Düğün 2. Kısım

235 56 34
                                    

Ena nikah akdi ardından davetliler ile yemek odasına geçerlerken hemen yanında yürüyen ve artık kocası olan adamın sık sık boğaz temizlemesi ve çenesini sıvazlayıp durması ile pek bir rahatsız hissetmişti. Genç kız sofraya geçtiklerinde kendileri için ayrılan yere oturmak için sandalyesine ilerlediğinde Aodh'un tek eliyle ve kaş çatarak sandalyeyi geriye çekmesi üzerine duvağın tülünü geri sererek oturdu ve kaşı üzerinden gözüne girmeye çabalayan saçını hafifçe geri ittirerek hala huzursuz görünen adama göz ucuyla baktı. Beyaz teni epey pembeleşmişti dudaklarında ise sanki boya sürülmüşçesine bir pembelik mevcuttu. Ena öpüşmenin bu denli belli olduğundan bir haberdi. Acaba kendinde de aynı izden var mıydı bilemedi. Hafifçe gümüş bıçaklara doğru eğilip görmeye çalıştı lakin dikkat çekmemek adına geri yaslanarak davetlilere baktı. Ardından gözleri babası ve ağabeyi arasında oturan kız kardeşine kaydığında gülümsedi. Eva ise sol elinin parmakları ile dudağına aşağı yukarı bir hareket yaparak göz ucu ile yanındaki adamı işaret ettiğinde Ena başını öne eğerek yanaklarındaki alevi gizlemeye çalıştı. Tanrım bu utanç vericiydi. Oliver boşuna eğer bir adam onları öpmeye cesaret ederse anlayıp dünyayı başlarına yıkacağını söylememişti. Genç kız Oliverin şu dakika oldukça sakin olduğunu düşündüğünde omuzlarını dikleştirip yanındaki adama baktı. Aodh sol kolunun dirseğini masaya dayamış hafifçe dudaklarına vurmaya devam ediyor diğer eli aşağıda dizi üzerinde yumruk yapıp açıyordu ayak titretmesi ise cabasıydı. Hafifçe eğilip koluna dokunduğunda adam öfkeli suratını kendisine çevirdi. "İyi misin Aodh?"

Genç adam kaşlarını kaldırdı. Yanıyordu. Biri dudaklarına meşale tutmuşçasına kavruluyor bu hal dakikalar geçtikçe  neredeyse gözlerini yaşartacak kadar ilerliyordu. "S-sanırım özel ihtiyaç gidermem gerekiyor!" demeye çalıştı. Tanrım bağıracaktı Aodh! Gözleri ile Noah amcayı yakalamaya çalışmaktaydı lakin derin bir sohbet içerisindeymiş gibiydi. Karşısında oturan annesine kaş göz işareti yapmaya çalıştı. "Leydim anneme söyleyin de gelsin yanımda" 

Ena adama göz kırpıştırdı. Lazımlıklara annesi ile mi gitmek istemişti az evvel yoksa yanlış mı duymuştu. "Bunun için fazla büyümedin mi?" deyiverdi genç kız.

Aodh yan gözle kendisiyle eğlenen cadıya bakıp şu dakika öfkesini ondan çıkartmamak adına diş gıcırdattı ve önündeki su kadehini ağzına götürdü bir nebze hafiflemiş lakin hala yanmaktaydı. "Leydim?" 

"A-a peki..." Ena dudaklarını birbirine sürterek nasıl söyleyeceğini düşünmeye koyuldu. Sanırım bunca beyin içinde biraz utanç verici olacak gibiydi. 

Aodh birkaç dakika daha beklemesi ardından dayanamadı "Anne!
lazımlık odasına gidelim!" deyiverdi ve yaklaşık elli kişilik masa bir anda kendisine döndüğünde gözlerini kapatıp ayağını yere vurdu. 

Fiona o ana kadar dikkat etmemiş etrafı ile ilgilenmişti lakin Aodh bir anda konuştuğunda oğlunun kızaran dudaklarına bakarak gözlerini kırpıştırdı ardından yerinden kalkıp leydi ve Lordları selamlayarak oğluna baktı. "Gidelim tatlım... Lord Ferguson sanırım yardımınız gerekebilir. " 

"Ne oldu hayatım?" Connor kaş çatarak oğluna baktığında karşılaştığı manzara hoş değildi. Önlerinde duran çorbada birşey mi vardı yoksa... "Sanırım bende gelmeliyim!" dedi panikle. 

"Baba adam sıçmaya anne babası ile gidiyor " Oliver hafifçe eğilip fısıldarken şoka giren kardeşlerine baktı. 

"Biraz soğuk su temiz bir bez getirmelerini söyleyin!" Noah yerinden kalkıp diğerleriyle odadan çıktı. 

"Baba bu adamın kıçını hala ailesi mi temizliyor!"  Oliver yanaklarını kemirdi.

"Dışarı bağırsak çıkmıştır belki oğlum!" Edmund boğazını temizleyerek kapıya doğru bakan Lanchester dükü ve Sinclair düküne döndü. "Devam edelim lütfen..." 

ADAM AKILLIWhere stories live. Discover now