Düğün

246 52 24
                                    

20 Kasım 1385

McAodha Kalesi

Aodh kaç kapıyı yumrukladığını sayamadı lakin kalksınlardı. Zaman yaklaştıkça ne uyku tutmuş ne de bozuk sinirlerine en ufak bir çare bulunamamıştı. Yarın yola çıkılacaktı ve son eksikler kontrol edilmek zorundaydı. İşin tek iyi tarafı on beş gün gibi kısa bir süre içerisinde yapılması gereken sıkıştırılmış çok sayıda iş olduğuydu. Dün kadının çeyizinin taşınabilen kısmı kaleye ulaşmıştı. İki gün evvel de değerli eşyaları ziynetleri ve tabii ki Edmund McGiolla'nın oldukça cömert davranarak göndermiş olduğu iki sandık altın ve gümüş de ellerindeydi. Aodh hırsını alamayıp dönüp bir daha babasının kapısına vurduğunda sertçe açılan kapı ardında çatık kaşlı kırmızı suratlı babası dikilmekteydi. 

"Ne! Ne var be adam! Erkekler evden gitseydi de seni verseydim keşke! Yemin olsun çeyiz olarak vadinin yarısınıda verirdim!"

"Neden tamamı değil baba!"

"Geri kalan yarısında devasa bir kutlama yapmak için pek tabii..." Connor kaş çattı. 

"Ne lanet adamsın baba!" Aodh iç geçirdi. Adam yüzüne kapı çarpacak olduğunda daha kapatmadan çalmaya başladığında ise sinirlenip kedisine vurmak üzere hareket eden adamdan kaçıp el salladı. "Kahvaltı... kahvaltı edelim"

"Bok ye Aodh!" Connor sinirlenip kapıyı çarptı. Yemin olsun bıkmıştı! Dişleri arasından sert bir nefes çekip kapıya yeniden yönelip hızla açtı ve öne yalpalayan oğlunu gördüğünde kulağından sertçe tutup odanın ortasına getirmesi ardından anahtarı çekip dışarı çıktı ve kapıyı üzerine kilitledi. 

"Bana bak baba! Ne yapıyorsun!" Aodh adamın ani hareketine karşın tokmağı çekeleyip kapıyı yumrukladı. 

"İyi ya dilediğin oldu akşama kadar çal kapımı şimdi!" Connor elini savurup üzerindeki geceliklere bakıp söverek çamaşır odasına doğru yöneldi. Yıkanmış temiz birşeyler bulurdu orada. 

Genç adam dilini şaklatıp ellerini beline koyarak kapıyı tekmelemek için harekete geçtiyse de yapamadı. Liamh McAodhadan kalma tarihi kapıyı da paralayacak hali yoktu ya... "Aç kapıyı baba!" Kendi kaşınmıştı şüphesiz lakin uyuşuk adamdan da böyle bir hareket beklemediği bir başka gerçekti. Birşey oluyordu ona... Kuzenleri kardeşleri bir araya gelince bir aydınlanma yaşıyordu. Aodh kırmızı perdelerin camlarda çekili oluşuna ve odadaki loş, uyku isteği uyandıran ortama bakması ardından gidip şömine önündeki kanepeye oturdu. Aklını kemiren duygulara da böyle kilit vurabilecek miydi? Dün gelen giysileri hiç üşenmemiş hizmetli kızlar ile birlikte giyinme odasına yerleştirmişti. Birkaç süslü elbise dışında günü kurtaran tek parça elbiseler cansız soluk renkler pek içini açmıştı. O pantolon ve gömleklere geldiğinde ise hepsini yakmamak için zor tutmuştu kendini. Annesinin onlar için hazırlattığı kalenin en güzel manzarasına sahip olan odadaki kilitli çekmeceleri kontrol ederken keselerinde ve kutularında duran güzel takılara da bakmış ne kadar özel eşya var ise hepsini karıştırmıştı. İlgisini çekecek hiç bir şey yoktu. Sade oldukça normal şeylerdi. Şüphesiz bir yerlerde ufakta olsa aşırılık, farklılık beklemişti. Birkaç dudak boyası ve koku şişesi dışında beklenmedik bir şey de bulamamıştı. Gömleğinin manşetine alışabilmek adına damlattığı bir parçayı burnuna götürüp geriye doğru yaslandı. Biraz çiçek biraz çıramsı kendisi gibi rahat bir kokuydu. Kesinlikle rahatsız etmemişti Aodh'u... Hoş sevimli tavırlarıyla nişanda da rahatsızlık hissi uyandırmamıştı ona... Tanıdık bildik bir histi... Lakin merak da uyandırmamıştı. Çaba sarfettirecek, peşinden koşturacak, onu uğraştıracak, düşünmeye sevk edecek bir yapıda değildi. Hep yanındaymış gibiydi. Genç adam başını geriye atıp tavanı gözlemeye koyuldu. Şüphesiz uygun bir eşti Ena... Lakin Aodh onu delirtecek coşturacak bir aşk istemişti... Louis ve Düşes gibi... Mila ve William gibi... Eathan gibi sürünmek Louis gibi üzülmek William gibi delirip kavga etmek istediğini düşündüğünde dilini şaklatarak doğruldu ve kilitli kapıya küfredip cama yönelerek babasının kırmızı perdelerini söküp birbirine ek ettikten sonra balkon trabzanına bağlayarak aşağı inmek için hareketlendi. Şüphesiz Liamh ve Brian dede gibi olacaklardı...

ADAM AKILLIWhere stories live. Discover now