Bana bak!

292 49 26
                                    

Herkes dağıldıktan sonra Aodh Enayı odaya bırakıp Noah Fergusonu aramaya koyuldu. Meramını nasıl anlatacaktı bilmiyordu genç adam açık açık da konuşamazdı lakin bir yolunu elbet bulurdu. Çalışma odasında göremediğinde adamın kendi odasına doğru ilerledi. Giriş kattaki uzun koridordan kaleye ek olarak inşaa edilen odaya doğru ilerlerken ne diyeceğini düşünmekteydi. Hoş bu konuda uyduracağı bir beyaz yalan sıkıntı oluşturmayacaktı. Aodh kesinlikle oynaşmayı seven bir adamdı bunu da herkes bilirdi. Kadınlarla sorunu olmamıştı bu yaşına dek. Zeusla da bir problemi olmamıştı. Hatta gereğinden fazla iyi anlaşırdı onunla. En azından söz dinlerdi... Kapıya geldiğinde hafifçe tıklatıp beklemeye koyuldu ve Noah amca açtığı vakit bir müddet adamın yüzüne baktı.

"Bir sorun mu var Aodh? " Noah oğlanı baştan ayağa süzdü.

"S-sanırım... Lakin bu biraz özel... Hekim işi... " Aodh sessizce konuştu.

"Ya... " Noah kaşlarını kaldırdı "Gel bakalım" Adam kendince gülerek çalışma odasına çıkan merdivenleri tırmanıp gidip masasına oturdu.

"Müsait mi? " Aodh birkaç adım aşağıda durdu orada yatakları olduğunu biliyordu.

"Müsait evlat" Noah gülümseyerek kafa salladı. Ne yaparlarsa yapsınlar terbiyeli erkek evlatlar yetiştirmişlerdi. "Gel bakalım"

"Amca? Şimdi birinin... Yani tanıdık birinin ufak bir problemi varmış ama çekiniyormuş... "

"Anladım... E, hekimden çekince olmaz kim miş o biri? " Noah güldü. Gece yarısı aynı sorun için kapısına dayanan çoktu.

"Gülme amca çok mühim" Aodh yanaklarını kemirdi. "L-louis... Yaşadıklarından pek etkilenmiş bir tarafına sahip olamıyormuş. Rica etti bir dermanı varmı sor dedi. E adam dük... Gelemiyor tabii... "

Noah bir an kendini tutamayıp güldü. Ardından toparlanıp oğlana baktı. "Neymiş tam olarak derdi ekselanslarının" Adam boğazını temizleyip önündeki kağıtlara baktı. Harrisonun oğlunun sorunu vardı demek... Adamın vakti zamanında zaten fazlaca olan kudurukluğunu arttırmak için ona geldiğini bilmese Louise de inanırdı...

"Vakitsiz öten bir horozu varmış... Kafasına göre takılıyormuş amca yerine göre değil " Aodh bakışlarını kaçırdı.

"Olur öyle" Noah burun kemiğini sıvazladı. "Düzelir heyecandandır"

"Yok! Düzelecek gibi değilmiş şimdi Eathan ikinci çocuğu yaptı ya eh o da yarışa katılmak istiyor haliyle... " Aodh dilini şaklattı.

"Sen Aodh? Yarışma niyetin yok mu? " Adam ayağa kalkıp dolaba yöneldi ve gülmeye devam etti.

"Ben neden yarışacakmışım amca olsa olsa yatıştırıcı isterim senden... Beni biliyorsun"

"Hı-hı" Noah eline boş bir şişe alıp oğlana döndü. "Pekala şimdi sana vereceğimi kime götürüyorsan götür lakin ufak bir yudumu kafi anladın mı? Fazlası hoş olmaz. İn geliyorum" Çenesiyle oğlana merdivenleri göstermesi ardından yerine oturup yüzünü sıvazlamaya devam etti. Versindi de ortalığı yıksındı. Veletler birde onları hep bu yaştalarmış gibi görmüyorlarmıydı... Noah üç şişe kudret şurubuyla koca aileyi birbirine kattığı günü hatırladığında sessiz bir kahkaha ardından kenardaki suyu şişeye koyup içine bir parça karanfil tozu ekledi. Ağzı güzel koksundu oğlanın... Sırıtmaya devam ederek aşağı inip şişeyi kapıda bekleyen Aodha uzattı. "Bana bak sakın hepsini içmesin çok etkilidir" Dedi göz kırparken.

Aodh yanaklarındaki havayı üfleyip kendi kendine "beni soktuğun şu hale bak! " Diye söylenerek odadan ayrıldı ve şişeyi cebine attı. "Senin hakkından böyle gelirim bende söz dinleyeceksin! Adam olacaksın! "

ADAM AKILLIWhere stories live. Discover now