Titreyen hemşire masanın üstünde duran bilgisayarını kurcaladıktan sonra başını onaylayarak sallamıştı.

"C-Cihan Gökoğlu, tarafından çıkış yapılmış efendim." Dedi kekeleyerek. Kaşlarını çattı "Doktor Cihan?" Diye sorabilmişti sadece. Bu Asel'in kuzeni değil miydi? Onu kaçırmış olamazdı! "Allah kahretsin!" Avazının çıktığı kadar bağırsa da yere yıkılacak gibiydi.

Anlam veremiyordu. Bir hasta hastaneden doktor tarafından götürülüyor ve kimse sesini çıkarmıyor muydu?! O Cihan'ı bulduğunda doğduğuna pişman edecekti! Kimse Miranlı aşiretinin hanımını(!) Çağan Miranlının karısını kaçırmazdı! Kafasına yedireceği tek kurşunla mahvedecekti onu. Cebinden çıkardığı telefonla adamlarını aramaya başlamıştı, telefonun cevaplanmasıyla sesini alçaltarak bir şeyler söylüyordu. "Serhat, adamları topla. Bana da silah getir hemen."

O piç kurusunu kurşuna dizecekti!

O piç kurusunu kurşuna dizecekti!

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Cihan ağabey..." Dedi kırık bir sesle. Konuşurken kuruyan boğazı ve dudaklarından rahatsız oluyordu. Bir koltukta yatarken bulmuştu kendini. Baş ucunda deri siyah tekli koltukta oturan adama baktı. Yüzünde taşıdığı ifadeyle onu tanımakta zorluk çekiyordu. "Efendim gülüm?" Dedi doğrularak. Dirseklerini bacaklarına yaslamıştı. Etrafına bakınıp duran Asel olduğu durumdan habersizdi.

"Ne oldu bana? Neden buradayım..." Korkuyla çattı kaşlarını, korku değilde endişe içindeydi. Hatırladığı kadar en son banyodaydı. Konakta ki banyo da...

"Çağan ne yaptı bilmiyorum ama yine sana zarar verdi. Anla beni, seni korumak için buraya getirmek zorunda kaldım."

Hafifçe doğrulan kadın üzerindeki battaniyeyi itmişti. Güçsüz kollarıyla fazla hareket edemiyordu. "Çağan bir şey yapmadı." Dedi bir yandan toplanarak. Üzerinde halen hastanenin elbisesi vardı. Birden bire kolunda hissettiği elle durmuştu, elin sahibine baktığında ona git gide yaklaşan siyah saçlı adama baka kalmıştı. "Anlamıyorsun değil mi Asel? Çağan senden nefret ediyor. Senin canını yakmak istiyor! O seni istemiyor Asel." Yavaşça aşağı giden elleriyle, kadının ince parmaklarını tuttu. "Oysa ben... Ben seni çok istiyorum Asel. Her ağabey deyişin de kalbim ağrıyor."

Yaklaştı, daha da... Daha da.

Dudaklarını dudaklarına basmak üzereyken onu durduran kadına baktı. "Cihan ağabey, bu yaptığın çok yanlış." Sinirle savurdu ellerini tutan kaba elleri. "Neden?" Diye karşı çıkmıştı, neden yanlıştı bu yaptığı? Aşık olmaya hakkı yok muydu. Çağandan önce sevmişti onu, Çağan yokken sevmişti. Başkasına yar ettiği sevdiğini istiyordu, neden hakkı yoktu buna.

Yutkundu. Aklında oynayan sahnelerle iyice gerildi. Sabah hastaneye getirilen baygın kızın bacaklarında ki kanı şimdi anlayabilmişti. "Yoksa..." Dedi ürkekçe, devamını getiremediği cümleyle derince nefes aldı. "Asel..." Omuzundan tuttuğu yorgun bedeni koltuğun başlık kısmına itti. Ayağa kalktı, kararan gözleriyle ellerini pantolonuna götürdü. Kemerini çözmeye başlamasıyla korkuyla gözleri dolan Asel ağırlaşan kollarını hareket ettiremiyordu. "Cihan a-ağabey, Allah'ını seversen kendine gel!" Çığlıklar atan kadın çaresizlik içinde kendini kurtarmaya çalışsa da beceremiyordu.

Bu nasıl bir şeydi böyle. Sanki vücudu ona itaat etmiyor gibiydi. "Sen benim olmalıydın..." Diye sayıklayan boğuk ses, kendini kaybetmişti. Ne yaptığını o bile bilmiyordu artık. Tek istediği karşısında iki büklüm duran kadını elde etmekti.

Eğilerek yaklaştı, dış kapının birden bire kırılmasıyla içeri dalan adamlarla şok olmuştu. Tam halletmek üzereydi! Allah kahretsin! Adamların arasından elindeki silahı kaldırıp tam başına tutan adama baktı.

Sinir, nefret, öfke, kıskançlık... Ne ararsan saklanmıştı bu gözlerde.

Çağan Miranlı. Yüzündeki en adi sırıtışla bakıyordu.

"Kaçmak öyle kolay değilmiş, değil mi koçum." Sertçe itti silahın ucunu adamın başına. "Karıma dokunmaya kalkanın beynini uçururum ben." Arkasında duran adamlara işaret ederek, hanımlarına yardım etmelerini emretti.

Donup kalan Cihan sadece hüzünle bakabiliyordu. Kendinden uzaklaştırılan kadına baktı. "Asel!" Diye seslendi son kez, başını zorlukla ona doğru çeviren kadın dikkatini adama vermişti. Bu yaptığıyla daha da kıl olan Çağan parmaklarını tetiğe uzatmıştı, gözünü bile kırpmadan yerle bir edebilirdi onu. "Kendini güvende hissetme gülüm..." Hafifçe sırıttı, ne demek istiyordu şimdi?

Dediğini anlayamayan kadın kocasına bakıyordu. Öfkeyle sıktığı dişlerini kırabilirdi. Ayağa kalkan Cihandan bir türü ayırmadı silahının ucunu. En gereksiz hareketinde sıkmaya hazırdı, gözlerine ilişen boşta duran kemeriyle durumu anlamıştı.

Kuzen ayağına karısını kaçırıp onunla beraber olacaktı. Bu güçsüz halinden faydalanacaktı! Kirletecekti onu... "Kimine göre koruyordur-" Gözlerinin ucuyla baktı Çağan'a. "Kimine göre öldürüyordur Asel." İleri doğru attığı adımla acı içinde kendini ayakta tutmaya çalışan kadına yaklaştı.

Sınırları yine aşıyordu bu adam. "Asel'i götür Devran." Dedi Çağan daha fazla dayanamayarak.

Asel'in gözleri halen kuzenindeydi. Sırıtışını eksik etmeyen Cihan başını alay edercesine sağ sola savurdu.

"Annenin katiliyle evlisin, nasıl kendini güvende hissedebiliyorsun ki." Topuğuna yediği kurşunla yere yıkılmıştı.

Bunu söylememesi gerekiyordu...

AselWhere stories live. Discover now