"Ama daha sabah. Acır sonra."

"E acırsa öpersin." dediğimde Canan kahkaha atmıştı.

"Ay pardon." diyerek gülmeye devam etti.

"Sus da yürü. Hadi."

"Benim de koluma gir." dediğinde güldüm.

"Gel baş belası. Gel."

"Buna imza atalım mı?" diyerek alçıma dokundu.

"Şiir de yaz."

"Tamam." Şaşkınca ona bakınca "Kabul etmemi beklemiyordun değil mi?" diyerek güldü. "Çantamda var tükenmez kalem. Bahçede halledelim."

"Ya bunu al ya." diyerek Kubilay'a doğru gönderdim kolundan tutup.

Gülerek ikimize baktı Kubilay. "Siz ne zamandan beri bu kadar iyi anlaşıyorsunuz?"

"Zeynep beni hep çok severdi bir kere." diyerek omuz silkti Canan.

"Hı hı."

"Gel kız kolumu geri tut. Ağrıyor zaten." dediğimde gülerek yanıma geri geldi Canan.

"Bak, demiştim." dedi, Kubilay'a doğru eğilerek.

"Tamam. Ben zaten inanıyordum."

"Hı hı." dedi Canan alay edercesine kafasını sallayıp.

Bahçeye oturduğumuzda "Kahvaltı yapıp ilacını içmişsindir diye umuyorum." dedi Kubilay, oturmadan önce.

"Sence annem beni başka türlü bırakır mı?"

"Haklısın." diyerek oturdu.

"Yazalım mı?" Canan elindeki kalemi kaldırınca kolumu onun kucağına attım. "Al."

"İstediğimi yazayım mı?"

"Yaz." İstediğini yap Canan. İstersen al senin olsun.

"Bi durgunluk mu var sende?"

"Yoo." dedim gülümserken. "İyiyim."

İyiyim ya. Ne var ki iyi olmayacak? En fazla bu gece ya da sabaha sen öleceksin. Herkes ölür sonuçta. Delirecek bir şey yok.

Bugüne kadar delirmediysem, bunu da hallederim ben.

"Öyle olsun bakalım." Canan koluma yazı yazmaya devam ederken, "Bugünkü sınavı düzgün yap." dedi Kubilay. "Dün ne yaptığını gördüm."

"Yalnız o sınav net 100."

"Şaka mı yapıyorsun?"

"Sence?" diyerek tek kaşımı kaldırıp ona baktım. Bu sırada Canan alçıya yazı yazmak için biraz daha çekmişti kolumu. "O öyle tam çıkmaz."

"Çatlak zaten. Çıkık olsa duramazsın." Kırıktır o kırık.

"Komik şey seni." Bana hiç aldırmadan kolumu biraz daha yerleştirdi kucağına.

"Akşam için istediğin bir şey olursa mesaj at bana." dedikten sonra kalktı. "Ben sınıfa çıkıyorum. Üşüdüm. Sonra belki resim de çizerim alçına."

O giderken "Sen çizsene." dedim, Kubilay'a dönüp.

"Ne?"

"Alçıya işte. Resim. Gerçi Canan çok da boş yer bırakmamış ama." dedim yazdıklarına bakıp gülerek.

"Çizim defterimi sana vereyim, beni azad et."

"Cidden mi?" diye sordum sevinçle.

"Yeni bir defter alıp daha mutlu şeyler çizmenin zamanı gelmişti zaten." dediğinde gülümsedim. Alacağım hediyeyi bulmuştum böylece. Zamanında bilmem ne marka ayakkabı için biriktirdiğim paralarla iyi bir çizim defteri ve kalem alabilirdim.

《FİNAL》Eyvah! 17 Yaşındayım (-18) Where stories live. Discover now