Ne kadar koşarsa koşsun. Her rüyada ondan bir adım öndeydi. Çabalamasına rağmen her gece en az bir kere görmüştü bu kabusu. Küçüklüğünden beri peşini bırakmamaya yemin etmiş gibiydi.. Yorgunlukla gözlerini aralayıp duvarda asılı olan saate bakmıştı. Gecenin biriydi, hatta gece ikiye sadece dokuz dakika kalmıştı. Kollarını sardığı vücut çoktan uyumuştu. Bu onu rahatlatmıştı. Kalkıp su içmek için doğruldu, yatağın yanında duran ufak ceviz masanın üstünde her zamanki gibi yer alan bardağa sürahiyle su doldurdu.

Kuruyan dudaklarının arasına yerleştirdiği bardağı azar azar yudumladı. Boğazından kayıp giden su içini ferahlatmıştı. Tenini ele geçiren ateş gibi yakıcı o his içtiği suyla sönmüş olmalıydı. Başını tekrar tek kişilik yastığa koymuştu. Yarin erken kalkmak zorunda değildi nede olsa, rahat rahat uyuya bilirdi. Sanki ilk kez gerçek mutlulukla yummuştu gözlerini, bunu kollarını işgal eden miniğe borçluydu.

Koynuna giren yılanla gözlerini şaşkın bir bakışla açmıştı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Koynuna giren yılanla gözlerini şaşkın bir bakışla açmıştı. Kardeşinin karısı olan Gülşen dudaklarını dudaklarına basmak istercesine ona yaklaşıyordu. Durumu fark ettiğinde omuzundan tutup savurduğu kadına öldürücü bakışlarla bakıyordu.

Ne yapıyordu bu lanet kadın? Koynuna mı girmeye çalışıyordu. Yere savrulan kadının yerle temas etmesiyle dolan gözleri onu daha da rezil duruma düşürüyordu. Yerden destek alarak kalkmıştı, Çağanın zihninin yerinde olduğunu anladığında korkarak ürkek adımlarla terk etmişti yatak odasını. Bir anlık tereddüde düşen adam tekrardan girdiği odayı hatırlamıştı. Burası onun odası değildi artık, odaya yayılan kadınsı kokuya aitti bu odadaki her şey.

Peki, kendine sorduğu en önemli soru şuydu 'hangi kadına aitti bu oda?' Cevaplanamayan tek soru buydu galiba. Kadın diye tabir ettiği kişi o sakar, sümüklü dediği kız olamazdı değil mi? Ah! Neler saçmalıyorum... Beş sene önce bu yatakta yatan kızı zorla kovmamış mıydı? Bileğini kavrayıp durmadan sarsmıştı onu. Evet, çok iyi hatırlıyordu. Canını yaktığını tekrardan anımsadığında zevkle gülümsedi. O rezilin salya sümük ağladığı anı her hatırlayışında mutlu oluyordu.

Hemde öyle böyle değil! Zevk dolu bir kahkaha patlatacak kadardı. Pantolon cebinden çıkartıp yatağın yanında duran komodinin üzerine bıraktığı telefonun ortasında bulunan yuvarlak tuşa baştı. Saate bakmak istemişti fakat bir anlık dalgınlıkla ne yaptığını unutmuştu. Tekrar basmıştı tuşa, gözlerine çarpan saat, ikiyi geçmişti.

Bugünlük yaşadığı maceralar yeterdi ona. Yolculuk sırasında hiç uyumamıştı. O yüzden dinlemek istiyordu, tam gözlerini kapatmak istemişti ki. Arabanın arka bagajında unuttuğu valizlerini hatırlamıştı. Kendine kızar gibi elini anlına götürdü. Çoktan unutmuştu bile onları, yarin birde onları taşıması gerekiyordu değil mi.

Of...

Babasının sözlerini düşünüp duran Asel sabah kalktığı gibi konağa geri dönmüştü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Babasının sözlerini düşünüp duran Asel sabah kalktığı gibi konağa geri dönmüştü. Sabahın yedisiydi herkes uyuyor olmalıydı diyerek gelmişti. Parmak uçlarıyla odasına çıkıp kapısını sessizce kapatmıştı. Attığı minik adımlarla dolabına doğru ilerlemişti. Elinde getirdiği çantaya askılıktan aldığı elbiselerini ve çekmecede bulunan temiz iç çamaşırlarını doldurmuştu.

Bunlar onu uzun bir süre idare edecekti. Ayağa kalktı tekrar, kimse uyanmadan geldiği gibi gitmesi gerekiyordu. Yatağına döndüğünde, yatağını ele geçirmiş olan geniş omuzlu adamı fark etmişti. Yorgan üzerinden kayıp duruyordu. Galiba bir türlü rahat yatamıyordu. Dönüp duruyordu.

Arkası dönük yatan adamın yüzünü ona doğru dönmesiyle karşılaştığı manzarayla midesinde hissettiği bulantıya engel olamamıştı. Eliyle kapattığı ağzıyla elindeki çanta yere düşmüştü, banyoya koşmuştu. Midesinde ne varsa ne yoksa boşaltmıştı. Aman tanrım... Bunu cidden görmek zorunda mıydı ha? Bir insan bu şekilde nasıl yatar ya hemde kapısını bile kilitlemeden.

Ağzını bulduğu tuvalet kağıdıyla silmişti. Kendine gelebilmek adına yüzüne defalarca soğuk suyu çarpmıştı. Duvarda asılı duran küçük yüz havlusuyla yüzünü kuruttu.

İçeri girmekten korkuyordu ama uyanmadan gitmeliydi burada. Kapını kenarından başını çıkartıp etrafı kolaçan etti. Adam hâlâ mışıl mışıl uyuyordu, uyanmamıştı bile. Demin yerde bıraktığı çantasını tekrar almıştı. Ayak uçlarında yürüyerek makyaj masasının yanına sıvıştı, masanın üstünde dizili duran malzemelerden en çok kullandıklarını çantasına resmen aceleyle atıyordu. Eğilerek makyaj masasının ufak çekmecelerini açmıştı.

Arkasından ona bakan adamdan habersiz bir şekilde işine devam ediyordu. "Kolay gelsin..." Diye mırıldayan erkeksi ses tonuyla donup kalmıştı. Uykulu sesle sesli bir şekilde yutkundu.... Yakalanmıştı.

AselWhere stories live. Discover now