28 - Kanından Canından

Start from the beginning
                                    

"Sizin buralara cehennem diyorlar. Töre katilleriyle dolu bir cehennem. Sırf o ufacık kızlara yapılan her bir işkence için, her suçlunun kafasına bir kurşun sıkmak istiyorum." Kavradığı deri kaplı direksiyonu sıktı. Zoruna gitmişti, zoruna gidiyordu! Sırf bu töre denen illet yüzünden kaybettiği onca şey...

Sadece başını eğmekle yetinen Asel, bakışlarını camın dışındaki dünyaya daldırmıştı. Üstüne alınmışlık değilde bir hüzün'e kapılmıştı, susmayı tercih etmişti.

"Gözlerin, kaybettiği bir şeyleri hatırlatıyor bana."

Gözleri? Nasıl, ne anlamda söylemişti bunu. Yutkundu, bunu sormuyacaktı. Başkasının işine bir daha burnunu sokmucaktı. "Onun gözlerinden bir pay almışsın sanki, Dilan'ımın gözlerinden." Üzüntüyle dudaklarını kaplayan gülümsemeyle pür dikkat yoluna devam etmişti. Yolların taşlı yola dönüşmesiyle konağın yoluna saptığını anlamıştı. Eve yaklaşmıştı, Çağan bu saate kadar evde olmalıydı.

Asel'i Çağandan uzaklaştıracaktı. O şerefsizden ne hayır gelirdi ki? Kendi koruması altına alacaktı Asel'i. Hamile olması durumun asıl nedeniydi, ama bunu ne kadar saklayabilirlerdi ki? Karni belli olmaya başlayacaktı elbette, o zaman ne diyeceklerdi? Suçlunun kendisi olarak düşünülmesine neden olmaz mıydı bu? Salak Çağanın aklı ermezdi böyle şeylere nede olsa.

"B-Ben konağa gitmek istemiyorum Ateş ağa..."

-

Konağa vardıklarında aralanmış olan kapıdan içeri girmişlerdi. Sessizce ilerledikleri merdivenin son bulmasıyla Ateşin kaldığı odaya girmişlerdi. Kimsenin onu fark etmemesini sağlamaya çalışsa da onu gören Züleyha hanım, sorularını eksik etmeyecekti.

Yatağın ayak ucuna oturan Asel çekinerek baktı karşısında kara kara düşünen adama. Ne planlıyordu? Neler yapıcıktı. Koskocaman odayı saran sessizlikten nefret ediyordu. Sırtından yükselen o soğuk duyla ürperdi.

"Sen yat uyu dinlen. Ben halledecem."

Başını sallayarak onayladığını o şekilde dile getirmişti. Yavaşça kıvrılıp yattığı yatakta nedense rahat değildi, korkuyordu. Bir yandan midesinin bulanmasıyla uyumanın daha mantıklı bir seçim olduğunu anlamıştı. Kimseye belli etmemeliydi helede Çağana. Artık onun yüzüne bakmayacaktı buna karar vermişti. Onun olduğu hiç bir yere gitmeyecekti, o gelse bile kendisi o ortamdan ayrılacaktı.

Nazikçe kapatılan yatak odası kapısıyla Ateşin odadan ayrıldığını anlamıştı. Daha neler gelecekti başına Allah bilir...

Kapının arkasında bıraktığı kadından dolayı içinde bir şüphe vardı. Kapı kulpunu bıraktığında, çıktığı merdivenleri inmişti. Her ne kadar sakin davranmakta gayret gösterse de attığı adımların çıkardığı ses konağın avlusunda yankılanıyordu.

"Anne!" Diye haykıran tanıdık sesle başını kaldırdı. Konağın giriş kapısından içeri dalan orta yaşlardaki adam, tüm dikkatini çekmişti.

İti an çomağı hazırla dedikleri bu olsa gerek?

Omuzundan kaçamak bir bakış atarak Asel'in odadan çıkıp çıkmamasını kontrol etti. Çıkmamıştı... Tabi ki görmek istemiyordu Çağanı.

"Çağan. Bakıyorum da saygısızlıkta sınır tanımıyorsun?" Kulağına ilişen bu sözlerle suratını kırıştırdı. Kime aitti bu tanıdık ses? Yoksa!

"Ağabey?" Dedi merakla. Oydu! Merdivenlerden kendinden emin ufak adımlarla iniyordu. "Hiç değişmemişsin." Dedi Ateş. "Hala aynı küçük, yaramaz, saygısız Çağan."

Buda neydi şimdi. Onca senenin ardından ağabeylik mi taslıyordu başına. Yumruğunu sıktı, zamanını buna harcamicaktı. Annesine sorması gereken mühim sorular vardı! Cevap almak için can atan sorular.

"Senin bu zırvalamalarını dinlemicem." Diyerek salona yönelen kapıya yaklaştı.

"Karın iyi merak ettiğin için teşekkürler."

"Ne?"

"Karın diyorum. Asel, iyi diyorum. Sayende ölümden döndü tabi onu saymazsak(!)" Son kısmı bastırarak söylemişti. Çağanı deli etmek istiyordu, canını yakmak Asel'i üzdüğü gibi onu üzmek istiyordu.

"Karımdan sana ne Ateş."

"Bence böyle konuşma derim, döndüğüme göre buranın ağası benim artık. Çağan ağa." Sırıttı, intikam oyununun tadını almaya başlamıştı. Kardeşi duygularını belli edemeyen biriydi, Asel'i seviyordu belki de? Neden olmasın dedi kendi kendine.

"Yine neyin peşindesin Ateş."

Merdivenlerden inmesiyle konağın avlusuna varmıştı. Ellerini kumaş pantolonunun cebine sokuşturdu, gözlerini gezdirdikten sonra kardeşinin gözlerine kenetlendi.

"Miranlı aşiretinin en büyük oğlu. Babasından sonra aşiretin başına geçecek kişi benim Çağan ve biliyor musun? Burada olan her şeyi senin burnundan fitil fitil getirecem. Elinde sevdiğin ne varsa, alacam..."

Sertleşen bakışlarıyla adım adım yaklaşmaya başlamıştı. Omuzuna çarptığında kulağına doğru eğilmesiyle söylemekte olduğu sözlerin farkındaydı ama dolaylı yollardan gitmeyi tercih etmişti.

"Kanından kan, canından canı alıcam Çağan. Sen nasıl benden aldıysan sevdiklerimi, bende seni bu sevgiden mahrum kılıcam. Bunu kafana sok, kork benden!"

İntikamın pençesine hoş geldin Çağan Miranlı.

AselWhere stories live. Discover now