44.BÖLÜM: Tehlikenin Kanı.

Начните с самого начала
                                    

O yüzden planın tutmayıp her şeyi daha da araplaştırma ihtimali, tutma ihtimalinden daha yüksekti.

Savaş Akan yanımıza geldiğinde uzattığı kimliği titreyen ellerim ile almıştım.

"Martha." Kimlikteki isim dudaklarımdan dökülürken kendime bir adım daha yabancılaşmıştım.

"Güzel isim, havalı." Görüşünü bildiren ilk Drew olmuştu. Tepkisine karşı dudak büzdüğümde kimliği masaya koydum. "Normal." Savaş Akan'a döndüğümde o da bana bakıyordu. "Biraz konuşabilir miyiz?" İsteğime karşılık önümden ayrılıp eliyle geçmeme öncelik verdi. "Çalışma odama geçelim." Üst kata çıktığımızda odaya ilk giren o olmuştu.

Masasına değil karşımdaki koltuğa oturduğunda tüm dikkatini bana vermişti.

"Aşağıda konuşulan, benim öne sürdüğüm plan.."

"Şuan tutacağını sanmıyorum. Ayrılığınızın üzerinden 7 hafta geçti, Uzay onu terkettiğine inanmıyorken evlendiğine asla inanmaz. Plan tutar evet ama şimdi, şuan değil." Düşüncelerini tane tane ve sakin bir tavırla anlatmıştı. Haklıydı, her şey henüz tazeydi..

"Uzay'ın başını belaya sokacağını sanmıyorum." Sessizliği bozan o olmuştu.

"Bilmiyoru- Ah!" Karın bölgeme bıçak saplanmış gibi hissettiğim ağrı birden etkisini göstermişti. "Ne oldu?! İyi misin?!" Telaşla yanıma geldiğinde sağ dizini yere koyup eğilmiş bana bakıyordu.

"İyiyim..Birden bir ağrı hissettim de."

"Hemen hastaneye gidiyoruz!" Koluma girmeye çalıştığında karşı çıkmıştım. "İyiyim. Üstelik geçti." Dakikalar süren iknalarım sonuç vermişti.

"Ben, planın şuan uygulanmayacağını söyleyeyim." Savaş Akan aşağıya inmek için yanımdan ayrılırken, odama geçmiştim.

Beyazın hakimiyetinde olan odada camın önüne yöneldiğimde gözüm boy aynasındaki görüntüme kaydı.

Karnım belirginleşmeye başlamıştı..

Yaşlı gözlerimle dakikalarca belirginleşen karnımı izledim, dokundum.. Onunla sohbet etmeyi çok seviyordum, onu mutlu edecek, huzurlu hissedecek ne varsa anlatmaya çalışıyordum. Onun için yaşamaya başlamıştım..Ve yaşayacak, yaşatacaktım.

Günlerim hep aynı ve sıradandı. Hamile olduğumu öğrendikten sonra bir rutin hâline dönüşen gündüz uykumdan uyanıp yemek yiyor ve geri yatıyordum. Bu uyku meselesini kasıtlı yapmıyordum. Gerçekten haftalardır çok uykum vardı. Başımı koyduğum yerde uyuyakalıyordum. Doktor, hamileliğin başlarında bunun gayet normal olacağını söylediği için içim rahattı.

Ve şimdi, yemeğimi yiyip duşa girmiştim. Sıcak su, kaslarımı gevşetmiş, sersemleştirmişti. Uzay ile olan fotoğrafımızı kalbimin üzerine koyup gözlerimi kapattığımda kabuslar birbirini kovalamaya başlamıştı.

Her şeyi küle çeviren yangın beni de içine hapsetmişti ama yanmıyordum. Aksine üşüyordum, soğuğu ve vücudumda oluşan uyuşukluğu her hücremde hissediyordum. Uyuşukluğa rağmen karnımda tıpkı gündüz hissettiğim ağrıyı hissettiğimde dizlerimin üzerine, alevlerin içine düştüm..

Sıçrayarak uyandığımda sabahın ilk ışıkları odayı dolduruyordu. Hissettiğim mide bulantısı ile bir elimle ağzımı kapartırken diğer elim karnımı bulmuştu. O ân kalbim atmayı bırakmış olmalıydı..

RUHUMUN GÜNAHIМесто, где живут истории. Откройте их для себя