Gelinim Sensin!

234 54 10
                                    

Aynı anlarda...

Ena koşturarak kız kardeşinin odasına gidip kapıyı açtı ve henüz uyanmış giyinmeye çalışan Evanın yanına koşup kollarından tuttu. "Eva! Tanrım! Büyük bir sorunumuz var!" 

Eva sıçrayarak kız kardeşinin siyahlaşmış ağız çevresine toz içinde üstü başına baktı. "N-ne oldu Ena ne bu hal?" 

Ena göz ucuyla yardımcılara baktı. "Ben devam ederim siz gelecek misafirlerimiz için yapılan hazırlıklarla ilgilenin lütfen"

"Peki hanımım" 

"Ne oldu!" Eva kadın çıktığında dönüp Enaya baktı.

"McAodha beyi geldi burada! Sabahın kör saatinde ne işi varmış bilmem lakin şimdiden elini kolunu sallayarak hiç de umursamadan etrafta dolaşmakta onu gördüm Eva... Genç kız başını önüne eğdi. Adamında onu gördüğünü hemde nerede ne yaparken gördüğünü söylemeye çekinmişti.  Yanaklarındaki havayı üfleyip ayna karşısındaki pasaklı haline bakınca ise daha tedirgin oldu. "Demem o ki kardeşim o üzerindekini çıkart üzerimizi değiştirip aynı olalım!" 

"Peki... Tamam..." Eva giydiğini geri çıkartmaya çalışırken kızkardeşinin ayna karşısında kendini inceleyişini izledi. "Neden bu kadar korktun Ena? Yoksa Lord McDonald ürkütücü birimi?"

Ena adamı çok net görmemişti lakin oldukça iri yarı olduğundan Evaya bahsetmeyecekti. "Hayır öyle görünmüyor..."

"Her ne ise... Ne renk giyeceğiz?"

"Pembe... Ya da sarı..." Ena elini savurdu. 

"Hiç haz etmezsin Ena..." 

"Şu an ediyorum!" Genç kız yutkundu. En tatlı en hoş kıyafeti giyecekti. Kendini gösterip üzerine birde küfretmişti. Şu ağzının yüzünün haline baktığında tepinme isteğiyle doldu Ena. Adamın elini bile ısırmıştı ulu tanrım! yeterince iyi hazırlanıp Eva gibi nazik ve kibar davranmalıydı... Hatta ve hatta o ne yaparsa onu yapacaktı. Eva durgun ifadesi ile kapıyı açıp yardımcısına istediği elbiseleri birde küvet talep ettiğinde kardeşinin bu durumdan hiç ama hiç haz etmeyeceğini yine de onu savunmak için öne atlayacağından şüphesi yoktu... Ena bu savaşı kazanmak zorundaydı... O evliliği yahut adamları umursamıyordu. Lakin Evanın hayalleri vardı. 

---

Fiona buyur edildiği ana misafir odasındaki değişikliklere bakarken gözleri dolu doluydu. Bu kalede büyümüş bu kalede aşık olmuş bu kalede evlenmişti ve kendi evinde misafir gibi oturmak öyle tuhaf bir histi ki kalbi üzüntü içerisindeydi. Aklı anne ve babası ile birlikte geçirdikleri anılar ile dolup taşarken İçeri birbirinin tıpatıp aynı biri sarı diğeri pembe oldukça hanım hanımcık ve güzel giyinmiş iki kız girdiğinde ve onu elleri önlerinde selamladıklarında gülümsedi. Morinin ikizleri Simon ve Aloin de tıpkı birbirlerine benzerlerdi. Ayağa kalkıp kızların verdikleri selama karşılık vererek oturdu. Kalenin Hanımı Yvone'un öldüğünü işitmişti ve Yvone ile küçükken arkadaşlık etmişlikleri de vardı. Kızlarının da ona çok benzediğini gördüğünde kesesindeki mendili çıkartarak gözlerini kuruladı. 

"Hoşgeldiniz leydim"

"Hoşgeldiniz leydim" Ena kibarca kadının karşısındaki kanepeye oturup yüzüne baktı. "İyi misiniz?"

"Anılar..." Fiona iç çekti. Bu kızlar şüphesiz güzeldiler. "Sanırım kim olduğumu biliyorsunuz"

"Biliyoruz efendim" Eva kadını inceledi. 

"Peki ya siz?"

"Ben Eva bu da kız kardeşim Ena"

"Eva... Ena..." Fiona pembe elbise içindeki kıza gülümsedi. "Ena..."

ADAM AKILLIWhere stories live. Discover now