Ahmak!

226 51 27
                                    

Ena dün geceyi oldukça heyecanlı ve hareketli geçirmişti. Kocası tanrı bilir neredeydi lakin görmemişti onları. Yalnızca onlar yemek yerken Lord McDonald kaleye gelmiş bir an yemek odasına morarmış bir surat ile bakıp herkesin dikkatini çekmesi ardından kaçmıştı. Robert McDonald da peşinden koşturmuştu. Ena sonrasında Leydi Lauradan Davidin çok utangaç bir yapıısı olduğundan kolay beri karşılarına çıkamayacağını söylemiş olsa da Luna pek bir keyifliydi. Gecenin kalan kısmında çok büyük bir heves ile ilgi ile elbisesini seçmişlerdi. Lord Sinclair hazırlıkları durdurmamış yarın nişanın yapılmasını öngörmüştü. Çıkacak karışıklığı kimsenin umursadığı da yoktu. Bir ara gece yarısı Laia kardeşini büyük balkona çıkartmaya çalışmıştı lakin David gelmemeye karar verdiği gibi birde kapıyı kilitlemişti lakin David ne kadar çekingense Luna o kadar girişkendi. Bir anahtar ile yanlarına gelip refakatlerini isteyerek adamın odasına dayanmıştılar. Luna pat diye kapıyı açıp içeri girivermişti. Pek hoş bir andı. Adamı tutup kolundan çıkartıvermişti. Sonrasında ise Davidin yine refakatlerini istemesiyle büyük balkonda popoları donmuştu çünkü Lunanın soruları bitip tükenmemiş, yüzüne bakmak için adamın dibine girdikçe Lord McDonaldın çekingenliği başta Laia olmak üzere hepsini pek bir güldürmüştü. Sonuç olarak bugün nişanları vardı ve dün gece Normandan ses çıkmaması üzerine pek bir sinir bozukluğu yaşayan Moire sabah elinde gizlice ona gelen bir mektup ile aralarına dalmıştı. Caelan McNeil nişana geleceğini ve huysuz akrabaları izin verirse mutlaka onunla görüşeceğini yazmıştı. Tabii kelimeleri biraz değişikti. Ena iç geçirerek üzerine giydiği saten altın rengi elbisenin etekleri ve başına taktığı topuzlu peruğu ile uğraş verirken göz ucuyla gelinmiş edası ile hazırlanmış olan Moire'e baktı. Çok güzel olmuştu. Zaman geldiğinde ise bir bir odadan çıktılar. Ena merdivenlerin altında onu bekleyen kocasını gördüğünde özlem ve mutluluk ile gülümsedi. Aodh üzerine giydiği ekoseli ceket altındaki krem rengi pantolonu ile göz dolduruyordu. Ena gülümseyerek aşağı inip son birkaç merdivende kocasının önce elinden sonra alnından öpmesiyle adamı özlediğinden dudaklarına istekli bir öpücük kondurmuştu. 

Aodh geri çekilip kadının güzelliğine bakması ardından gözlerinin dolduğunu hissetti. "Çok güzel olmuşsun Ena"

"Aodh?" Ena kızarıp buğulu gözlerle kendine bakan adama karşın minik bir şaşkınlık ardından utanç yaşamış olsa da başını önüne eğip koluna tutundu. 

"Dün gece gelemedim" Aodh dudaklarını kemirerek karısı ile salona girdi. Esasen gece uyumak için gidebilirdi lakin o ne yapacağını bilemediğinden ve Tüm Norman olayı ardından kendiyle baş başa kaldığı vakit derin bir sorgulama haline girdiğinden dolanıp durmuştu.

"İşleriniz vardı... Bu sabah Lord McNeil Moire e bugün geleceğine dair bir mektup yolladı biliyor muydun? "

"Ya... Pes etmemiş demek" Aodh kendi kendine sırıttı. 

"Ne yaptınız adama Aodh?"

"Hiç... Biraz sohbet ettik... Çabucak uykusu geldi" Aodh gülümsemeye devam ederek Ena ile bir köşeye geçip beklemeye koyuldu. Keşke kendi nişanının tadını da böyle çıkarabilseydi. Genç adam Davidin heyecanını ve belli etmemeye çalışsada gözlerinden okunan mutluluğu gördükçe daha da perişan olmuştu. 

"Luna sarı bir peruk takmayacak" Ena kendi kendine güldü. "O gün Eva ile biraz eğlenmek istemiştik Aodh... Sonra bir anda sen geliverince kafamda kaldı o şey lakin şimdi düşünüyorum da hatırladığımızda güleceğimiz bir anı olarak kalmış gibi" Ena adamın parmaklarını kenetleyip elini sertçe öpmesi ile yüzüne baktı. "Sen iyi misin?"

Aodh kadına başını sallayarak elini yeniden öptü. Bir şeyler söyleyecek oldu lakin geri çevrilmeyen bazı davetlilerin de içeri girmeye başlaması ile susup dikkatini o yöne verdi ve kendilerine doğru gelen Aloin ve kolunda daha evvel hiç görmediği kadar özenle yürüyen Moire i gördüğünde kaş çattı. 

ADAM AKILLIWhere stories live. Discover now