Yavaş Yavaş...

240 56 34
                                    

Aodh tek gözünü açıp aydınlanan pencereden havaya baktı ardından keyifle gülümseyerek diğer tatafa döndü. "Günaydın güz-" Genç adam yatağın boş olduğunu gördüğünde çatılan kaşlarıyla doğrulup etrafına bakındı. Ena odada değildi. Nerede olduğunu düşünmeye başlamışken özel ihtiyaç için ayrıldığını düşünerek yatak başlığına dayanıp keyifle açıkta kalan çarşafa takıldı gözleri. Dün gece yaşadıkları güzel dakikalar aklına yeniden geldiğinde ise iç geçirerek gözlerini kapattı. Şu dakika aynını istediğinden şüphesi yoktu lakin bir parça sabır ile herşeyin daha güzel olacağını bildiğinden karısının gelip ona güzel dudaklarını bahşetmesini beklemeye koyuldu. Gözlerini onun kolları arasında açmaya alışmıştı Aodh sanıyordu ki giyinik olmadığından bugün çekimser davranmıştı. Birkaç dakika daha dünkü detayları düşündükten sonra dışarıdan gelen topuk seslerini işittiğinde tek gözünü açıp kapıya döndü lakin açan olmadığında özel işlerinde sıkıntı çekebileceğini düşündüğünden gözlerini kısarak üzerine çektiği yorganı sıyırıp aşağı baktı. "Pekala uslu durmak zorundasın... " Aodh o dünkü şeyin ne olduğunu merak etmeden edemedi. İçinde inanılmaz bir hoşnutluk Enayı aklına her getirdiğinde oluşan bir kalp çarpıntısı peyda olmuştu. Sanıyordu ki ayrılmadan evvel birkaç şişe daha isteyecekti. Yatakta öylece oturmaktan sıkıldığını farkettiğinde kalkıp pantolonu giymeye koyuldu ve bir parça da camı açıp temiz hava almak istedi. Aodh önce içtiği şeyin baktığı her yerde Enanın siluetini gösterip göstermediğini düşündü ardından gözlerini ovalayıp yeniden görmeye çalıştı. Ellerini ardında bağlamış dün attığı saçları kuyruk misali ardından sallandırmış vaziyette göl kenarında turlamaktaydı. Durup ayağıyla yeri eşeleyişini ya da yere eğilip suya dokunuşunu izlerken aklından geçen tek şey neden yalnız gittiği olmuştu. Evliliklerinin bilmem kaçıncı günüydü ve onu tanıdığı andan beri iş için kaleden ayrılmadıysa Ena yanındaydı. Sabah öğlen akşam ne vakit isterse birlikte dolanmıştılar... Aodh uyandırılmamış olmanın verdiği rahatsızlık ile kaş çatarken kapısı büyük bir gürültü ile çalındığında yerinde sıçrayarak birazda nereden çıktığını bilmediği bir öfke hali ile gidip kapıyı hızla açtı.

"Ne hoş, giyinmişsin... Tüm gece kabusum oldun McAodha... " William kucağındaki oğlanı hoplatarak sırıttı. "Sana günaydın demek istedik. Hadi kahvaltıya... Yola çıkacağız. Yoksa unuttunmu ?"

"Günaydın beyim! " Aodh oğlanın gülen sevimli suratına bakıp saçını okşadıktan sonra Williama kaş çattı. "Geliyorum"

"Leydinin aşağıda olduğunu bilmesem bunu yapacak değildim. Evlilik sende uyku mu yaptı, yoksa yataktan ayrılmak istemez mi oldun? "

Aodhun aklı karısında olmasa verecek güzel cevapları elbet vardı lakin susup kapıyı kapatmayı tercih etti. Ardından dönüp giyinmeye devam ettikten sonra çarşafın uygun olmayan kısmını boydan boya yırtıp şömineye atarak yan çevirip yeniden yaydı. Yaptıkları şey duyulursa babası tarafından hoş karşılanmazdı. Genç adam son olarak dağılan saçlarını düzeltip hızla odadan çıktı. Gidip Enaya tek başına aşağıda ne yaptığını sorma niyetindeydi. Onu beraberinde götürmemesi sinir bozucuydu.

"Aodh? " Eathan Louis ile kapıdan girerken kendilerine doğru hızla gelen Aodhun dalgın haline karşın seslendi. Adam da neredeyse onlara çarpacakken durdu.

"Geldiniz mi? "

"Diğerleri Malikanede.  Gitmeden evvel hazırlıkları kontrol edelim"

"Birde Ellie ve Laura leydi Enayı malikanede kalması için davet etti. Mila bizimle gelecek belki leydi Ena yalnız kalmak istemez. " Louis kenardan kapıya bakan Aodhu bir müddet süzdü.

"E-ena benimle gelecek" Aodh ikiliye baktı.

"Yoldan yeni geldi belki yorgundur" Eathan buraya gelirken karşılaştığı kızın yüzünün epey yorgun göründüğünü farketmişti.

ADAM AKILLIWhere stories live. Discover now