Efsane

250 50 27
                                    

Aodh konuşmamaya devam eden kadının peşinden yamaca kadar ilerledi. Onu kızdırmıştı biliyordu. Belli ki evlilikleri hakkında kötü söz işitmek hoşuna gitmiyordu. Genç adam yanaklarını kemirirken onun evliliklerinden hoşlanıyor olduğunu düşündüğünde duraksayıp hızlı adımlarla ilerleyen kadına baktı. Birliktelikleri onun içinde problem teşkil etmemişti bugüne dek. Aodh sevecen bir adam olduğunun farkındaydı. Kim olursa olsun böyle mi olacaktı bilmiyordu. Ena durup geriye baktığında aralarındaki mesafeyi hızla kapatıp yanından yürürken ellerini ardında birleştirdi.

"Sana bu zamana dek hayatımda en çok heyecenlandığım anlardan bahsedeyim mi? Tabii iyi manada"

Ena başını çevirip adamı süzdü iyifen iyiye sinirlenmeden evvel bir şans daha verecekti. "Nedir? "

"İlki Champbell beyini indirdiğim gün... İkincisi ise sanırım şu an"

"Mihrapta ne yapıyordun Aodh? " Ena dişlerini gıcırdattı.

"Seni bekliyordum... " Aodh dudak büktü.

"Öylece... " Ena kafa sallayarak adımlarını biraz daha hızlandırdı. Yaklaşık yirmi dakikadır yürüyorlardı lakin öfkeden hissetmemişti.

"Öyle-ce... " Aodh iç geçirdi. Kadın elini savurup söylenerek ilerlediğinde yüzünü sıktı. Olmamıştı. Yanaklarında ki havayı üfleyip yeniden kadının yanına ilerledi "Güzelim şu an heyecanlıyım ve sende bu heyecana dahilsin. "

"İyi birlikte heyecanlanalım... " Ena tepeye vardığında orada bulunan büyük kayanın yanına ilerleyip yanındaki ot sardırdıkları kapağı kaldırıp urganları kuyudan çekti.

Aodh kadınınkendinden ağır urganları kaldırışını izleyip yanına giderek eline aldı ardından bir iki adım kıyıya yanaşıp karanlığın içinde kayalara çarpan suya baktı. Bu görüntüyü sevmemişti ona geçmişi anımsatıyordu. Enaya döndüğünde ise kayaya urganı geçirmekteydi. Aodh elindekini geçirdikten sonra kadının içeriden kancaya bağlı kayışlar çıkarıp urganın ucundaki zincire takışını ve çekeleyerek kontrol edişini izledi. "O gün bunu takmıyordun Ena"

"Çünkü o gün gerek görmemiştim... Şu an alışık olmadığından düşmeni istemiyorum belki de istiyorumdur bilmiyorum... O kayışı beline sıkıca bağla kancayı iyi oturtamazsan aşağıdan parçalarını toplamak zorunda kalırım"

"Sağol be... " Aodh kayışı beline takıp sağlamlığından emin olmak birazda ufaklığa gösteri yapmak adına kendini geri geri ilerletip uca geldiğinde ayaklarını dayayarak geriye doğru yatırdı. Aşağı baktığında ise gerçekten heyecanlanmıştı. Genç adam küçük bir kahkaha ile bakışlarını göğe çevirdi. "Sen manyaksın dede! "

Ena koşup adamı urganından sertçe çekti. "Manyak sensin! "

Aodh öne doğru yalpalayarak kadının üzerine yıkılmak durumunda kaldı lakin Ena ağırlığını taşıyamayıp dizlerini kırdığında kendini çevirerek kadının üzerine düşmesini sağladı.

"Tanrım! " Ena aşağı değilde yere düştüklerini fark ettiğinde başını kaldırıp adama kaş çattı. "Ne yapıyorsun sen be adam! "

"Sen ne yapıyorsun? " Aodh kaş çattı. "Ne diye çekeledin beni! "

"Sağlamlık öyle mi kontrol edilir Aodh! Ya kancayı takamamış olsaydın"

"Bir yerlerden ilk sallanışım sandın herhalde küçük hanım... Ayrıca takamasaydım şu an dilediğin üzere parçalarımı topluyor olurdun"

"Tanrı korusun! " Ena başını adamın göğsüne yaslayıp nefesini toparlamaya çalıştı ardından adamın üzerinde yatıyor olduğunu fark ettiğinde hafifçe kendisini yana kaydırmak istedi lakin Aodh kollarıyla bedenini bacaklarıyla da bacaklarını kıstırmıştı. "B-beni b-bırakabilirsin"

ADAM AKILLIWhere stories live. Discover now