Anladım Derdinizi!

245 49 18
                                    

2 Gün Sonra

Ena tuhaf bir his ile gözlerini sıktı. İzleniyordu sanki genç kız gözlerini aralayıp tepesinde eğilmiş yüzüne bakan adamı görünce irkilere doğrulmak isetedi lakin ani hareketi kafasını Aodh'a çarpmasına neden oldu. Adam inleyerek kendini geri bırakırken Ena da canı yandığından aynını yaparak alnını sıvazladı. Bir an sonra ikisi de yeniden dirsekleri üzerinde doğrulup birbirlerine baktılar. 

"Yakaladım seni..." Aodh burnunu kırıştırdıktan sonra gülümsedi. "Günaydın güzelim"

Genç kız bakışlarını pencereye çevirip şafağın sökmek üzere olduğunu gördüğünde iç geçirdi. "Günaydın lordum"

"Hadi Ena... Gidip yürüyüş yapalım. Gün doğumunu izleriz..." Aodh gözlerini ovalayıp gülümsedi. Bu gece inat etmiş uyumamıştı. 

"Sizin dinlenmeniz lazım"  Ena bakışlarını kaçırıp doğruldu. Adamda onunla birlikte oturup kolunu omzuna atarak yanaklarını büzüp dudaklarından öptü. Genç kız nefesinin kesildiğini hissettiyse de ikinci kez öpüleceğini anladığında elini siper etti lakin Aodh bu kez parmaklarını öptü. 

"Dinlendim... Çünkü karım bana çok güzel baktı." Genç adam muzip bir gülümseme gönderdi. Bakmıştı ya... Aodh hayatının işkencesini çekmişti. Sırf yanına gelsin diye odadan çıkmamış boğulacak gibi olmuştu. Ena ona sürekli bir şeyler yedirip içirmişti. Tavrını ve sukunetini bozmamış olsa da Aodh iki günde toparlanmış bugün kendini çok daha iyi hissetmekteydi. "Hadi güzelim çok sıkıldım"

"Kapı orada..." Ena iç geçirip aradan sıyrılarak ayaklandı. "Gidip giyinmem gerekiyor"

"Tamam giyin bende giyineceğim" Aodh da ayağa kalkıp giysilerine bakındı. 

"Peki... Hazırlandıktan sonra çıkalım öyleyse" Ena adama kafa salladı. Ardından gülümseyerek kapıya yöneldi. 

"Nereye gidiyorsun Ena?" 

"Giyinme odasına gideceğim. Yardımcıma haber vermem gerekiyor"

"Pe-ki" Genç adam kafasını kaşıdı. Ardından biraz ağırdan alarak giyinmeye koyuldu. Ne denli uzatmaya çalışırsa çalışsın çabucak bitmişti. Aodh biraz daha özenli olmak adına şifonyere oturup saçlarını taramaya koyuldu. İşi bittiğinde elbet hala yalnızdı. Genç adam bu defa aralara birkaç örgü atarak oyalanmak istedi.  Geçireceği iki parça şey için fazla oyalanmıştı. Belli ki onu delirtmeye devam etmeye kararlıydı. Nasıl giyindiğini görmüştü. Bu bir elbise dahi olsa hızlı giyinmek adına dikilmişlerdendi. Genç adam yanaklarındaki havayı üfleyip kenardaki askılara asılı duran peruklara baktı. Sıraya dizilmiş güzelce yerleştirilmişlerdi. Aodh ayağa kalkıp bu kez açık olanı tarayarak vakit öldürmeye çabaladı. Kendi kendine şu dakika kafasını kazımaya niyetlenmiş olsa dahi umursamayacağını düşündü. En azından saçlarına ayıracağı vakti de ona kalırdı böylelikle... Dilini şaklatıp peruklara sövgüler yağdırması ardından yatağa yönelip güzelce toparladı ve kaş çatarak dönüp aydınlanmak üzere olan havaya baktı. Bunun ne çeşit bir hazırlanma olduğununu merak edip biraz da öfkelenerek kapıya yönelmişti ki Ena koyu yeşil saten bir kaftan altında beyaz bir iç elbise ile odaya girdi. Belli ki korseler fırfırlı jüponlar ile uğraşmıştı bunca vakit.

"Güzelim dışarıda kimse yok."

"Sürekli hazırlanmak beni sıkıyor. Üstelik bu zaten günlük bir elbise..."

"Pekala... Hadi çıkalım" 

"Tamam hemen lakin ufak bir işim daha var." Ena kendince gülümseyerek peruklara yönelip seçtiği iki tanesini Aodh'a gösterdi. "Sizce bunlardan hangisi daha güzel görünür? Dışarı çıkacağımız için toplu olanı mı tercih edeyim yoksa bu örgülü olanımı? Aslında bu elbiseye uyumlu güzel küpelerim var lordum. küpelerin görünmesi için sanırım şu topuzluyu takmalıyım" 

ADAM AKILLIWhere stories live. Discover now