrisondan daha hızlı şekil değiştiriyorsun Ena" Aodh kadının koluna tutunarak yavaşça arabadan inip yüzüne baktığında Aodh bakışlarını kaçırma isteği ile dolduğunu fark etti.

Ena cevap verecek oldu lakin kapıda hızlıca beliren babası ve Oliverı gördüğünde yerinde zıpladı. Derhal onlara sarılması ardından dönüp Aodhun yanına geçti.

"N-neden geldiniz! " Oliver öfkeliydi daha ilk haftadan eve gelmek ne oluyordu bilemedi. "H-habersiz! " Genç adam sesinin öfkeden titrediğini fark ettiğinde bakışlarını McAodha beyine çevirdi.

Aodh ikilinin yüzündeki renk atmasından hoşnutsuzluklarını fark etmişti. Oğlan ziyadesiyle öfkeli baba ise belli etmemeye çalışsa da tedirgindi. "Leydim sizi özlemiş. Çok erken olduğunun bilincindeyim lakin havalar bozmadan gelmenin uygun olduğu konusunda hemfikir olduk. "

"Öyle mi Ena? " Oliver kardeşine baktı.

"Şüphen mi var McGiolla! " Aodh çok sabırlı bir adam değildi. Oldukça uzun bir zamandır kendisini tutuyordu ve oğlanı burada dövmek hoş olmayacaktı.

"Gel kardeşim gidelim" Oliver Enaya elini uzattı. İyi bir sorguya çekecekti onu.

"Müsaaden var mı beyim?" Ena Oliverin diretmesi üzerine Aodha döndü ve koluna tutundu.

”Var güzelim" Aodh kadına kafa sallayıp oğlana ters bir bakış attı. Açıkçası Enadan müsaade istemesini beklememişti ve bu kez şaşırdığını itiraf edebilirdi. Karısının cazgır oğlanın kolunda gidişini izlerken kapıda beliren kızkardeşini görmesi üzerine ona koşup sarılmasını yüzünde beliren tebessüm ile izleyip Lord McGiollayı selamladı. "Hoş karşılanacağımızı varsaymıştım... "

"Oğlumun endişelerini maruz görün Lord McAodha" Edmundda kesinlikle aynı endişe içindeydi lakin Enanın yüzündeki memnun ifade onu rahatlatmıştı. "Esasen gelişinizi bir takım özel işlerimizi konuşarak değerlendirebiliriz."

"Kesinlikle iyi bir fikir lordum" Aodh bu uzak mesafeli kibarlıktan hoşnut olmadığını fark ettiğinde kaş çattı. Karısının ailesi ile bu denli samimiyetsiz olacağını düşünmemişti.

"Pekala öyleyse kahvaltı hazır olana dek biraz bahçede turlayalım ve sonrasında Oliverda bize katılır. Oğlumun bir takım düşünceleri mevcut hoşlanacağınızı var sayıyorum"

"Saçımı savurup reverans da yapayım mı? " Aodh dudak büktü.

"Anlamadım" Edmund anlamsız bir mimik yaptı.

"Yani çok iyi olur demek istedim" Aodh ellerini ardında birleştirip ilerlemeye koyuldu.

---

"Söyle kardeşim birşey mi var korkma! "

"Oliver yeter! Gelmek isteyen Aodhdu sizi özlediğimi hissettirdiğim için nezaket gösterdi"

"Bunlar nazik adamlar değil Ena! " Oliver başını iki yana salladı. Ailesi oldukça değişikti. O denli büyük adamların rahatlığı Oliverı germişti. Belki de fazla büyük oldukları için öyleydiler...

"Hayır kardeşim yanılıyorsun oldukça nazik insanlar yalnızca aileye çok önem verdiklerinden bazı toplum kurallarını kendi aralarında yok saymışlar ve o gün de içlerinde yabancılık çekmemeniz adına kendileri gibi davranmışlar"

ADAM AKILLIWhere stories live. Discover now